“Bizi Bıraktı, Efendim… Annem Yardım Edebileceğinizi Söyledi — Yalnız Kovboy Kapıyı Açtı ve Dedi Ki:
.
.
Bizi Bıraktı, Efendim… Annem Yardım Edebileceğinizi Söyledi — Yalnız Kovboy Kapıyı Açtı ve Dedi Ki: “Eve Geldin.”
Wyoming Bölgesi, 1887 kışı. Rüzgar, aç bir çakal gibi çam ağaçlarının arasında uluyor, vadi tabanına kar fırtınası sürüklüyordu. Yalnız bir sırtta mütevazı bir çiftlik evi duruyordu.
Yaklaşan ayak seslerinin yumuşak sesi dışında arazi sessizdi. Altı yaşından büyük olamazdı. Botları çok büyüktü, paltosu yırtılmıştı. Küçük Anabel, kapıya, karanlık bir dünyada son şansıymış gibi bakıyordu. Kapıyı çaldı.
Kalın sedir kapının arkasından ağır ayak sesleri geldi. Kapı açıldı. Silas Reed, kapının eşiğinde duruyordu. Uzun boylu, geniş omuzlu, 34 yaşında. Gözleri soğuk çelik renginde. Artık hayatı toprağının sınırları ve evinin sessizliği ile sınırlıydı.
Küçük kız, yanaklarında kir olan, iri kahverengi gözleriyle ona baktı. “Bizi terk etti efendim,” dedi titrek bir sesle. “Annem yardım edebileceğinizi söyledi.”
Silas’ın gözleri kırpıldı. Kız, göğsüne bir şeyi sıkıca tutuyordu. Yıpranmış bir kumaş parçası, üzerinde kan vardı.
“Annen?” diye sordu. Kelime boğazını kaşındırıyordu.
“Ormanda ağır yaralandı. Silas’ı bulmamı söyledi. Ne yapacağını bildiğini söyledi.”
Silas, kızın seviyesine çömeldi. “Adın ne tatlım?”
“Anabel.”
“Annemin adı Amara.”
Silas dondu. Bu isim, gömülü bir cam parçası gibi kalbini deldi. Binlerce düşünce aklından geçti. O ismi yıllardır duymamıştı. Kız çocuğunu onu bulması için göndermişti.
Silas, kızın arkasındaki karın kalınlaştığı ve gecenin hızla çöktüğü ağaçlara baktı. “İçeri gel, donuyorsun.”
Anabel başını salladı. “Bekleme. Kanıyor ve bacakları dokunduğumda çığlık attı.”
Silas topuklarını döndürdü. Tek bir hareketle paltosunu, tüfeğini ve yatak rulosunu aldı. Kızın üzerine yün battaniye attı. “Benimle geliyorsun.”
At sırtında, rüzgar paltosunu delip geçiyordu ama zihninde şu anda tek bir şey vardı: Amara. Neden gittiğini sormayı hiç bırakmamıştı. Ama bu gece cevaplar beklemek zorunda kalacaktı. Ona ihtiyacı vardı ve bu sefer geç kalmayacaktı.

II. Kara Ağacın Yanındaki Gerçek
Sürüşleri ilerledikçe soğuk daha da şiddetlendi. Anabel, Silas’ın yağmurluk paltosuna sarılmıştı. “Kırık araba tekerleği ağacının ötesindeki çukurda,” dedi Anabel.
Silas o ağacı biliyordu: Yıldırım çarpmış yaşlı bir kara ağaç. Yıllar önce onun yanına kendi baş harflerini oymuştu.
Nallar buzun üzerinde çatırdadı. Öndeki ağaçlarda kurtların hırıltısı yayıldı. Sonra onu gördü. Karanlık bir şekil, düşmüş dalların altında çökmüş duruyordu. Yırtık kumaş, karda kan.
Silas dizlerinin üzerine çöktü. Amara, yarısı karda gömülü, saçları donmuş halde yatıyordu. Bileğinde, eskiden gizli olan ama şimdi ortaya çıkan, ince beyaz bir yara izi vardı. Yazın bile uzun kollu giydiğini hatırladı.
Onu ata taşıdı. Geri dönüş daha yavaştı. Fırtına yaklaşıyordu ve sessizlikte anılar geri geldi. Kasabadan ayrıldığı günden haftalar sonra postayla gelen mektubu hatırladı: “Doğduğunuz hayatı yaşayın. Arayıp sormayın. Bazı aşklar gömülü kalması daha iyidir.”
