BABASI ONU “İŞE YARAMAZ” DİYE SATTI. AMA BİR DAĞ ADAMI ONA BİR KULÜBE YAPTI VE ONU SEVDİ.
.
.
Kırık Kızın Küllerinden: Dağdaki Kadın
1. Bölüm: Satılan Bir Hayat
Sabahın keskin soğuğu Elena’nın tenini acıtırken, babası Mateo’nun bakışları ondan da kesiciydi. Küçük, sert gözleriyle Elena’yı bir eşya gibi süzüyor; değersizliğini tartıyordu. Yanında ablası Clara, sinsice gülümsüyordu. Bugün, Elena’dan kurtulacakları gündü.
Çürük bir çitin yanında, köyün korkulan adamı Jacob bekliyordu. Uzun ve geniş omuzlu, nasırlı elleriyle, koyu renkli kıllarla kaplı kolları ve gür sakalıyla ürkütücü bir görüntüye sahipti. Dağlarda yalnız yaşayan bir tuzakçıydı; hakkında karanlık hikâyeler anlatılırdı.
Mateo, sahte bir samimiyetle, “Onun için üç keçi ve iki çuval tahıl. Değerinden fazlası. Zar zor yemek yapar, işe yaramaz,” dedi. Elena her kelimeyi bir kamçı gibi hissetti. Jacob ise sessizce Elena’ya baktı; gözlerinde beklediği sertlikten çok, bir anlayış gölgesi vardı.
Jacob kısa bir baş hareketiyle “Anlaşma anlaşmadır,” dedi. Küçük bir deri kese çıkardı, Mateo’nun ayaklarının dibine attı. Sonra Elena’ya işaret etti. Clara, Elena’nın kulağına eğilip “Umarım kurtlar senden keyif alır, işe yaramaz,” diye fısıldadı. Elena öfkeyle gözyaşını sildi, arkasına bakmadan Jacob’u takip etti.

2. Bölüm: Dağ Yolunda
Jacob önden yürüyordu; Elena ince sandaletleriyle patikada zorlanıyordu. Korku midesinde kıvranıyordu. Köyde Jacob hakkında anlatılan hikâyeler acımasızdı: Kanun kaçağı, deli, ağaçlarla konuşan bir adam…
Bir saatlik sessiz ve yorucu yürüyüşten sonra Jacob aniden durdu. Elena ona çarptı. Jacob, ilk defa Elena’ya bir eşya değil, bir insan gibi baktı. Elindeki bohçayı aldı, “Yürü,” dedi. Elena, bu küçük iyiliğe şaşırdı; uzun zamandır gördüğü ilk şefkatti.
Orman sıklaştı, hava çam ve nemli toprak kokuyordu. Bulutlar toplandı, rüzgar sertleşti. Jacob fırtınayı sezdi, adımlarını hızlandırdı. Elena ise çamurda kayıp dizlerinin üstüne düştü. “Yapamıyorum,” diye hıçkırdı. Jacob ona doğru yürüdü, izin istemeden yerden kaldırdı ve kollarında taşıdı. Elena, devasa adamın göğsüne yaslanırken, garip bir güven hissetti.
Sonunda büyük bir kaya duvarındaki mağaraya sığındılar. Jacob ona battaniye verdi, “Şu ıslak elbiseleri çıkar,” dedi ve mahremiyet tanımak için arkasını döndü. Elena battaniyeye sarıldı; Jacob da kendi gömleğini sıktı. Sırtında uzun bir yara izi vardı. Elena merakla baktı; adam karanlık bir kitaptı.
Jacob ona ekmek ve kuru et uzattı. Elena, “Neden beni satın aldın?” diye sordu. Jacob, “Babının seni nasıl küçümsediğini duydum. Gözlerindeki korkuyu gördüm,” dedi. Elena, “Ben işe yaramazım,” diye mırıldandı. Jacob ise, “Kimse işe yaramaz değildir; sadece yanlış yerde olan insanlar vardır,” dedi.
3. Bölüm: Dağdaki Sığınak
Fırtına sonrası Jacob, Elena’yı dereye gönderdi. Elena doğanın güzelliğine hayran kaldı. Jacob balık pişirdi, birlikte yediler. Jacob, “Korkuyor musun?” diye sordu. Elena, “Eskisi kadar değil,” dedi. Jacob, “Korku seni tetikte tutar ama panik öldürür,” dedi.
Yürüyüşe devam ettiler, Jacob ona doğayı öğretti: geyik izleri, şifalı otlar, kartal yuvası… Elena ona hayran kaldı. Vadide, taş bacalı kütük bir kulübe vardı. Jacob, “Evim,” dedi. Elena içeri girdi; her şey işlevseldi, kadınsı bir dokunuş yoktu.
