HEMŞIRE, BÜYÜK BIR IŞ ADAMININ OĞLU OLDUĞUNU BILMEDEN BOĞULAN ÇOCUĞU KURTARDI

.
.

İstanbul Merkez Hastanesi’nin koridorlarında aceleyle koşan Aylin Yılmaz, erkekler tuvaletinden gelen tuhaf bir ses duydu. Tereddüt etmeden kapıyı ittiğinde, yaklaşık altı yaşlarında, yüzü morarmış, çaresizce boğazını tutan küçük bir çocuk gördü. Aylin, 15 yıllık meslek hayatında defalarca uyguladığı Heimlich manevrasını tereddüt etmeden yaptı. İkinci baskıda, çocuğun boğazına takılan küçük bir oyuncak araba fırladı ve çocuk rahatlayarak nefes almaya başladı. Gözyaşları içinde kollarına düşen çocuğa, “Şimdi her şey yolunda, canım. Artık güvendesin,” diyerek saçlarını okşadı.

Tam o anda, koyu renk takım elbise giymiş, uzun boylu, sert görünümlü bir adam tuvalete daldı. Yüzünde panik ve endişe vardı. “Can, oğlum!” diye bağırarak yanlarına koştu. Aylin, adamı tepedan tırnağa süzdü; pahalı saati, kusursuz saç kesimi ve mağrur duruşu dikkatini çekti. “Bu çocuğun babası siz misiniz?” diye sordu. Adam, “Evet, ben Kemal Demir. Ne oldu?” diye cevapladı. Ancak çocuk, hemşirenin kollarından ayrılmak istemiyordu. O an babasına karşı bir öfke vardı: “Oğlunuz bir oyuncak yüzünden boğuluyordu. Eğer ben buradan geçmeseydim çok kötü olabilirdi. Peki siz neredeydiniz?” diye sordu.

Kemal gözlerini kaçırdı, mahcup görünüyordu. “İşten acil bir sorunu çözüyordum,” dedi. Aylin sert bir tavırla, “Mesleğiniz ne olursa olsun, hiçbir şey çocuğunuzun güvenliğinden daha önemli değildir. Ne olabileceğinin farkında mısınız?” diye çıkıştı. Kemal, itiraf etti: “Dikkatim dağıldı. Bir daha olmayacak. Umarım olmaz.” Aylin, çocuğun vital bulgularını kontrol etti ve tıbbi değerlendirme yapılmasının iyi olacağını söyledi. Çocuk, “Teyze Aylin, seninle kalabilir miyim?” diye sordu. Aylin, oğlunu babasına teslim etti ve Kemal’e sert bir bakış attı: “Eminim artık dikkatin dağılmayacak, değil mi?”

Ertesi gün Aylin, ilaçları düzenlerken yönetim ofisine çağrıldı. Doktor Murat, ona Kemal Demir hakkında bir rapor verdi. Anlaşılan Aylin, babanın ihmalkarlığını sorguladığı için saygısızlıkla suçlanmıştı. Kemal Demir, Demir Holding’in sahibi, İstanbul’daki en büyük hastane zincirlerinden birinin patronuydu ve hastane için önemli bir figürdü. Doktor Murat, “Sen mükemmel bir hemşiresin ama ilişkiler dünyasında yaşıyoruz,” diyerek Aylin’i uyardı. Aylin ise, “Çocuğu kurtardıktan sonra biraz daha kibar olabilirdin,” eleştirisini kabul etti ama işini doğru yaptığını savundu.

Tam o sırada Kemal Demir odaya girdi, oğlunu kucakladı ve Aylin’e özel bir teklif sundu: “Oğlumun özel bakıcısı olarak çalışmanı istiyorum.” Bu teklif herkesi şaşırttı. Aylin, “Teşekkür ederim ama daha fazla detay bilmem gerekiyor,” diyerek temkinli davrandı. Kemal, maaşın on kat artacağını, esnek çalışma saatleri ve tam sosyal hakların olduğunu söyledi. Ancak Aylin, “Bu hastanenin hastalarının özel hemşire tutacak parası yok. Ayrıca oğlunuzun ihtiyacı olan hemşire değil, baba ilgisi,” diyerek teklifi reddetti.