Ama böyle bir aşk gömülü kalmazdı. Kız çocuğunu onu bulması için göndermişse kalmazdı.
III. Yeniden Başlangıç ve Sırların Yükü
Amara, sedir dumanının kokusuyla ve sırtına bastırılan sıcak bir şeyle uyandı. Gözlerini tamamen açtı. Onu gördü. Silas kapıda duruyordu.
“Amara,” dedi yumuşak bir sesle.
“Silas, hâlâ burada mısın?”
“Hiç ayrılmadım.”
Arada kutsal bir sessizlik oldu. Amara, gözyaşlarını engelleyemedi. “Unutursun diye düşündüm.”
“Onu bana sen gönderdin,” diye cevapladı. “Doğru yere geldin.”
Günler yavaşça geçti. Amara iyileşti ve Silas, onun etrafında bir hayalet gibi dolaştı. Konuşmaları azdı, dikkatliydi. Anabel ise Silas’a hızla alıştı. “Annem hep senin nazik olduğunu söylerdi,” dedi Anabel.
Öğleden sonra ışığı kulübenin penceresinden süzülürken, Amara bandajını değiştirmeye çalışırken yakalandı. Battaniye omzundan kaydı. Çıplak teni morluklar ve izlerle kaplıydı. Silas, her zaman saklamaya çalıştığı yarayı görünce dondu.
“Bana bırak,” dedi.
Silas, merhemi daldırıp yırtık cilde nazikçe bastırırken dikkatli hareket ediyordu. “Bunu sana kim yaptı?” diye sordu.
Amara, yere bakıyordu. “Wesley Granger,” dedi. “Beni hiç sevmedi. Beni sahiplendi. Toplantılarda sergilenecek bir ganimettim.” Amara, Silas’tan ayrıldıktan sonra bölgenin bir köşesinde ortadan kaybolabileceğini düşünmüştü. Ama Granger onu bulmuştu. “Beni dövdü, hapsetti, çocuğumu öldürmekle tehdit etti.”
Silas, kollarını kavradı. “Bana geldin.”
“Başka kimsem yoktu.”
Silas’ın sesi titriyordu. “Senin için savaşmalıydım. O zamanlar lanet olası çiftliği yakmalıydım.”
Amara, onu suçlamak için çok derin ve kolayca affedilemeyecek kadar eski gerçeklerle dolu bir bakışla baktı.
IV. Kabul ve Savaş Çağrısı
Bahar, Wyoming tepelerine geç gelmişti. Sarah, kollarını kavuşturmuş, verandaya yaslanmış Amara’yı izlerken, sonunda sordu: “Amara, o benim mi?”
Amara, başını eğdi. “Evet. O benim.”
Silas’ın sesi alçaldı. “O zaman on yılı kaçırdım.”
“Bundan sonraki her yılı alabilirsin,” diye fısıldadı Amara.
Silas, Anabel’in yanına diz çöktü ve saçlarını dikkatlice ördü. Amara, onları içeriden izledi. “Kalbin nereye dönerse dönsün aşkım, ben oradayım. Ev, iki insanın birbirini tekrar tekrar seçtiği yerdir,” diye düşünüyordu.
Bir akşam, Silas odun keserken Amara dışarı çıktı. “Neden bunu yapmaya devam ediyorsun?” diye sordu.
“Çünkü ikinizin de kalmanızı istiyorum,” diye yanıtladı Silas.
O sabah rüzgar yön değiştirdi. Silas, ahırda atların güneydeki patikaya doğru huzursuzlandığını fark etti. Sonra toz geldi. Dört atlı. Önde kambur duran Wesley Granger vardı.
Silas, elinde tüfeğiyle verandadan indi. “Arkanı dön. Burada hoş karşılanmıyorsun.”
Granger, alaycı bir şekilde güldü. “Bana ait bir şeyin var. Karım, kızım…”
Amara, bacağındaki titremeye rağmen sırtı dik bir şekilde verandaya çıktı. “O senin değil,” dedi.
Aniden bir çatışma çıktı. Silas, tüfeğinin dipçiğiyle bir silahlı adamı yere devirdi. İkincisi ateş etti ve Silas’ın kolunu sıyırdı. Granger, Amara’ya saldırdı. Amara, duvardan bir kürek kapıp savurdu. Bıçak Granger’ın yan tarafına çarptı.
Silas, bıçağı yakaladı. Ucunu Granger’ın boğazına dayadı. “Buralarda kanun benim.”
