Fırtına Sonrası Avluda İki Dev Kadın Buldu, Onları İçeri Alınca Hayatı Değişti!

.
.

Fırtına Sonrası: Dağların Kardeşliği

1. Bölüm: Fırtına Sonrası

Fırtına, Ferhat’ın yalnız çiftliğini gece boyunca dövmüş, sabahın ilk ışıklarıyla geriye çamur, kırık dallar ve sessizlik bırakmıştı. Ferhat, her zamanki gibi erkenden kalktı. Dışarı çıktığında avlusunda iki kadın buldu. Ama bunlar sıradan kadınlar değildi; biri, ayakta olsa Ferhat’tan bir baş uzun, öteki ise gerçek bir devdi. Geniş omuzları, kaslı kolları, savaşçı bir duruşu vardı. Küçük olanın böğründen kan sızıyordu, nefesi hırıltılıydı. Büyük olanın alnında uzun bir kesik vardı ama bilinci açıktı, gözleri Ferhat’ın her hareketini dikkatle izliyordu.

Ferhat, dağlarda bu tür kadınların efsanelerini duymuştu: Savaşçı kızlar, erkeklerle boy ölçüşen, at binen, kılıç kuşanan kadınlar. Ama şimdi iki tanesi onun avlusunda ölmek üzere yatıyordu.

Yakınlarda kimse yoktu. En yakın komşu üç saat, kasaba ise yarım gün mesafedeydi. Ferhat yalnızlığı seçmişti. Ama şimdi bela onu bulmuştu.

2. Bölüm: Karar

Bilinci açık olan dev kadın, “Kardeşim…” dedi derin ve güçlü bir sesle. “Yardım et kardeşime.” Ferhat’ın aklına kendi kaybettiği ablası Zeynep geldi. Yerde yatan bu iki kadın, basit bir aile dramından çok daha fazlasını temsil ediyordu. Giydikleri işlemeli kıyafetler, yanlarındaki silahlar, bunların soylu kadınlar olduğunu, kaybolmalarının bütün dağları ayağa kaldıracağını gösteriyordu.

Ferhat bir an tereddüt etti. Onları içeri almak tehlikeliydi. Eğer biri gelir de bu kadınları bulursa, Ferhat’ın onları öldürdüğünü düşünebilirlerdi. Ama bilinci açık kadının gözlerine baktığında, karanlık, teslim olmuş ama yalvarmayan bir bakış gördü. Bir an kendi vicdanıyla baş başa kaldı. Allah kahretsin, diye mırıldandı. Kollarını yaralı kadının omuzlarının altına geçirdi. İmkansız derecede ağırdı. Bilinci açık olan dev kadın, kendi yaralarına rağmen kardeşinin bacaklarını tuttu. Birlikte kulübeye doğru ilerlediler.

3. Bölüm: Kaderin Kapısı

Kulübenin kapısı yaralı kadının omuzları için dardı. Yan çevirerek, güçlükle içeri aldılar. Yaralı kadın tamamen bilinçsizdi. Diğer dev kadın, “Ben Derya, bu kardeşim Pınar,” dedi. “Kurtarabilir misin?” Ferhat, Pınar’ın böğründeki kesiyi inceledi. Derin ama temizdi. Kan kaybı fazlaydı ama durdurulabilirdi. “Temiz bez, sıcak su, iğne iplik lazım,” dedi. Derya hemen hareket etti. Krize alışkın birinin çevikliğiyle gerekli malzemeleri buldu.

Ferhat yarayı dikerken, “Kim yaptı bunu?” diye sordu. Derya, “Evlenmek istediler. Pınar reddetti. Komşu boyun reisinin oğlu. Üç karısı var zaten. İkisini dövdü, birini düşük yaptırdı. Pınar gördü, reddetti,” dedi. Ferhat yumruk gibi bir öfke hissetti. Üç gündür kaçıyorlardı, fırtına izlerini silmişti ama şimdi peşlerinde adamlar vardı.

4. Bölüm: Avcılar

Pencerenin dışında beş atlı göründü. Silahlıydılar, iz arıyorlardı. Derya, “Bunlar bizi arıyor,” dedi. Ferhat Pınar’ı saklamalıydı. Kulübenin dışında, samanlığın altında bir kış çukuru vardı. Derya sığmazdı ama Pınar’ı oraya yatırdılar, üstünü saman ve kilimlerle örttüler.

Atlılar avluya girdi. Sakallı, yaşlı bir adam liderleriydi. Ferhat’ı sorguladılar. Ferhat, “Yaralı öküzüm var, bu kadın da misafirim,” dedi. Adamlar kulübeyi aradı, bir şey bulamadılar. Samanlığa baktılar ama karanlıkta bir şey göremediler. Şüpheyle ayrıldılar.

Derya, “Geri gelirler, daha dikkatli ararlar,” dedi. Ferhat, neden hayatını riske attığını bilmiyordu, ama doğru bildiği şeyi yapmıştı.

5. Bölüm: Reis’in Gelişi

Gece yarısı Pınar’ın ateşi düştü, gözlerini açtı. “Yardım tehlike getirir, bilmiyor musun?” dedi. Ferhat, “Biliyorum,” dedi kısaca. Dışarıda at kişnemeleri duyuldu. Bu sefer onlarca atlı vardı. Derya, “Bunlar babamın adamları. Reis Kaya’nın adamları,” dedi.