Can, Aylin’e sarılarak, “Benim yerim babamın yanı,” dedi. Aylin, bu küçük çocuğun yalnızlık ve sevgi ihtiyacını derinden hissetti. Kemal ise, oğluna karşı sorumluluğunu anlamaya başladı. “Baba olmak zor,” dedi, “Ama kaçmak çözüm değil.” Aylin, “O çocuk seni koşulsuz seviyor, sadece ilgini ve zamanını istiyor,” diyerek Kemal’i cesaretlendirdi.

Günler geçtikçe Kemal ve Can arasındaki ilişki gelişti. İlk başta gergin olan ziyaretler, zamanla daha samimi ve sıcak hale geldi. Kemal, oğluyla oyunlar oynuyor, onunla ilgilenmeye başladı. Aylin ise hastanedeki görevine odaklandı. Yaşlı hastalardan Ayşe Hanım’ın tekrar hastaneye yatması üzerine Aylin, yaşlı kadının ilaçlarını düzgün alamadığını öğrendi. Kemal, Ayşe Hanım’ın ilaçlarını karşılamak için gizlice harekete geçti ve ev ziyaretleri programı üzerinde çalışmaya başladı.

Can, hastanede diğer çocuklarla arkadaş oldu, neşe ve pozitif enerji kaynağı haline geldi. Bir gün Aylin, hastanede finansal bir toplantıya çağrıldı. Ortaklar hastanenin mali durumundan endişeliydi ve kapatılmasını tartışıyordu. Kemal, bu karara karşı çıktı ve hastanenin sosyal etkisini savundu. “Bir hastanenin başarısı sadece karla ölçülemez,” dedi. Ortaklarla sert tartışmalar yaşandı ama Kemal kararlılığını korudu.

Aylin, hastanedeki hastaların çoğunun evde yeterli bakımı alamadığını ve bu yüzden tekrar hastaneye yattığını fark etti. Kemal ile birlikte evde takip programı geliştirdiler. Program, hastaların evde temel ilaç, beslenme ve sağlık eğitimi almasını sağlıyordu. Bu program hastane maliyetlerini düşürürken, hastaların yaşam kalitesini artırdı.

Kemal, Aylin’i program koordinatörü yaptı. Aylin, hastane personeline insani bakım eğitimleri vermeye başladı. Can ise çocuk danışmanı olarak programa dahil oldu. Onun çocuk bakımıyla ilgili önerileri hastane protokollerine eklendi. Can, hastanede küçük bir üne kavuştu.

Üç yıl içinde İstanbul Merkez Hastanesi, insani bakım modeliyle dönüşüm geçirdi. Bu model, diğer hastanelerde de uygulanmaya başlandı. Can, hastane ortamında çocukların mutluluğunu sağlamak için çalışmalar yaptı. Hastalar, aileler ve personel bu yeni yaklaşımı benimsedi.

Bir gün, hastanenin bahçesinde sarı ipek ağacı dikildi. Bu ağaç, umut ve sevginin simgesi oldu. Ayşe Hanım, canla birlikte bitkileri sularken, “Ayçiçeği gibi, biz de birbirimize yardım ederek büyük bir orman olabiliriz,” dedi. Bu sözler, hastanenin ve içinde yaşayanların ortak umudunu yansıtıyordu.

Kemal, Aylin’e olan sevgisini itiraf etti ve onu resmi olarak ailesine katmak istedi. Aylin de kabul etti. Küçük bir törenle, hastanenin bahçesinde evlendiler. Can, yüzükleri taşıdı ve duygusal bir konuşma yaptı: “Babamla annem, ben boğulurken tanıştı. Bana ailenin zorunlu olmadığını, sevginin önemli olduğunu öğrettiler.”

Ülke genelinde sağlıkta insanileştirme konferanslarına davet edilen Aylin ve Kemal, geliştirdikleri modeli paylaştılar. Can, çocuk bakımı perspektifini anlattı ve dinleyenleri etkiledi.

Aylin ve Kemal’in hikayesi, küçük bir çocuğun hayatını kurtarmakla başlayan, sevgi, sorumluluk ve insani değerlerle şekillenen büyük bir dönüşümün öyküsü oldu. İnsanların hayatına dokunan küçük dokunuşların, zamanla büyük farklar yaratabileceğini gösterdi. Bu hikaye, sağlık sisteminde insani yaklaşımın önemini ve gerçek değişimin nasıl mümkün olduğunu anlatan ilham verici bir başarı öyküsüdür.

.
Videoyu izleyin: