BEBEK YAVAŞ YAVAŞ ÖLÜYORDU… TEMİZLİKÇİ ŞİŞEDE BİR ŞEY GÖRENE KADAR….
.
.
🍼 Bebek Yavaş Yavaş Ölüyordu… Temizlikçi Şişede Bir Şey Görene Kadar…
Eğer o sütü vermeye devam edersen, sabahı göremeyecek.
Bu cümle, köşkün en beklenmedik kadını olan temizlikçi kadından gelmişti. Hiçbir doktor, hiçbir laboratuvar, hiçbir uzman, onun basit bir bakışla tespit ettiğini fark etmemişti. Ama o mutfakta keşfettiği şey, tüm ailenin kanını dondurdu.
Ve sonrasında olanlara kimse, kesinlikle kimse, hazırlıklı değildi.
Koku ve Şüphe
Büyükbaba saati sabah 6’yı vurduğunda, Yılmaz Holding’in Beylerbeyi’ndeki lüks köşkünün soğuk koridorlarında ilk zayıf ağlama sesleri yankılandı. Dışarıda güneş çekingen bir şekilde doğuyor, pahalı perdelerden süzülüyordu. Bebek odasında ise sessizlik o kadar baskındı ki, nefes alma seslerini bile boğuyor gibiydi.
Sadece beş aylık olan küçük Deniz (bebek için Türkçede yaygın bir isim), sanki dünyanın çoktan unuttuğu bir şeyi yalvarırcasına ağlıyordu.
Annesi, beyaz ipeklere bürünmüş, titriyordu. Babası, işadamı Yaman Lacin, yoğun ve uzaktı. Kapının yanında, gözyaşlarını belli etmemeye çalışan, mütevazı bir silüet duruyordu: Nara, evin temizlik görevlisi. Herkes yüksek sesle çare ararken, Nara sessizce gözlemliyordu.
Bebeğin bakışında daha önce hiç görmediği bir boşluk vardı. Ve kalbinin derinliklerinde bir önsezi büyüyordu: Sorun ne ağlama, ne koku, ne de sütteydi. Ama kimse bir temizlikçi kadını dinlemezdi.
Doktorlar gelip gidiyor, arkalarında bir dizi şişe, kağıt ve kırık söz bırakıyorlardı. “Açıklanamaz bir vaka,” diyorlardı, başarısızlığı kabul eden soğuk bir tonda.
Her gün Deniz biraz daha kilo kaybediyor, biraz daha renk, biraz daha yaşam yitiriyordu. Yaman, öfkeyle bakıcıları kovuyor, çocuk doktorlarını değiştiriyor, Avrupa’dan uzmanlar getiriyordu. Hiçbiri nedeni bulamıyordu.
Nara, odaları sessizce temizliyor, çarşafları değiştiriyor ve gözlemliyordu. Her şey normal görünüyordu, süt hariç.
Nişanlı Seren‘in (Lorena), biberon hazırlandığında ellerinin titrediğini fark etti. Bazen emzikten yayılan o metalik kokuyu da fark ediyordu. Kimse görmüyordu, ama bebek içtikten hemen sonra sessizce kasılıyordu. Bu, sessiz, görünmez bir acıydı.
Nara, bunun bir hastalık değil, içeriden gelen bir şey, ona verilen bir şey olduğunu haykıran bir içgüdü duyuyordu.

Biberondaki Sır
Bir sabah, özel doktor hastadan daha bitkin ayrılırken, Yaman kontrolü kaybetti. Öfkeyle bir vazoyu duvara fırlattı, eşini ihmalkârlıkla suçladı. Nara, elinde bezle köşede unutulmaya çalışırken, dikkatini bir şey çekti. Koku tam oradan, bebeğin az önce içtiği sütten geliyordu. Acı, metalik, neredeyse algılanamaz bir koku. Sadece temizliğe alışkın birinin fark edebileceği türden bir şey.
Nara, etrafına baktı. Konuşmayı düşündü, ama daha önce çok soru sorduğu için kovulan son çalışanın anısı onu susturdu. Sırrıyla birlikte, bir kesinlik taşıyordu: Bu evde ölümcül bir şeyler vardı.
O gece, rüzgâr camları döverken, köşk uyuyordu ama Nara uyumuyordu. Çıplak ayakla koridorlarda yürüdü. Mutfaktan gelen zayıf bir ışık onu yönlendirdi. Tezgahta duran biberona yaklaştı ve içindeki sütün kendi kendine kaynadığını duydu. Korku, kanını dondurdu.
Biberonun içinde bir şeyler vardı. Kimyasal bir şeyler. Belki daha kötüsü.
Nara geri çekildi. Tam o sırada arkasından kapı gıcırdadı. “Orada ne yapıyorsunuz, Nara?” diye sordu Yaman, sesi buz gibi soğuktu.
Nara, korkuyla dilinin tutulduğunu hissetti. “Deniz’i duydum.”
