“GÜRÜLTÜ YAPMA” TANIMADIĞI BİR ERKEK ÇOCUĞU KURTARDI – AMA O BİR MİLYONERİN OĞLUYDU…
.
.
Bir Çiçek Satıcısının Cesareti
Yağmur, İstanbul’un gri gökyüzünü kaplamışken, Meryem çiçek sepetini koluna asarak parkta dolaşıyordu. Annesinin hastalığı nedeniyle ilaç alabilmek için çiçek satmak zorundaydı. Henüz 12 yaşında olmasına rağmen, omuzlarındaki yük bir yetişkinin sorumluluklarını taşıyacak kadar ağırdı. Esmer teniyle tezat oluşturan derin kahverengi gözleri, potansiyel müşterileri tararken parıldıyordu.
“Mükemmel çiçeklerle gününüzü neşelendirin!” diyerek melodik bir sesle satış yapmaya çalışıyordu. Ancak yağmur damlaları düşmeye başladığında, Meryem eve dönmek zorunda olduğunu anladı. Annesi Hatice Hanım, çiçek satışından kazanacağı parayla alacağı ilaçları bekliyordu. Dudağını ısırarak endişeyle düşündü; yeterince satış yapamamıştı.
Tam çıkışa doğru ilerlerken, piknik masalarının altındaki ani bir hareket dikkatini çekti. Yaklaştığında, terkedilmiş bir köpek olduğunu düşündü. Ancak masanın altında büzülmüş titreyen bir erkek çocuğu buldu. Yüzü korkudan sırılsıklam olmuştu. “Sakın ses çıkarma. Lütfen kimseye söyleme. Beni arıyorlar,” dedi çocuk fısıldayarak. Meryem, çocuğun bileğindeki altın saati ve giydiği markalı kıyafetleri görünce, onun ülkenin en zengin adamlarından birinin oğlu olduğunu anladı.
“Beni kim arıyor?” diye sordu Meryem, merakla çocuğun gözlerine bakarak. “Üvey annem. Peşime korumaları taktı. Beni bir psikiyatri kliniğine yatırmak istiyor, deli olduğumu söylüyor,” dedi çocuk telaşla. Meryem, çocuğun anlattıklarının gerçek olup olmadığını sorgularken, “Adın ne?” diye sordu. “Levent Koçbey,” diye yanıtladı çocuk. Meryem’in kalbi hızlandı. Koçbey ailesi, Türkiye’nin en zengin ailelerinden biriydi.

Levent, “Geliyorlar. Lütfen bana yardım et,” diye yalvardı. Meryem, zengin insanlara yardım etmenin kendisi için iyi sonuçlanmayacağını düşündü ama Levent’in korkmuş ifadesi onu etkiledi. O sırada, yüksek topuklu ayakkabılarıyla parka giren şık bir kadının ve yanındaki iki korumanın sesi duyuldu. “Bu senin üvey annen mi?” diye fısıldadı Meryem. Levent başıyla onayladı.
Meryem, tereddüt etmeden eski ceketini ve solmuş kırmızı şapkasını çıkardı. “Bunları çabuk giy ve saatini bana ver,” dedi. Levent itaat etti ve Meryem, altın saati çiçek sepetinin dibine sakladı. “Şimdi sen benim çiçek satmama yardım eden kuzenimsin. Yorgunmuş gibi yürü ve bizim mahalledekiler gibi konuş. Anladın mı?”
Meryem, Levent’i elinden tutarak parkın çıkışına doğru yürümeye başladı. Sesini yükselterek, “Çiçeğe bak çiçeğe! Bugün kim çiçek almak ister?” diye bağırdı. Levent, yağmur altında ona eşlik ederken, Meryem’in cesaretine hayran kaldı. Zenginlerin sorunlarına bulaşmanın getirdiği riskin farkındaydı ama Meryem, Levent’in korkusunu gördükçe ona yardım etme isteğiyle doluyordu.
Zenginlerin gözünde görünmez olan Meryem ve Levent, parktan çıkarken korumaların yanından geçtiler. Meryem, Levent’in üvey annesinin onları fark etmemesi için dua ediyordu. “Nereye gidiyoruz?” diye sordu Levent. “Benim evime, alıştığın hiçbir şeye benzemiyor ama güvenli. En azından şimdilik,” dedi Meryem.
Yağmur azalmıştı ama ikisi de ıslak ve soğuk hissediyorlardı. Meryem, Levent’in hikayesini dinlerken, babasının zehirlenmesinden beri yaşadığı kabusları öğrendi. Levent’in babası bitkisel hayatta kalmıştı ve üvey annesi Jale, her şeyi kontrol altına almıştı. Levent, “Gerçek annem nerede?” diye sordu. “O küçükken gitti,” dedi Levent. “Babamın baskısına dayanamadı.”
Meryem, Levent’in hikayesini dinlerken, ona yardım etmeye karar verdi. “Korkmuyorum ama yardım etmezsem olabileceklerden daha çok korkuyorum,” dedi Meryem. “Ninem, Tanrı’nın insanları bir sebeple yolumuza çıkardığını söylerdi. Belki sen de o insanlardan birisin.”
