Eski hamile eşini düğününde şarkı söylemeye zorladı, onu küçük düşürmek istedi — ama o şarkı…
.
.
💔 Eski Hamile Eşini Düğününde Şarkı Söylemeye Zorladı, Onu Küçük Düşürmek İstedi — Ama O Şarkı…
İstanbul’daki düğün salonu bir saray gibi parlıyordu. Çiçekler, kristaller, şık kıyafetler içinde misafirler. Kerem Yılmaz mikrofon başında duruyordu. Lacivert takım elbiseli, gururlu damat. Yanında beyaz gelinlikte Selin.
Sonra işaret etti. Salonun arkasında duran kırmızı elbiseli kadını gösterdi. Hamile bir kadın. Yalnız, solgun, eli koruyucu bir şekilde karnında duruyordu.
“Bu benim eski karım,” diye yüksek sesle ilan etti Kerem. “Ve bugün bizim onurumuz için şarkı söyleyecek.”
Aylin başını kaldırdı. Gözlerinde gözyaşı yoktu. Sadece bağıran bir sessizlik vardı. Mikrofona doğru yürüdü. Titreyen ellerini aldı ve şarkı söylemeye başladı. Ama onun beklediği şarkıyı değil.

Yedi Yılın Zehri
Aylin Demir üç gündür uyuyamıyordu. Üsküdar’daki küçük dairesinde oturuyordu, elinde davetiye: Kerem’in düğününe davetiye. Eski kocası, karnında taşıdığı bebeğin babası.
Kartın altında elle yazılmış not vardı: “Vokal performansını bekliyoruz. Reddedemezsin.”
Aylin bunun ne anlama geldiğini biliyordu. Bu bir davetiye değildi. Bu bir intikamdı. Kerem, zaten yok ettiği kadına son darbeyi vuruyordu. Kerem, ona nasıl acı vereceğini biliyordu. Beş yıllık evlilik boyunca her zayıflığını, her korkusunu öğrenmişti ve şimdi onları ona karşı kullanıyordu. Onu, bir zamanlar kıskanan, şimdi ise acıyarak bakan tüm insanların önünde performans yapmaya zorlamaktan daha çok yaralayacak hiçbir şey olmadığını biliyordu.
Aylin bir zamanlar birisiydi. Üç yıl önce adı tüm İstanbul’un dilindeydi. En büyük sahnelerde şarkı söylüyordu. Eleştirmenler ona “Türk müziğinin gelecekteki yıldızı” diyorlardı. Her şeyi vardı: Yükselmeye başlayan bir kariyer, kendi parasıyla kiraladığı bir daire, sınırsız görünen bir gelecek.
Sonra Kerem’le tanıştı. Yakışıklıydı, büyüleyiciydi. Ona bakış şekli, sanki odadaki tek kadınmış gibiydi. Bir yıl sonra evliydiler.
Ama zamanla bir şeyler değişti. Kerem kıskanç olmaya başladı. Performanslarına gelmeye ve sahneye yaklaşan her erkeği izlemeye başladı. Sonra istemeye başladı: “Belki performanslardan biraz ara verebilirsin.” Aylin, onu sevdiği için, onu mutlu etmek istediği için, şarkı söylemekten vazgeçmeye başladı.
Kamusal performansları bıraktı. Sadece Kerem’in isteği üzerine, onun gurur duyacağı kurumsal etkinliklerde süs oldu. Evde kaldı. Yemek pişirdi, temizledi, bekledi.
Kerem giderek daha soğuk oldu. Geceleri geç saatlerde eve gelmeye başladı, üzerinde alkol ve kendi parfümü olmayan parfümler kokuyordu. Aylin tartışmak istemedi. Sorgulayan karı olmak istemedi. Sormayı bıraktı ama biliyordu. Evlilikleri ölmüştü.
Sonra bir gün eve erken döndüğünde onu başka bir kadınla yakaladı. Haziran öğleden sonrasıydı. Yatak odalarında, yanında hukuk bürosunda asistan olarak çalışan Selin yatıyordu.
Kerem onu gördü. Şaşırmış bile görünmüyordu. Utanmamıştı. “Aylin,” dedi. “Bu Selin. Ve boşanmak istiyorum.”
Aylin durdu. “Neden?”
“Çünkü artık seni sevmiyorum, Aylin. Çünkü uzun zamandır sevmiyorum. Çünkü sıkıcısın. Sanatçı, büyüleyici bir kadın olacağını düşünüyordum. Ama sıradan bir ev kadınına dönüştün.”
Her kelime bir kurşun gibiydi. Aylin, evliliğin başında Kerem’in kendi parasıyla aldığı daireden, kariyerinden, her şeyden oldu. Boşanma üç ay sürdü. Eli boş kaldı ve o zaman hamile olduğunu öğrendi.