Yaman, şüpheyle baktı. “O şu an derin uykuda. Sana dokuzdan sonra buraya çıkmamanı söylemediler mi?”
Ertesi sabah, Deniz’in ağlaması zar zor duyuluyordu. Güçsüz ve kesik kesikti. Nara, yerleri siliyor ama gözünü bebekten ayıramıyordu. Her soluk alışı bir çabaydı.
O gün öğleden sonra, bebeğin odasında, Nara biberonun emziğinde sarımtırak lekeler fark etti. Aynı tatlımsı, kimyasal koku havayı dolduruyordu. Panikle mutfağa koştu ve yeni hazırlanmış sütle karşılaştırdı. Ambalajın kenarları soyuluyordu ve içindeki toz normalden daha koyuydu.
Nara’nın içgüdüsü, bunun tesadüf olmadığını haykırıyordu. O akşam, yemek masasında gergin bir şıklık hüküm sürüyordu. Seren, her bakıştan kaçınıyordu. Nara ise susuyordu.
Gece yarısı, mutfakta buzdolabını açtı ve sözde bebek sütünü buldu. Son kullanma tarihi… bir yıldan fazla geçmişti!
Aniden Seren belirdi. “Meraklı, Nara,” dedi, soğukça gülümseyerek. “Burnunu her yere sokma.” Kutuyu çöpe fırlattı.
Ertesi gece Nara, buzdolabının arkasında küçük bir şişe buldu. İçindeki sıvı hafifçe mavi parlıyordu. Etiketinde “Nutri Serum” yazıyordu. Ve altında: “Deneysel Kimyasal Ürün.”
Şişeyi titreyerek sakladı. Bir ilaç şişesi, kimyasal madde, bebeğin midesine giden bir şey. Eczanede adam, bunun hayvan deneyleri için olduğunu söyledi.
Komplo ve İkinci Tuzak
Nara titreyerek köşke döndü. Bebeğin odasında, Arthur solgun yatıyordu. Mutfakta, Nara, yeni sütün de mavi tortular içerdiğini keşfetti.
Seren aniden mutfağa girdi. “Sana burnunu sokmamanı söyledim!” diye fısıldadı. “Bebeğin durumu neden kötüleşiyor?”
“Çünkü o hiç doğmamalıydı,” Seren’in sözleri, bir çığlıktan daha derindi. “Bu bebek, benim hatamın canlı bir anıtı. Onu silmek zorundayım.”
Nara, elindeki biberonla geri çekildi. “Ne yaptığınızı biliyorum. Ve Arthur’u uyaracağım.”
Seren, histerik bir şekilde güldü. “O, buna inanmayacak. Sen sadece bir temizlikçisin!”
O anda, kapı gıcırdadı ve Yaman içeri girdi. Elinde bir kadeh viski vardı. “Bu işe burnunu sokmaman gerektiğini anlamıyor musun?”
Nara yavaşça döndü, bebek kollarında. “Bu çocuk ölecek.”
“Bazen bazı kayıplar gereklidir,” dedi Yaman.
Bu sözler ona ihanet etti. Nara, gözyaşlarını yuttu. “Bunu tek başına yapmadın, değil mi?”
Yaman, alaycı bir tonda güldü. “Bu bizim planımızdı. Benim ve onun. Bu çocuğun hayat sigortası, şirketi kurtaracak.”
İkisi de aynı taraftaydı. Bebek kollarında, Nara köşeye çekildi. “Bana bebeği şimdi vereceksin, Nara!” dedi Yaman.
“Ya reddedersem?” diye cevap verdi Nara.
Yaman, alaycı bir şekilde güldü. “Sen sadece bir hizmetçisin. Kimse sana inanmaz.”
O an, Nara, Selim’in karısının dolabındaki gizli diski hatırladı. Kanıtlar, görüntüler, her şey oradaydı. Hızla ışığı söndürdü ve koridora fırladı, bebek bir battaniyeye sarılıydı. Adam arkasından bağırdı.
Koştu. Garaj kapısı kilitliydi. Tam o sırada mutfakta bir gürültü duydu. Seren, elinde biberonla karşısında duruyordu. “Buradan canlı çıkamayacaksın!”
Seren, Nara’ya saldırmaya çalıştı, ancak ıslak zeminde kaydı. Biberon düştü ve kırıldı. Sıvı köpürdü ve zemindeki verniği yakmaya başladı. Kimyasal koku mutfağı sardı. Nara, kargaşadan yararlandı, yan kapıdan fırladı ve bebeği kollarında, yağmurun altında kayboldu.
Adaletin Işığı
Yağmurun sesi kesilmişti ve köşkün dumanı hâlâ tütüyordu. Nara, küçük mahalle karakoluna ulaştı. “Kanıtlarım var,” dedi, elindeki diski ve kırık biberonu masaya koyarak.