İstanbul’un kenar mahallelerine vardıklarında, Meryem’in evi, dar bir apartman dairesiydi. İçeri girdiklerinde, Meryem’in annesi Hatice Hanım, hasta bir şekilde tek koltukta oturuyordu. “Bir arkadaş getirdim,” dedi Meryem. Hatice Hanım, Levent’i inceledi ve “Sen Koç Bey çocuğusun,” dedi. Levent şaşkınlıkla bakarken, Meryem durumu açıkladı.
Hatice Hanım, “Bütün Türkiye televizyonda ağlayan zengin kadına inanacak,” dedi. “Ama ben sana inanıyorum. Korkma, burası güvenli,” diyerek Levent’i teselli etti. Meryem, “Bir plan yapmalıyız,” dedi. “Can dayımın yardım etmesini isteyeceğim. Bizi fark edilmeden fırına götürebilir.”
Meryem, Can dayısını aradı ve yardım istedi. Can, “Beni takip et,” dedi. Meryem, Levent’e “Bize yardım edecek birini bulmalıyız,” dedi. “Hülya’nın babası Rıfat Bey, bazı tuhaf şeyleri araştırıyordu ama ortadan kayboldu,” dedi Levent. Meryem, “O zaman Hülya’yı bulmalıyız,” dedi.
Gece ilerledikçe, Meryem ve Levent, Hatice Hanım’ı korumak için daha fazla plan yapmaya başladılar. Levent, “Beni bir psikiyatri kliniğine yatırmak istiyorlar,” dedi. Meryem, “Bunu yapmalarına izin vermeyeceğiz,” diye yanıtladı.
Ertesi gün, Meryem ve Levent, Reyhan’ı bulmak için harekete geçtiler. Meryem, “Eğer Reyhan’ı bulamazsak, anneme yardım edemeyeceğiz,” dedi. Levent, “Bunu birlikte yapmalıyız,” diye onayladı.
Meryem’in cesareti ve Levent’in kararlılığı, onları zorlu bir yolculuğa çıkardı. İstanbul’un karanlık sokaklarında gizlice ilerleyerek, Reyhan’ın izini bulmaya çalıştılar. Meryem, “Bir gün bu hikaye sona erecek,” diyerek umut dolu bir gelecek hayal etti.
Levent, “Birlikte her şeyi başarabiliriz,” dedi. “Adalet yerini bulacak.” Meryem, “Evet, birlikte her şeyi başarabiliriz,” diye yanıtladı. İkisi de birbirlerine güvenerek, zenginlerin dünyasındaki tehlikelerle yüzleşmeye hazırdılar.
Bu yolculuk, sadece Meryem ve Levent’in değil, aynı zamanda Hatice Hanım’ın ve tüm mağdurların hikayesiydi. Gerçek zenginliğin, başkalarına yardım etme cesaretinde yattığını biliyorlardı. Ve bu cesaret, onları bekleyen her türlü zorluğa karşı durmalarını sağlayacaktı.
.
News
Anne Tek Kızını Kısır Zengin Bir Kadına Sattı, Sonra Olanlar Onu Pişman Etti
Anne Tek Kızını Kısır Zengin Bir Kadına Sattı, Sonra Olanlar Onu Pişman Etti . . Kayıp Yılların Dönüşü Yağmurun cilaladığı…
Dövülmüş aşçı kadın dedi ki: “Beni dövdüler efendim… ve domuz dediler.” – Çiftçi şoke oldu
Dövülmüş aşçı kadın dedi ki: “Beni dövdüler efendim… ve domuz dediler.” – Çiftçi şoke oldu . . Çayırın Sessizliği Güneş…
Dul kadın terk edilmiş bir GEMİ buldu — ama o geminin bir SIR sakladığını hiç tahmin etmemişti
Dul kadın terk edilmiş bir GEMİ buldu — ama o geminin bir SIR sakladığını hiç tahmin etmemişti . . Terk…
DENIZDE DOĞUM YAPACAKTI, DOKTOR YOKTU, ESKI KOCASININ ÇIKMASI VE HERKESI ŞAŞIRTTI…
DENIZDE DOĞUM YAPACAKTI, DOKTOR YOKTU, ESKI KOCASININ ÇIKMASI VE HERKESI ŞAŞIRTTI… . . Fırtınanın İçinden Dalgaların yatın gövdesine vururken çıkardığı…
Milyoner yolculuktan döner ve oğlunu komşunun çöpünde yiyecek ararken bulur. Keşfettiği şey…
Milyoner yolculuktan döner ve oğlunu komşunun çöpünde yiyecek ararken bulur. Keşfettiği şey… . . Bir Milyonerin Uyanışı Şafak vakti, Kerem…
KADININ PARASI YOKTU, TAMİRCİ YARDIM ETTİ. ERTESİ GÜN LÜKS BİR ARABA DÜKKÂNIN ÖNÜNDE DURDU
KADININ PARASI YOKTU, TAMİRCİ YARDIM ETTİ. ERTESİ GÜN LÜKS BİR ARABA DÜKKÂNIN ÖNÜNDE DURDU . . Bir Tamircinin Yardımı Kasvetli…
End of content
No more pages to load