Kerem’e bürosunda söyledi. Kerem sadece iç çekti. “Bu benim sorunum değil. Hayatınla ne yaptığın senin meselen.”
“Ama bu senin çocuğun!”
Kerem ona soğuk gözlerle baktı. “Bunu kanıtlayabilir misin? Doğumdan sonra DNA testi yap.”
Aylin, Üsküdar’a taşındı. Eski bir apartmanın son katındaki küçük, nemli daireye. Şarkı söylemeye geri dönmeye çalıştı ama kimse onu istemedi. “Çok yaşlıydın,” dediler. “Sektöre uygun değildin.” Çağrı merkezinde iş buldu. Hamilelik zordu. Her gün bir mücadeleydi. Ama tutundu. Bebek için. Ona kalan tek şey için.
Ve şimdi Kerem onu daha da aşağılamak istiyordu.
Kırmızı Elbise ve Gerçek Şarkısı
Aylin, o akşam son kez davetiyeye baktı. Onu atabilirdi, gitmeyebilirdi. Ama içinde bir şey uyandı. Soğuk, sert kararlılık.
Kerem onun şarkı söylemesini mi istedi? Peki, şarkı söyleyecek. Ama onun beklediği şarkıyı değil. Aşk ve mutluluk hakkında bir şey değil. Gerçeği söyleyecek. Ona ne yaptığı hakkında, ihanet edilen aşkın ne anlama geldiği hakkında.
Aylin sandalyeden kalktı. Köşede duran eski piyanoya yaklaştı. Boşanmadan sonra kurtarmayı başardığı tek şeydi. Ellerini tuşlara koydu ve çalmaya başladı. Büyükannesinden öğrendiği bir melodi. Kelimeler yaratmaya başladı: ihanet hakkında, acı hakkında, her şeyini kaybeden bir kadın hakkında ve hepsini alan bir adam hakkında.
Bütün gece yazdı. Kelimeler kalbinden kan gibi aktı. Şarkıyı aldı ve çantasına sakladı. Prova yapmak için bir haftası vardı. Kerem’e onu kırmadığını göstermek için.
Düğün günü, Aylin kırmızı bir elbise giydi. Kan rengi, intikam rengi. Elbise ucuzdu, ikinci elden alınmıştı ama üzerinde iyi duruyordu. Karnını vurguluyordu. Hayat taşıdığını gösteriyordu.
Çırağan Sarayı’na vardı. Salon büyüleyiciydi. Kerem ana masada, Selin yanında duruyordu. Kerem onu gördü. Şoktan çabuk çıktı ve sahte bir gülümsemeyle mikrofona yaklaştı.
“Sizin için bir sürprizim var. Eski karım Aylin. Bugün bizim için şarkı söylemeyi kabul etti.”
Şimdi herkes ona bakıyordu. Aylin yavaşça, sakince sahneye yürüdü. Kırmızı elbise etrafında dalgalandı. Elini karnına koydu. Yüzlerini gördü: merak, merhamet, utanç.
Mikrofonu aldı. “Davetiniz için teşekkür ederim. Bugün burada olmak bir onur.”
“Bu vesile için özel bir şarkı hazırladım. Kendim yazdım.”
Piyanonun başındaki eşlikçiye başını salladı. Üzgün bir melodi çalmaya başladı. Aylin gözlerini kapattı ve şarkı söylemeye başladı. Sesi salonu bir dalga gibi doldurdu. Derindi, deliciydi, acıyla doluydu.
Seninle mihrapta durdum. Her kelimeye inandım. Koruyacağını söylemiştin. Sonsuza kadar…
Kerem gülümsemeyi bıraktı. Yüzü gerildi. Selin, Kerem’e baktı. Gülümsemesi kayboluyordu.
Beni hiçbir şeyle bıraktın. Sahip olduğum her şeyi aldın: Evimi, rüyalarımı, sesimi. Ve ben sadece ağladım.
Aylin gözlerini açtı. Doğrudan Kerem’e baktı.
Ama ben önünüzde duruyorum ve bu karanlık hakkında şarkı söylüyorum.
“Kalbimin altında hayat taşıyorum. Senin çocuğun, senin kanın. Ama senin umurunda değil. Çünkü senin için bu sadece öfke.”
Kerem ayağa kalktı. “Yeter!” dedi yüksek sesle.
Ama Aylin durmadı. “Beni aşağılamak istedin. Ne kadar düştüğümü göstermek. Ama korkmuyorum. Çünkü sahip olduğum şey…” sesi giderek güçlendi. “Çocuğumu yetiştireceğim ve ona gerçeğin ne olduğunu öğreteceğim.”
Aylin son nakaratını söyledi. Sesi bir kreşendoya ulaştı.