İlk başta kimse ona inanmadı. Bir temizlikçi kadının milyarderi ve eşini ihbar etmesi absürt görünüyordu. Ama diski taktıklarında, odadaki hava değişti. Videolar, raporlar, sözleşmeler ve bebeğin deney konusu olarak kaydedilmesi… hepsi oradaydı.
Haber saatler içinde yayıldı: “Yılmaz Holding’de Skandal: Kendi Çocuğunu Kimyasal Deneyde Kullanmakla Suçlanıyorlar.”
Polis, çifti tutuklarken, Nara uzaktan, kollarında huzurla uyuyan bebeği izledi. Gazetecinin biri yaklaştı. “Bebeğin ailesinden misiniz?” Nara, tek kelime etmeden başını salladı. Gözleri her şeyi söylüyordu: Şefkat, cesaret, acı ve rahatlama.
Günler sonra, Deniz Çocuk Hastanesi’ne yatırıldı. Uzmanlar, sütte ölümcül bir kimyasal madde izi olduğunu doğruladı. Hiçbir doktor bunu fark etmemişti, ama bir temizlikçi kadın fark etmişti.
Nara, günlerce hastanede kaldı, Deniz’e baktı. Sonunda küçük ellerini hareket ettirdiğini, ilk kez gülümsediğini gördü. Hemşire fısıldadı: “Bir hayat kurtardınız.”
Haftalar geçti. Yılmaz Holding iflas etti. Yaman, tüm sözleşmelerini kaybetti. Seren, cinayete teşebbüsten hüküm giydi.
Nara, tanık olarak çağrıldı. Yargıç, “Cesaretle mi hareket ettiniz?” diye sordu.
Nara hafifçe gülümsedi. “Cesaretle hareket etmek, kaybedecek hiçbir şeyiniz kalmadığında kolaydır.”
Yeni Hayat
Aylar sonra, güneş tekrar şehre doğarken, Nara hastanenin renkli koridorlarında yürüyor, eski mavi önlüğün yerini beyaz bir üniforma almıştı. Kucağında küçük Deniz vardı. Artık sağlıklıydı, gözleri hayatla parlıyordu.
Deniz kollarında uyurken, Nara usulca fısıldadı: “Tüm kahramanlar pelerin takmaz. Bazıları sarı eldiven ve asla pes etmeyen bir yürek taşır.”
Nara, Amasya’daki Çocuk Hastanesi’nde çocuk bakımı yardımcısı olarak işe davet edilmişti. “Dikkatiniz bir hayat kurtardı ve bize sizin gibi daha fazla insan gerekiyor.”
Yaman, pişmanlık ve minnettarlık içinde, Nara’nın hemşirelik eğitimini üstlendi. Ona bir daha asla dokunulamayacak, kimsenin onu tehdit edemeyeceği yeni bir hayat hediye etti. Nara, görünmez bir temizlikçi kadın olarak kalmayı reddederek, kendisi gibi hisseden herkese, en büyük cesaret eyleminin, acıtsa bile doğru olanı yapmak olduğunu kanıtlamıştı.
.
News
जिसे साधारण पति समझकर घर छोड़ी… लेकिन 5 दिन बाद जब पता चला कि लड़का करोड़पति है, फिर जो हुआ….
जिसे साधारण पति समझकर घर छोड़ी… लेकिन 5 दिन बाद जब पता चला कि लड़का करोड़पति है, फिर जो हुआ…….
गरीब चायवाला समझकर मैनेजर ने किया अपमान… अगले दिन निकला कंपनी का मालिक! 😱 उसके बाद जो हुआ
गरीब चायवाला समझकर मैनेजर ने किया अपमान… अगले दिन निकला कंपनी का मालिक! 😱 उसके बाद जो हुआ . ….
Ajay Devgan Crying On Singham Actress Kajal Aggarwal Face Condition After Accident
Ajay Devgan Crying On Singham Actress Kajal Aggarwal Face Condition After Accident . . “Her Eyes Still Hold Courage”: Ajay…
Sunny Deol, Amitabh Bachchan, Kajol Devgan, Poonam Johny attended Satish Shah’s prayer meet together
Sunny Deol, Amitabh Bachchan, Kajol Devgan, Poonam Johny attended Satish Shah’s prayer meet together . . A Night of Remembrance:…
सलमान खान को पाकिस्तान ने आतं की घोषित किया? ! Pakistan On Salman Khan ! Salman Khan News
सलमान खान को पाकिस्तान ने आतं की घोषित किया? ! Pakistan On Salman Khan ! Salman Khan News . ….
सुशांत सिंह राजपूत मामले में होश उड़ाने वाला खुलासा! Sushant Singh Rajput Case What Really Happened?
सुशांत सिंह राजपूत मामले में होश उड़ाने वाला खुलासा! Sushant Singh Rajput Case What Really Happened? . . Sushant Singh…
End of content
No more pages to load