Reis Kaya, ağır adımlarla avluya girdi. Ferhat’a, “Seninle konuşmam gerek,” dedi. Kızlarını gördü, Pınar’ın yarasını inceledi. “İyi iş. Cerrah mısın?” dedi. Ferhat, “Hayvanları dikmeyi öğrendim, insana da uyguladım,” dedi. Derya babasına, “Bu adam bizi sakladı, hayatımızı kurtardı,” dedi. Reis uzun süre düşündü. “Seni öldürmemi isteyenler var. Ama kızlarımın canı için sana bir teklifim var: Ocağımıza kabul, ailemizden biri olacaksın. Kabul edersen, Mahmut’un adamları sana dokunamaz.”

Ferhat düşündü. Yalnızlık, tehlike, ölüm… ya da ilk kez bir aileye ait olmak. “Kabul ediyorum,” dedi.

6. Bölüm: Kardeşlik Yemini

Şafakta tören yapıldı. Ateşin etrafında yarım daire dizilmiş adamlar, Reis, yaşlı bilge, Derya ve Pınar. Ferhat, Allah’ın huzurunda, şahitler önünde kardeşlik yemini etti. Reis ona gümüş bir yüzük verdi. “Bu yüzük seni korur ama aynı zamanda işaret eder. Mahmut’un adamları bunu görürse seni hain sayar,” dedi.

Derya ve Pınar, Ferhat’ı aileden biri olarak kabul etti. Ferhat artık yalnız değildi.

7. Bölüm: Sınavlar ve Barış

Mahmut’un adamları üç hafta sonra döndü. Sakallı adam, “Bu yüzük hainliktir,” dedi. Ferhat, “Kimseye ihanet etmedim,” dedi. Adamlar saldırmadı, kan davası korkusu ağır bastı.

Aylar geçti. Ferhat’ın çiftliği ticaret noktası oldu. Göçebeler mal getiriyor, kasabalılar alışveriş yapıyordu. Derya ve Pınar geri döndü. Pınar ticaretle ilgilendi, Derya ağır işlerde çalıştı. Ferhat, ilk kez bir ekibin parçasıydı.

Bir akşam, Derya ve Ferhat ay ışığında su kenarında oturdu. Derya, “Seni tanıdığımdan beri içimde bir şey değişti. Kardeşiz ama…” dedi. Ferhat, “Yemin ettik,” dedi. “Biliyorum. Ama ikimiz de susarsak bu bizi içten içe yiyecek,” dedi Derya. Şimdilik kardeş olarak kalmaya karar verdiler.

8. Bölüm: Reis’in Kararı

Reis Kaya, “Kardeşlik yemini kutsaldır ama ben kaldırabilirim. Seni kardeşlikten çıkarıyorum. Ama aileden çıkarmıyorum. Kızıma talip olabilirsin,” dedi. Ferhat, Derya’ya baktı. “Talibim,” dedi. Reis, “Mehir olarak bana söz ver: Kızıma iyi davranacaksın, onu koruyacaksın, mutlu edeceksin,” dedi. Ferhat, “Söz veriyorum,” dedi.

Nikah bir hafta sonra kıyıldı. Ferhat ve Derya evlendi. Derya, “Ben farklıyım, erkeklerden büyüğüm, korkuyor musun?” dedi. Ferhat, “Sen mükemmelsin. Ben seni böyle sevdim,” dedi.

9. Bölüm: Yeni Hayat

Bir yıl sonra, Ferhat’ın çiftliği küçük bir kasabaya dönüştü. Derya hamileydi. İlk çocukları Zeynep adını aldı. Pınar hiç evlenmedi, yeğenlerine ata binmeyi, kılıç kullanmayı, pazarlık yapmayı öğretti. Reis Kaya yaşlandı, öldü. Mahmut’un oğlu büyüdü, barış teklif etti. “Babamın hatası benim hatam değil. Barış istiyorum,” dedi. Ferhat, göçebeler ve kasabalılar arasında köprü oldu.

10. Bölüm: Efsanenin Sonu

Yıllar geçti. Ferhat ve Derya üç çocuk sahibi oldu. Zeynep, annesinden bile uzun, özgür bir genç kadın oldu. Kasaba büyüdü, “Dağ Kavşağı” adını aldı. Göçebeler ve kasabalılar burada barış içinde yaşadı. Derya ve Ferhat yaşlandılar, ama sevgileri hiç azalmadı.

Bir gün Derya, “Pişman mısın, bizi içeri almaktan?” diye sordu. Ferhat, “Hayatımın en iyi kararıydı,” dedi. Elini tuttu. “Ölebilirdim, ama yaşadım ve yaşadığıma değdi.”

Barış anlaşması herkesin huzurunda yazıldı, imzalandı. Göçebe ve kasabalı birlikte yaşadı. Ferhat’ın hikayesi, iki dev kadın, bir fakir çiftçi ve açılan bir kapı, nesilden nesile anlatıldı. Bazen en küçük karar, en büyük sonuçları doğurur.

.