Ve çocuğumuz bana sorduğunda, “Babası kimdi? Ne yaptı?” Gerçeği söyleyeceğim. Tüm gerçeği. Ve kendi yargılasın.
Son nota sessizlikte çaldı. Salon tamamen sessizdi.
Sonra biri alkışlamaya başladı. Kısa sürede salonun yarısı alkışlıyordu. Bazıları ayağa kalktı.
Aylin mikrofonu bıraktı. Sahneden indi ve salondan çıktı. Kerem hareketsiz oturuyordu, duvar gibi solgundu. Selin ondan uzaklaştı, yüzünden gözyaşları akıyordu.
Yeni Bir Şans, Yeni Bir Şarkı
Aylin, Çırağan Sarayı’ndan çıktı ve banka oturdu. Soğuğu hissetmedi. Yaptı. Gerçeği söyledi. Karnına dokundu. Bebek tekmeledi. “Yaptım,” diye fısıldadı. “Senin için, bizim için.”
Bir süre sonra Selin geldi ve yanına oturdu.
“Özür dilerim,” dedi Selin sessizce. “Bilmiyordum. Bebek hakkında, sana nasıl davrandığı hakkında… Bugün şarkı söylediğinde gerçeği gördüm.”
“Düğünü iptal ettim.” diye ekledi. “Böyle biriyle olamam.”
Aylin, zor olacak, ama hayatta kalacaksın, dedi. Düşündüğünden daha güçlüsün.
Aylin, Üsküdar’daki dairesine döndü ve aylardır ilk kez huzurla uyudu.
Üç ay sonra. Aylin, Kadıköy’de küçük bir konser salonunda duruyordu. Salon doluydu. Hikayesi yayıldı. Sesi bir kez daha geri gelmişti. Bebek bir ay önce doğdu. Bir kız. Sağlıklı, güzel, güçlü. Adını Elif koydu.
Şimdi sahnede duruyordu. “Bu şarkı bir zamanlar kırıldığını hisseden herkes için… Hayatta kalamayacaklarını düşünenler için.”
Sesi salonu doldurdu. Güçlü, emin, güzel. Yeni bir şarkı: umut hakkında, yeniden doğuş hakkında, düşen ama ayağa kalkan bir kadın hakkında.
Aylin, sahneden sonra eşyalarını topladı. Hayat kolay değildi. Hala mücadele vardı. Ama özgürdü, mutluydu. Kendisiydi.
Kerem, bir yerlerde kendi pişmanlıklarıyla yaşıyordu. Artık kimse onunla ilgilenmek istemiyordu. Aylin, onun düşüşünden tatmin hissetmedi. Sadece boşluk. Ama o, ihtiyacı olan her şeye sahipti.
Aylin’in hikayesi, en karanlık anlarda bile gücünü bulabileceğinin bir hatırlatıcısıdır. Kerem onu aşağılayabileceğini düşündü. Ama bunun yerine Aylin, dünyaya ne kadar yüksek uçabileceğini gösterdi.
.
News
जिसे साधारण पति समझकर घर छोड़ी… लेकिन 5 दिन बाद जब पता चला कि लड़का करोड़पति है, फिर जो हुआ….
जिसे साधारण पति समझकर घर छोड़ी… लेकिन 5 दिन बाद जब पता चला कि लड़का करोड़पति है, फिर जो हुआ…….
गरीब चायवाला समझकर मैनेजर ने किया अपमान… अगले दिन निकला कंपनी का मालिक! 😱 उसके बाद जो हुआ
गरीब चायवाला समझकर मैनेजर ने किया अपमान… अगले दिन निकला कंपनी का मालिक! 😱 उसके बाद जो हुआ . ….
Ajay Devgan Crying On Singham Actress Kajal Aggarwal Face Condition After Accident
Ajay Devgan Crying On Singham Actress Kajal Aggarwal Face Condition After Accident . . “Her Eyes Still Hold Courage”: Ajay…
Sunny Deol, Amitabh Bachchan, Kajol Devgan, Poonam Johny attended Satish Shah’s prayer meet together
Sunny Deol, Amitabh Bachchan, Kajol Devgan, Poonam Johny attended Satish Shah’s prayer meet together . . A Night of Remembrance:…
सलमान खान को पाकिस्तान ने आतं की घोषित किया? ! Pakistan On Salman Khan ! Salman Khan News
सलमान खान को पाकिस्तान ने आतं की घोषित किया? ! Pakistan On Salman Khan ! Salman Khan News . ….
सुशांत सिंह राजपूत मामले में होश उड़ाने वाला खुलासा! Sushant Singh Rajput Case What Really Happened?
सुशांत सिंह राजपूत मामले में होश उड़ाने वाला खुलासा! Sushant Singh Rajput Case What Really Happened? . . Sushant Singh…
End of content
No more pages to load






