FAKİR KADIN ACELEYLE MİLYONERİ HASTANEYE GÖTÜRÜYOR — GÜNLER SONRA HAYATI SONSUZA DEK DEĞİŞİYOR…
.
.
.
Fakir Kadın Aceleyle Milyoneri Hastaneye Götürüyor — Günler Sonra Hayatı Sonsuza Dek Değişiyor
İstanbul’un tarihi Fatih semtinde, daracık Çinici Sokak’ta eski bir apartmanın üçüncü katında, Zeynep her zamanki gibi güne erken başladı. Duvardaki eski saat 6.30’u gösteriyordu. O, çoktan ayağa kalkıp küçük mutfağında çayını demlemişti. Evinin sadeliği, birkaç eski mobilya, köşedeki küçük televizyon ve duvardaki annesinden kalan tek resimle tamamlanıyordu. Zeynep, 35 yaşında, hayatın yükünü omuzlarında hisseden, ama yine de sabahları umutla uyanan bir kadındı.
Üç yıl önce eşi Mehmet’i ani bir kalp kriziyle kaybetmiş, o günden sonra hayatı daha da zorlaşmıştı. Beyoğlu’ndaki bir temizlik şirketinde çalışıyor, akşamları ise zengin semtlerde gündelik işlere giderek geçimini sağlamaya çalışıyordu. Her sabah çayını içer, bir simit alır ve işe koyulurdu. Pencereden gelen İstanbul’un sabah sesleri – bakkal Ahmet amcanın kepenk açışı, otobüs motorlarının uğultusu, komşu teyzenin balkonda çiçeklerini sularken mırıldandığı türkü – onun için hayatın müziğiydi.
O gün de her zamanki gibi erkenden evden çıktı. Başına annesinden hatıra kalan mavi çini desenli örtüsünü bağladı, küçük çantasına cüzdanını ve birkaç kuruşunu koydu. Fatih’in dar sokaklarından geçip otobüse bindi. Şehir değişiyordu; Fatih’in eski binalarından Nişantaşı’nın modern caddelerine ilerlerken, binaların ve insanların farklılığını düşündü. Nişantaşı’nda ilk temizlik işine gittiğinde ev sahibi onu soğuk bir ifadeyle karşıladı. “Geç kaldınız,” dedi. Zeynep özür dileyip hızla işe koyuldu. Dört saatlik yoğun temizlikten sonra ikinci eve gitmek üzere sokağa çıktığında hava iyice ısınmıştı.
Bir köşe başında su içerken karşıdan gelen, pahalı takım elbiseli bir adamın sendelediğini fark etti. Adam birkaç adım attıktan sonra aniden dizlerinin üzerine çöktü. Çevredeki insanlar sadece izliyor, bazıları telefonlarına sarılıyordu. Zeynep ise hiç düşünmeden adamın yanına koştu. “Beyefendi, iyi misiniz?” diye sordu. Adamın yüzü solgundu, alnında soğuk terler vardı, nefes almakta zorlanıyordu. “Ambulans çağırın!” diye bağırdı ama kimse kıpırdamadı. Zeynep hemen 112’yi aradı, adresi verdi. Adamın nabzı çok hızlıydı, bilinci giderek kapanıyordu. Dakikalar saatler gibi geçti. Zeynep, adamın başını kucağına aldı, alnındaki teri sildi. “Dayanın, yardım geliyor,” diye fısıldadı.
Ambulans geldiğinde paramedikler Zeynep’e “Yakını mısınız?” diye sordular. “Hayır, sadece yardım ettim,” dedi. “Hastaneye gelir misiniz? İfade vermeniz gerekebilir.” Zeynep tereddüt etti ama insan hayatı her şeyden önemliydi. Ambulansta adamın cüzdanı yere düştü. “Kemal Erdoğan,” dedi paramedik. Zeynep bu ismi bir yerden hatırlıyordu. Hastaneye vardıklarında Kemal Bey hemen ameliyata alındı. Zeynep bekleme salonunda saatlerce bekledi. Doktorlar, “Eğer hemen getirilmeseydi kaybedebilirdik. Şimdi durumu stabil,” dediler.
