“Çocuğunuza Bir Çorba Karşılığında Konuşmayı Öğretiyorum”, Güldü Milyoner… Otistik Çocuk “Bab…

.
.

Çocuğunuza Bir Çorba Karşılığında Konuşmayı Öğretiyorum

Selim Kaya, iş dünyasında başarılı bir milyonerdi. Ancak, hayatı boyunca kazandığı her şeyin yanında, en büyük kaybı olan oğlu Kaan’ın otizm teşhisiyle yaşadığı zorluklar onu derinden etkiliyordu. Kaan, üç yıl önce konuşmayı bırakmış ve o zamandan beri kendi dünyasında sessiz bir yaşam sürmüştü. Selim, dünyanın en iyi doktorlarını çağırmış, milyonlar harcamış, ama hiçbiri fayda etmemişti. Oğlunun gözleri, dünyaya kapalıydı. Selim, bu durumu kabullenemiyor, her gün işine daha da gömülerek acısını bastırmaya çalışıyordu.

Bir gün, işten dönerken, köşedeki eski çorba tezgahına göz attı. Genç bir kadın, Aylin, çorba satıyordu. Yorgun ama gururlu bir duruşu vardı. Selim, kadının tezgahının yanına sığındığında, Aylin ona nazikçe bir kase çorba teklif etti. Selim, başını kaldırmadan reddetti. Ancak Aylin’in gözlerindeki kararlılık, Selim’in dikkatini çekti. Aylin, çorbanın sadece bir yemek değil, ruhu besleyen bir şifa kaynağı olduğunu söyledi. Selim, bu sözlere alaycı bir şekilde yaklaşsa da, Aylin’in samimiyeti onu rahatsız etti.

Aylin, “Oğlunuz hediyelerden çok varlığınıza ihtiyaç duyuyor,” dediğinde Selim’in öfkesi alevlendi. “Sen benim ailem hakkında ne biliyorsun?” diye bağırdı. Aylin ise sakin bir sesle, “Çocuklar yalnızlığı hisseder,” dedi. Selim, Aylin’in gözlerinde kendisini görebiliyormuş gibi hissetti. O an, Selim’in içinde bir şeyler değişmeye başladı. Aylin’in sözleri, ona oğluyla gerçekten ilgilenmesi gerektiğini hatırlatıyordu.

O gece, Selim, Kaan’ın odasına gitti. Oğlunu özel olarak tasarlanmış yatağında buldu. Selim, Kaan’ın saçlarını nazikçe okşadı. Bu, onun için iyi bir işaretti. Gece geç saatlerde, Selim internetten konuşmayan çocuklar ve geleneksel tedavi yöntemleri hakkında araştırmalar yapmaya başladı. Karadeniz bölgesindeki şifa gelenekleri dikkatini çekti. Bazı köylerde, otlarla hazırlanan çorbaların ve şarkıların travma yaşamış çocukların iyileşmesine yardımcı olduğuna dair anekdotlar vardı.

Sabah olduğunda Selim, Aylin’in çorba tezgahının olduğu köşeye gitmeye karar verdi. Aylin, Selim’i görünce şaşırdı. Selim, “Oğlum hakkında daha fazla şey bilmek istiyorum,” dedi. Aylin, “Ben sadece tahmin ettim ama şimdi onayladınız. Oğlunuz içinde yaşıyor, dışarıda değil,” dedi. Selim, Aylin’in söylediklerini düşündü. Kaan, annesinin yanına gelmek istemiyordu. Aylin, “Bazen çocuklar kendilerini ifade etmekte zorlanır,” dedi. Selim, Aylin’in söylediklerine dikkat kesildi.

Aylin, Selim’e Kaan ile nasıl çalışabileceklerini anlattı. Her gün en az iki saat boyunca Kaan ile birlikte çalışacaklardı. Selim, “Zamanım yok benim,” dedi. Aylin, “Zamansızlık,” dedi. “Para her şeyi satın alamaz, özellikle de zamanı.” Selim, Aylin’in gözlerine baktı. İçinde bir şeyler değişiyordu. “Sana bir teklifim var,” dedi Selim. “Oğlumla tanışmanı istiyorum. Eğer ona yardım edebileceğini düşünüyorsan, sana iyi bir ücret ödeyeceğim.” Aylin, “Ücret istemiyorum. Bu bir iş değil,” dedi. Ancak Selim, Aylin’in Kaan ile çalışmasını istedi.

O akşam, Aylin, Selim’in villasına geldi. Kaan, müzik odasında piyanonun tuşlarına rastgele basıyordu. Aylin, Kaan’a yaklaşmadan önce, Selim ile konuşmak istedi. “Oğlunuz içinde yaşıyor, dışarıda değil,” dedi. Selim, “Benim oğlum,” dedi. Aylin, “Düşünceli bir şekilde kendini ifade etmek istiyor ama nasıl yapacağını bilmiyor,” dedi. Selim, Aylin’in söylediklerini düşündü. Kaan, hala sessizdi ama Aylin’in yaklaşımı farklıydı.

Aylin, Kaan’a özel bir çorba tarifi getirdi. “Bu çorba şifalı otlarla yapılır, ruhu ve bedeni besler,” dedi. Selim, Aylin’in samimiyetine inanmaya başladı. Aylin, “Kaan’ın iyileşmesi için ona zaman ayırmanız gerekiyor,” dedi. Selim, “Peki, deneyeceğim,” dedi ama hızlı sonuç görmek istiyordu. Aylin, “Hızlı sonuç olmayacak,” dedi. “Sabırla olacak.” Selim, Aylin’in gözlerindeki kararlılığı gördü. Bu kadının, belki de dünyanın en iyi doktorlarının yapamadığını yapabileceğine dair içinde küçük bir umut belirdi.

Ertesi sabah Selim, işine geç gitti. Kaan’ın kahvaltısına eşlik etti. Oğlunun masada otururken onun kahvaltı tabağını hazırladı. Kaan, tepkisizdi ama Selim bunu umursamadı. Akşam saat 6’da Aylin kapıda belirdi. Selim, “Hoş geldin Aylin Hanım,” dedi. Aylin, “Bugün çorba yapmak için tüm malzemeleri getirdim,” dedi. Selim, “Neden mutfak?” diye sordu. Aylin, “Çünkü iyileşme oradan başlar,” dedi.

Mutfakta Aylin, çorba malzemelerini dizmeye başladı. Kaan, Aylin’in yanında durarak ona yardım etmek istiyordu. Aylin, “Bak Kaan, şu havucu böyle kesiyoruz,” dedi. Kaan, Aylin’in elini izledi. Aylin, Kaan’a güvenli bir bıçak verdi. Selim, Aylin’in Kaan ile bu kadar kolay iletişim kurmasına şaşırdı. Kaan, ilk kez birine dokunmaktan hoşlanıyordu. Üçü birlikte çorbanın malzemelerini hazırladılar.

Aylin, her adımda küçük şarkılar söylüyordu. Kaan, Aylin’in şarkılarına dikkatle bakıyordu. Çorba hazır olduğunda, Aylin üç kaseye servis yaptı. “Şimdi çorbanın kokusunu içimize çekelim,” dedi. Selim, çorbanın aromasının zengin ve topraksı olduğunu hissetti. “Ben annemi hatırladım,” dedi Selim şaşkınlıkla. Aylin, “Yemek hafızanın anahtarıdır bazen,” dedi.

O akşam Kaan, uyku öncesi rutinini izlerken Selim, Aylin’in ona nasıl yardım ettiğini düşündü. Aylin, Kaan’a şarkılar söyleyerek, ona özel bir bağ kurmuştu. Selim, Aylin’in Kaan ile olan ilişkisine hayran kaldı. Kaan, Aylin’in şarkılarına katılmaya başladı. Selim, Aylin’in Kaan’a olan sevgisini ve sabrını gördü.

Bir ay geçtikten sonra, Selim, Kaan’ın değişimini gözlemliyordu. Artık daha fazla göz teması kuruyor, müzik seanslarına aktif olarak katılıyordu. Bir akşam, Selim, Aylin’e, “Kaan’ın durumu nasıl?” diye sordu. Aylin, “Kaan, artık daha fazla iletişim kuruyor,” dedi. Selim, “Bu harika!” dedi.

Elif, Selim’in hayatına geri döndüğünde, Aylin ile Selim arasındaki bağın güçlendiğini hissetti. Elif, “Kaan’ın iyileşmesine yardımcı oluyorsun,” dedi. Selim, “Evet, ama Aylin’in yardımı olmadan bu mümkün olmazdı,” dedi. Aylin, “Kaan’ın iyileşmesi için birlikte çalışmalıyız,” dedi.

Selim, Elif ile Aylin’in Kaan için birlikte çalışmasını destekledi. Aylin, Kaan’ın iyileşmesinde önemli bir rol oynamıştı. Selim, Aylin’in Kaan’a olan sevgisini ve bağlılığını gördü. Kaan, annesiyle birlikte mutfakta çorba yapmaya devam etti.

Sonunda, Selim, Aylin’in hayatına girmesiyle birlikte kendi hayatının da değiştiğini fark etti. Aylin, ona sadece Kaan’ın iyileşmesine yardımcı olmakla kalmamış, aynı zamanda Selim’in ruhunu da beslemişti. Selim, Aylin ile olan ilişkisinin derinleştiğini hissetti.

Bir gün, Selim, Aylin’e, “Seni çok seviyorum,” dedi. Aylin, “Ben de seni seviyorum,” dedi. Selim, Aylin’in gözlerindeki sıcaklığı hissetti. O andan itibaren, Selim’in hayatı, Aylin’in sevgisiyle daha da anlam kazandı. Kaan’ın iyileşmesi, Selim’in ve Aylin’in hayatını dönüştüren bir mucizeydi.

Ve böylece, çorba, sadece bir yemek değil, aynı zamanda sevgi, sabır ve bağlılıkla dolu bir hayatın anahtarı oldu. Selim ve Aylin, Kaan’ın iyileşmesi için birlikte çalışmaya devam ettiler. Her gün, çorba yaparken, şarkılar söylerken ve hikayeler anlatırken, Kaan’ın hayatı yeniden şekilleniyordu.

Selim, Aylin ile birlikte, Kaan’ın iyileşmesine katkıda bulunmanın yanı sıra, kendi hayatında da yeni bir başlangıç yapmıştı. Geçmişte yaptığı hatalardan ders alarak, geleceğe umutla bakmaya başlamıştı. Kaan’ın gülümsemesi, Selim’in kalbinde bir ışık olmuştu.

Her şey, bir çorba tarifinin ötesinde, sevgi dolu bir ailenin yeniden birleşmesiydi. Selim, Aylin ve Kaan, birlikte yeni bir yolculuğa çıkmışlardı. Bu yolculuk, hayatın en değerli anlarını paylaşmak, birlikte gülmek ve birlikte iyileşmek üzerineydi. Ve bu yolculuk, her gün yeni bir başlangıçla doluydu.

.