Tam o sırada, komşular, çiftçiler ve şerif olay yerine geldi. Amara, kanlar içinde: “Bu adam koca değil. O bir köle tüccarı, bir insan kaçakçısı,” diye bağırdı. “Anabel, Silas Reed’in kızıdır. Ve ben kimsenin malı değilim.”
Şerif, Granger’ı tutukladı. Silas, kanla ıslanmış gömleğiyle verandaya yaslandı. Amara ona koştu. “Yaralanmışsın Silas.”
“Buna değer,” diye hırıltılı bir sesle konuştu. “Sizi güvende tutmak için on iki kez daha yaralanmayı göze alırdım.”
V. Geri Dönüş Yolu
Silas, üç gün boyunca uykuya dalıp uyandı. Amara her saat onun yanında oturdu. Dördüncü gece gözlerini açtı. “Kaldın?”
“Elbette,” diye fısıldadı.
Silas, elini zayıf ama kararlı bir şekilde onun elini buldu. “Bundan sonra ne olacağını bilmiyorum. Ama izin verirsen senin kocan, onun babası olmak isterim. Sadece isimde değil, gerçekte.”
Amara’nın gözleri yaşlarla doldu. “Seni affettim. Ona seni bulmasını söylediğim anda.”
“O zaman yeniden başlayalım. Geçmişten değil, şu andan itibaren.”
Kulübe yavaşça sevgiyle değişti. Veranda onarıldı, çatlak pencere değiştirildi. Silas, Anabel’e bir salıncak yaptı. Akşamları birlikte verandada oturup, vadinin üzerinde uzanan ışığı izlerlerdi.
Bir sabah, Anabel, saçları çimlerle dolu bir şekilde kulübeye koştu. Tarla bir gecede çiçek açmıştı. “Annem sarıların umut anlamına geldiğini söylüyor.”
Silas, Amara’nın beline kolunu doladı. “O özgür,” dedi.
“Biz de öyleyiz,” diye cevapladı Amara.
Silas’ın el yazısıyla yazılmış yeni bir mektup, kulübenin içinde duruyordu: “Kalbin nereye dönerse dönsün aşkım, ben oradayım. Ev, iki insanın birbirini tekrar tekrar seçtiği yerdir.”
.
News
⚠️ Parayı Vermedi, Tokadı Yedi! Ama Olay Yeri Bir Anda TERSİNE DÖNDÜ – O Kız Sıradan Değildi!
⚠️ Parayı Vermedi, Tokadı Yedi! Ama Olay Yeri Bir Anda TERSİNE DÖNDÜ – O Kız Sıradan Değildi! . . ⚠️…
“EFENDİM, BU ÇOCUK YETİMHANEDE BENİMLE YAŞIYORDU” – DİYE BAĞIRDI GENÇ HİZMETÇİ FOTOĞRAFI GÖRÜNCE.
“EFENDİM, BU ÇOCUK YETİMHANEDE BENİMLE YAŞIYORDU” – DİYE BAĞIRDI GENÇ HİZMETÇİ FOTOĞRAFI GÖRÜNCE. . . “EFENDİM, BU ÇOCUK YETİMHANEDE BENİMLE…
DUL KADIN HER ŞEYİNİ SATIP 5.000 $’A ESKİ BİR EV ALDI, ama YERİN ALTINDA AKIL ALMAZ BİR ŞEY SAKLIYDI
DUL KADIN HER ŞEYİNİ SATIP 5.000 $’A ESKİ BİR EV ALDI, ama YERİN ALTINDA AKIL ALMAZ BİR ŞEY SAKLIYDI ….
Üvey anne kıza süt dökerek onu aşağıladı — ama babasının geri döndüğünü bilmiyordu!
Üvey anne kıza süt dökerek onu aşağıladı — ama babasının geri döndüğünü bilmiyordu! . . Üvey Anne Kıza Süt Dökerek…
Mafya Babası Nişan Törenine Baskın Yaptı — Ve Onun Zaten Karısı Olduğunu Açıkladı
Mafya Babası Nişan Törenine Baskın Yaptı — Ve Onun Zaten Karısı Olduğunu Açıkladı . . Mafya Babası Nişan Törenine Baskın…
Komançi Lideri Ölüme Terk Edildi, Farkında Değildi… Ama Küçük Bir Kız Onu Kurtarmak İçin Tırmandı!
Komançi Lideri Ölüme Terk Edildi, Farkında Değildi… Ama Küçük Bir Kız Onu Kurtarmak İçin Tırmandı! . . Komançi Lideri Ölüme…
End of content
No more pages to load



