Yalnız bir kadın, başlarında çuval olan üç yetimi satın aldı – Sonra içlerinden biri konuştu…

1887 yazıydı. Amerikan vahşi batısının tozlu yolları, kavurucu güneşiyle her şeyi yakmaya hazırdı. İnsanların kaderi hâlâ açık artırmalarla belirleniyordu: köle gibi satanlar, alınanlar… Vivian Collins, kasabadan birkaç mil uzaktaki küçük çiftliğini işleten, dul bir kadındı; yıllardır kimseyle sık ilmilenmiyordu, kimseyle konuşmuyordu. Kocasını haydut saldırısında kaybetmişti; kalbi ve yüzü sertleşmişti, yalnızlık onun gölgesiydi.

O Temmuz öğleden sonrası, White Rock kasabasına gidiyordu: ihtiyaçları almak için. Fakat ana meydana geldiğinde bir kalabalıkla karşılaştı; ortada üç çocuk, çuvallarla başları örtülmüş, diz çökmüşler; açık artırma sahnesi. Müzayede memuru bağırıyor: bu çocuklar yetimhane çocukları, onlar madenlerde ve çiftliklerde çalıştırılacak… Vivian durdu. Geri dönme isteği geldi içinden, “bunlarla ilgim yok” dedi kendine. Ama bir şey onu meydanın içine itti: vicdanı, kaderin eli belki…

İlk çocuk için tekliflerde bulundu; kalabalık şaşırdı. Dul kadının, yalnız yalnız yaşayan Vivian’ın sesiydi; “10 dolar daha…” dedi. Maden sahibi sinirle dudak büktü, ama yükseltmedi teklifi. Vivian geri dönmesi imkân olmayan bir noktaya gelmişti. İkinci çocuk için de benzer: Vivian tekrar teklifte bulundu. En küçük kız çocuğu için kimse yarışmadı; açık artırma düdüğü düştüğünde çocukların tamamı onun arabasında, White Rock’ın tozunu arkalarında bırakarak yola koyuldu.

Çiftliğe vardıklarında, Vivian yeni hayatın ağırlığını omuzlarında hissetti. Küçük ahşap evine girdiler; çocukların kirli elbiseleri, bozulmuş çuval bezinden yapılmış örtüler… Ama Vivian bir “ev” yarattı. İlk gece kız çocuğuna kendi yatağını verdi; çocuklar battaniyeler üzerinde yatarken şefkatle dolu bir gözle baktı.

Günler geçtikçe güven oluştu: çocuklar ev işlerini öğreniyor, bahçeyle ilgileniyorlardı; yemek, sessiz akşamlar… Vivian sessizce izliyordu. Onların korkak bakışlarında umut belirmeye başladı.

Zamanla Vivian, onların geçmişlerini öğrendi: Bill, Freddy ve küçük kız Emma… Anne babalarını haydut saldırısında kaybetmişler; yetimhaneye atılmış; açık artırma sonrası Vivian’ın evine gelmişlerdi. Kızın gözleri bir gün ona “Büyükanne” diye seslenince, Vivian nefesini tutarak madalyonunu çıkardı; içindeki düğün resmi, annesi Suzi ve kocası… Gözyaşları sessizce aktı.

Belki yıllarca ailesini kaybetmişti, ama şimdi, bu çocuklarla bir aile olmuşlardı. Kanun önünde olmasa da, yüreğinde gerçek bir tanıma, gerçek bir bağ vardı. Ve o, sevgiyle yapılan fedakârlıkların, geçmişin acılarına rağmen umut çiçekleri açabileceğini öğrendi.