Jacob, “Sen benim hizmetçim değilsin, Elena. Buradasın ve güvendesin,” dedi. Elena gözyaşlarını tutamadı; ilk kez biri ona adını söylemişti. Günler geçti, Jacob avlanıyor, Elena kulübeye alışmaya çalışıyordu. Kendini işe yarar kılmaya çalışıyor, hayatı boyunca “işe yaramaz” kelimesiyle savaş veriyordu.
4. Bölüm: Yakınlaşma
Bir gece ateş başında Elena, “Hiç yalnız hissetmiyor musun?” diye sordu. Jacob, “Yalnızlık, seni anlamayan insanlarla çevrili olmaktır,” dedi. Annesinin çocukken öldüğünü, babasının içki içtiğini anlattı. Elena, onun da yaralı bir çocuk olduğunu gördü.
Jacob, Elena’ya ormanda iz sürmeyi, avlanmayı öğretti. Elena özgürlüğü hissetti. Bir gün Jacob ona “unutma beni” çiçeği verdi. Parmakları birbirine değdi, aralarında bir elektrik akımı oluştu. Jacob Elena’yı öptü; öpücük, iki yalnızlığın çarpışmasıydı. Elena, “Senin hizmetçin olmadığımı söylemiştin,” dedi. Jacob, “Değilsin, asla olmayacaksın. Ama seni gördüğümden beri başka bir şey düşünemiyorum,” dedi.
O gece kulübede iki yalnızlık birleşti. Jacob sabırlı ve tutkulu bir rehberdi; Elena için aşk bir aydınlanmaydı. Artık işe yaramaz değildi; tapılan bir kadındı.
5. Bölüm: Elena’nın Evi
Ertesi sabah Jacob, Elena için bir ev inşa etmeye başladı. “Senin kendi yerin olmalı. Eğer istersen ben de seninle taşınırım; ama bu senin seçimin olmalı,” dedi. Elena gözyaşlarıyla, “Babam seni sattı ama bu dağın ve benim gözümde sen eşimsin,” dedi.
Beraber çalıştılar, kulübeyi inşa ettiler. Elena nasırlı elleriyle çamur karıştırmayı, kütük taşımayı öğrendi. Birbirlerine geçmişlerini anlattılar, yaralarını paylaştılar. Elena artık korunmaya ihtiyacı olan bir kurban değil, bir inşaatçıydı.
6. Bölüm: Tehditler ve Yabancılar
Bir gün Clara dağa geldi. Kıskanç ve açgözlüydü. Köyde bir vaiz, Jacob’un bir gümüş madeni bulduğunu söylemişti. Clara, “Babam seni geri istiyor,” dedi. Elena, “Neden şimdi?” diye sordu. Clara’nın gözleri kulübeye kaydı; açgözlülükle parladı.
Clara, “Bize ait olanı almadan gitmeyeceğim. Ya bizimle gelirsin ya da sevgilin bedel öder,” diye tehdit etti. Jacob, “Burası benim toprağım. Git,” dedi. Clara, tehditler savurarak gitti.
Ertesi gün Jacob, tuzaklarında bir yabancının izini buldu. Adam Samuel’di; Jacob’un geçmişinden biri. Samuel, “Kız kardeşimi ve kaybolan parayı arıyorum,” dedi. Jacob ile Samuel arasında vahşi bir kavga çıktı. Jacob yaralandı ama kazandı. Elena yarasına pansuman yaptı; geçmişin gölgeleri ortaya çıktı.
Jacob, gerçek adının Kaleb olduğunu, Lidya adında bir kadını sevdiğini, babasının zulmünden kaçtığını anlattı. Elena, “Benim adım Elena, seninki Jacob. Geçmişin umurumda değil; benimle bir ev inşa eden adam umurumda,” dedi.
7. Bölüm: Ateş ve Küller
Bir hafta sonra ormanda yangın çıktı. Mateo ve Clara, onları köşeye sıkıştırmak için ateş yakmıştı. Jacob ve Elena, Dul Geçidi’nden kaçtılar. Evleri, kulübeleri, her şeyleri yandı. Sadece birbirlerine sahiptiler.
Mağarada, Elena kaybın acısıyla ağladı. Jacob, “Evimiz ahşap duvarlar değildir, Elena; biziz. Birlikte olduğumuz sürece evdeyiz,” dedi. Elena artık üç keçi karşılığında satılan bir kız değildi; bir hayatta kalandı.