Ertesi gün hastaneden telefon geldi. Kemal Bey bilinci yerine gelmiş, Zeynep’i görmek istemişti. Zeynep, büyük bir tereddütle hastaneye gitti. Kemal Bey, “Siz misiniz beni hastaneye getiren?” diye sordu zayıf bir sesle. Zeynep başını salladı. Kemal Bey gözleri dolu dolu, “Size nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum. Herkes izlerken siz koştunuz yardımıma,” dedi. Zeynep ise “Ben sadece insanlık görevimi yaptım,” diyerek alçakgönüllülük gösterdi. Kemal Bey, Zeynep’in kim olduğunu, ne istediğini anlamaya çalıştı. Zeynep ise hiçbir şey istemiyordu, sadece insanlara yardım etmekten başka.
Kemal Bey taburcu olduktan sonra Zeynep’i bulmak için araştırmacılar tuttu. Nişantaşı çevresinde çalışan başörtülü bir Zeynep’i bulmak haftalar aldı. Sonunda, Zeynep’e temizlik şirketinden bir gün özel bir görev verildi: Beşiktaş’taki Bosforus İnşaat firmasının merkezinde temizlik yapacaktı. Orada Kemal Bey onu bekliyordu. “Sizi nihayet buldum,” dedi gülümseyerek. Zeynep şaşkındı. Kemal Bey ona şirketinde düzenli bir iş teklif etti: “Daha iyi maaş, sigorta, düzenli saatler.” Zeynep önce kabul etmekte zorlandı. “Ben sadece temizlik işi bilirim, eğitimim yok,” dedi. Kemal Bey ise, “Eğitim değil, karakter önemli. Sizin karakterinizi gördüm,” dedi.
Zeynep, Bosforus İnşaat’ta çalışmaya başladı. Önce temizlik işleriyle başladı, sonra Kemal Bey ona ofis işlerini de öğretmeye başladı. Zeynep’in pratik zekası, dürüstlüğü ve çalışkanlığı Kemal Bey’in dikkatini çekiyordu. Zamanla aralarında güçlü bir dostluk gelişti. Bir akşam Kemal Bey, Zeynep’i Fatih’teki evine kadar götürdü. Zeynep’in iki küçük odalı, eski mobilyalı sade evini görünce şaşırdı. “Burada mı yaşıyorsunuz?” diye sordu. Zeynep gururla, “Evet, bu ev benim. Kimseye borçlu değilim,” dedi.
Kemal Bey, kendi lüks villasına döndüğünde, sahip olduğu her şeyin aslında ne kadar anlamsız olduğunu düşündü. Eşi yıllar önce onu terk etmiş, çocukları olmamıştı. Zenginliğine rağmen çok yalnızdı. Bir akşam Zeynep ona hayat hikayesini anlattı: Eşini genç yaşta kaybetmiş, üç yıldır tek başına yaşamıştı. “Ama şikayet etmiyorum. Allah bana güç veriyor,” dedi. Kemal Bey ise, “Ben de yalnızım. Param var, büyük evim var, şirketim var ama kimse gerçekten beni sevmiyor,” diyerek içini döktü. Zeynep, “Para mutluluk getirmez,” dedi basitçe.
Kemal Bey, Zeynep’in sözlerinden etkilenerek hayatında değişiklikler yapmaya karar verdi. Şirketinin çalışanlarının maaşlarını artırdı, karının bir kısmını ihtiyaç sahiplerine yardım edecek bir vakfa ayırdı. Zeynep’i vakfın yönetimine getirdi. “Siz ihtiyacı nasıl anlayacağınızı biliyorsunuz. Ben sadece parayı sağlarım,” dedi. Zeynep, bu görevi büyük bir heyecanla kabul etti. Fatih’teki fakir ailelere yardım etmeye başladılar. Bir ay sonra birlikte yardım ettikleri aileleri ziyaret ettiler. Küçük evlerde mutlu çocukların yüzleri, yaşlı ninelerin duaları, babaların minnet dolu bakışları Kemal Bey’in yüreğine dokundu. O gün, hayatında ilk kez gerçek mutluluğu hissetti.