8. Bölüm: Yeniden Doğuş
Jacob ve Elena, dağların kalbine doğru göç ettiler. Harabe bir avcı kulübesi buldular. Altında yaşlı bir maden arayıcısının günlüğü ve haritası vardı. Harita, gizli bir vadiyi gösteriyordu: Ruhun Nefesi.
Yolculukları zorluydu; kayalara tırmandılar, buz gibi nehirleri geçtiler. Silas’ın günlüğü onlara yol gösterdi. Sonunda gizli vadiye ulaştılar: kristal dere, yeşil çayırlar, altın yapraklar… Burada yeni bir kulübe inşa ettiler, bahçe yaptılar, hayvan yetiştirdiler.
Elena artık sadece hayatta kalan değil, evinin yaratıcısıydı. Jacob ona “karım” diyordu; bu kelime aşk, saygı ve bağlılık taşıyordu.
9. Bölüm: Adalet ve Son
Jacob, eski köyüne dönüp gümüş madeni efsanesini yaydı. Mateo, Clara ve Silas açgözlülükle dağa geldiler. Elena, sahte bir harita çizdi; onları tehlikeli bir kanyona sürükledi. Jacob, onları tuzağa düşürdü; panik ve açlık içinde kaldılar.
Jacob ve Elena mağaradan ortaya çıktılar. Jacob, “Siz mutluluğu cezalandırmak istediniz, ama biz yeniden doğduk,” dedi. Mateo ve Clara, köye geri götürülüp adalete teslim edildi. Jacob ve Elena vadilerine döndüler; geçmiş nihayet gömülmüştü.
10. Bölüm: Gerçek Aile
Yıllar geçti, vadi bir cennete dönüştü. Jacob ve Elena’nın aşkı, dağlar kadar sabit ve kalıcı oldu. Bir oğulları Silas, bir kızları Lua doğdu. Elena, Jacob’un elini tutarken, “Mutluyum,” dedi. Jacob, “Ben de, ama adaletin yerini bulmasına seviniyorum,” dedi.
Jacob ve Elena’nın hikâyesi, bir ailenin gerçek değerinin kanda değil, koşulsuz sevgi ve karşılıklı saygıda yattığını gösterdi. İkinci şanslar, acı ve üstesinden gelme yoluyla, olması gereken kişiye dönüşmek içindi.
Hikayenin Sonu.
Gerçek adalet, insanın kendisi için inşa ettiği adalettir.
Yorumlarda kendi düşüncenizi paylaşabilirsiniz.
.
News
“Lütfen beni tekmeleme… zaten acı içindeyim” dedi garson — gizli CEO’nun tepkisi herkesi şok etti
“Lütfen beni tekmeleme… zaten acı içindeyim” dedi garson — gizli CEO’nun tepkisi herkesi şok etti . . Görüldün İstiklal’in kalbindeki…
Kovboy, Kar Fırtınasında Bir Yabancıyı Kurtardı; Kadının Bölgedeki En Büyük Çiftliğin Sahibi Olduğu
Kovboy, Kar Fırtınasında Bir Yabancıyı Kurtardı; Kadının Bölgedeki En Büyük Çiftliğin Sahibi Olduğu . . Karın İçinden Gelen Mektup Rüzgâr,…
Anne Tek Kızını Kısır Zengin Bir Kadına Sattı, Sonra Olanlar Onu Pişman Etti
Anne Tek Kızını Kısır Zengin Bir Kadına Sattı, Sonra Olanlar Onu Pişman Etti . . Kayıp Yılların Dönüşü Yağmurun cilaladığı…
Dövülmüş aşçı kadın dedi ki: “Beni dövdüler efendim… ve domuz dediler.” – Çiftçi şoke oldu
Dövülmüş aşçı kadın dedi ki: “Beni dövdüler efendim… ve domuz dediler.” – Çiftçi şoke oldu . . Çayırın Sessizliği Güneş…
Dul kadın terk edilmiş bir GEMİ buldu — ama o geminin bir SIR sakladığını hiç tahmin etmemişti
Dul kadın terk edilmiş bir GEMİ buldu — ama o geminin bir SIR sakladığını hiç tahmin etmemişti . . Terk…
DENIZDE DOĞUM YAPACAKTI, DOKTOR YOKTU, ESKI KOCASININ ÇIKMASI VE HERKESI ŞAŞIRTTI…
DENIZDE DOĞUM YAPACAKTI, DOKTOR YOKTU, ESKI KOCASININ ÇIKMASI VE HERKESI ŞAŞIRTTI… . . Fırtınanın İçinden Dalgaların yatın gövdesine vururken çıkardığı…
End of content
No more pages to load