Bir akşam vakıf ofisinden çıkarken Kemal Bey, “Siz benim hayatımı kurtarmadınız; hayatıma anlam kattınız,” dedi. Zeynep’in gözlerinden yaşlar süzüldü. “Asıl siz benim hayatımı değiştirdiniz. Artık sadece geçinmek için çalışmıyorum, bir amacım var,” dedi. O günden sonra ikisi de yalnız değillerdi. Hem birbirlerini hem de kendilerini bulmuşlardı. Zeynep, artık başkalarının hayatını değiştiren, umut veren bir kadındı. Kemal Bey ise; sadece para kazanan değil, topluma fayda sağlayan bir insana dönüşmüştü. Hayat, ikisine de ikinci bir şans vermişti.
https://youtu.be/EzpG1uKjDnQ?si=kmVHu-cDTqejEnFV
News
BU ŞEYLE KOŞACAKSIN… MİLYONER ALAY ETTİ AMA KALABALIK İMKANSIZI GÖRDÜ
BU ŞEYLE KOŞACAKSIN… MİLYONER ALAY ETTİ AMA KALABALIK İMKANSIZI GÖRDÜ . . Kemal Yılmaz, Rio de Janeiro’nun en zarif hipodromu…
“Jetin düşecek, efendim!” Diyor Çaresiz Fakir Kız, Milyoner uçuşu iptal ediyor ve şoka giriyor…
“Jetin düşecek, efendim!” Diyor Çaresiz Fakir Kız, Milyoner uçuşu iptal ediyor ve şoka giriyor… . . Kemal Yılmaz, Türkiye’nin…
“BABA, ÇÖPTE UYUYAN O İKİ ÇOCUK BANA BENZİYOR” DEDİ MİLYONERİN OĞLU! VE BÜYÜK BİR SIR ORTAYA ÇIKTI
“BABA, ÇÖPTE UYUYAN O İKİ ÇOCUK BANA BENZİYOR” DEDİ MİLYONERİN OĞLU! VE BÜYÜK BİR SIR ORTAYA ÇIKTI . . Ankara’nın…
MİLYONERİN OĞLU HİÇ YÜRÜMEMIŞTI… BABA TEMİZLİK GÖREVLISININ YAPTIĞI ŞEYDEN ŞOKA GİRDİ!
MİLYONERİN OĞLU HİÇ YÜRÜMEMIŞTI… BABA TEMİZLİK GÖREVLISININ YAPTIĞI ŞEYDEN ŞOKA GİRDİ! . . İstanbul Boğazı’nın en görkemli yalılarından birinde…
BİR ARAP MİLYARDER, FAKİR BİR ANNENİN KASADA BEZİ İADE ETTİĞİNİ GÖRÜR – YAPTIKLARI HERKESİ ŞOK ETTİ.
BİR ARAP MİLYARDER, FAKİR BİR ANNENİN KASADA BEZİ İADE ETTİĞİNİ GÖRÜR – YAPTIKLARI HERKESİ ŞOK ETTİ. . . İstanbul’un kalbi…
“Milyoner Malikâneye Geldi Ve Ağlayan Hizmetçiyi Gördü — Öğrendiği Gerçek Şaşırttı”
“Milyoner Malikâneye Geldi Ve Ağlayan Hizmetçiyi Gördü — Öğrendiği Gerçek Şaşırttı” . . Ahmet Yılmaz, Türkiye’nin en zengin iş insanlarından…
End of content
No more pages to load