Küçük kız doktora yalvarıyor: “Karnımdan sırrımı çıkar!” Doktor ağlayarak 112’yi arıyor.

.

.

Karnımdaki Sır

1. Sessiz Bir Salı

Göttingen’de sıradan bir salı günüydü. Dışarıda hafif bir rüzgar esiyor, şehirde hayat yavaşça akıyordu. Dr. Henrik Folmer’in çocuk kliniğinde ise huzur hakimdi. Resepsiyonda taze kurabiye kokusu yayılmış, duvarlar çocukların rengarenk çizimleriyle süslenmişti. Saat 15:30’da kapı usulca açıldı. İçeriye, tek başına bir kız çocuğu girdi.

Küçük kızın saçları dağınık sarı örgülerle örülmüş, üstü temiz ama eski kıyafetler içindeydi. Sırtında yıpranmış bir sırt çantası vardı. Gözleri gökyüzü kadar maviydi ama yüzü solgun ve inceydi. Resepsiyonist Bayan Gertrud şaşkınlıkla ona baktı.

“Tatlım, annen baban nerede?” diye nazikçe sordu.

Kız cevap vermedi. Sadece elinde buruşturulmuş bir kağıdı sımsıkı tutuyordu. Titrek bir sesle fısıldadı:

“Doktorla konuşmam gerek. Çok acil.”

Bayan Gertrud onu Dr. Folmer’in odasına götürdü. Kız, koltuğun ucuna tedirgince oturdu, ellerini sürekli karnına bastırıyordu. Sanki içindeki bir şeyi tutmaya çalışıyor gibiydi.

“Adın ne?” dedi doktor gülümseyerek.

“Leni… Leni Schrader.”

“Ne canını sıkıyor, Leni?”

Kız etrafına endişeyle bakıp kimsenin duymadığından emin olmaya çalıştı. Sonra öyle bir şey söyledi ki, doktorun kanı dondu.

“Karnımda bir sır var ve çok acıyor. Lütfen, onu çıkarın.”

Dr. Folmer sakin kalmaya çalıştı ama kalbi hızla atıyordu.

“Sır mı Leni? Ne demek istiyorsun?”

Leni dikkatlice tişörtünü biraz kaldırdı. Karnı belirgin şekilde şişmiş ve gergindi.

“Annem, bunun bir sır olduğunu ve asla çıkmaması gerektiğini söyledi. Ama büyüyor… Dayanamıyorum artık.”

Doktorun ensesinden aşağıya soğuk bir ter indi. Hemen Leni’nin ailesini aramaya çalıştı ama kağıttaki numara ulaşılmıyordu. Adres ise şehrin yoksul bir mahallesine aitti.

“Leni, bunu ne zamandır hissediyorsun?”

“Üç hafta kadar oldu sanırım.”

“Annen biliyor mu?”

Kız başını eğdi.

“Kimseye anlatmamı yasakladı. Yoksa beni alıp götürürler dedi…”

Doktorun nefesi kesildi. Leni’nin küçük ellerini tuttu, göz hizasına indi.

“Dinle Leni. Hiçbir şey yanlış yapmadın. Ama sana yardım edebilmem için içindeki şeyi bulmam gerek. İzin veriyor musun?”

Leni başını salladı, gözlerinden yaşlar süzüldü.

“Lütfen doktor… Sırrı çıkarın. Çok acıyor.”

2. Korkunun Anatomisi

Muayenede Dr. Folmer karnında sert bir şey hissetti. Yağ veya gaz değildi. Orada olmaması gereken bir şeydi. Leni’nin hayatı hakkında konuşurken acı bir masumiyetle babasının aylar önce evi terk ettiğini, annesinin ise o zamandan beri çok üzgün olduğunu anlattı.

Evlerinin boş olduğunu, buzdolabının çoğu zaman yiyeceksiz kaldığını, annesinin geceleri gizlice ağladığını söyledi. Doktor, tabloyu birleştirmeye başladı: Yalnızlık, yoksulluk, utanç. Ama Leni’nin karnındaki sır ile ne ilgisi vardı?

Bayan Gertrud sessizce yaklaştı:

“Böyle aileler gördüm… Sessizce dağılanlar.”

Leni doktorun kolunu çekiştirdi, fısıldadı:

“Annem kötü biri değil doktor. Sadece çok yorgun…”

Doktor içini çekti. Leni’nin annesi neyi saklıyordu? Neden bu kadar korkuyordu?

Acil ultrason istedi. Tıbbi asistan Bayan Inge cihazı hazırlarken, Leni’nin kıyafetlerinin temiz ama çok eski olduğunu, saçlarının özenle ama aceleyle örülmüş olduğunu, ayakkabılarının defalarca tamir edildiğini fark etti. Leni yaşı için fazlasıyla zayıftı.

“En son ne zaman doğru düzgün yemek yedin Leni?” diye sordu doktor.

Kız uzun süre düşündü.

“Bilmiyorum… Çok uzun zaman oldu.”

Odadaki sessizlik ağırlaştı.

3. Sırrın Görüntüsü

Bayan Inge ultrason cihazını hazırladı. Soğuk jel Leni’nin karnına değdiğinde kız ürperdi.

“Doktor… Sır büyüyor. İçimde hareket ettiğini hissediyorum.”

Dr. Folmer ve Bayan Inge endişeyle birbirlerine baktılar. Ekranda ne göreceklerdi?

Doktor Leni’nin omzuna elini koydu.

“Merak etme, sana yardım edeceğiz. Söz veriyorum.”

Ultrason görüntüsü netleşmeye başladığında ikisi de donakaldı. Bayan Inge nefesini tuttu. Dr. Folmer’in midesi kasıldı. Ekranda bir tümör ya da tipik bir hastalık yoktu. Leni’nin mide ve bağırsaklarında birden fazla yabancı kütle, sindirilememiş materyal vardı.

Bayan Inge elini ağzına götürdü. Doktorun dizleri titredi.

“Leni, son haftalarda ne yedin?” diye sordu titrek bir sesle.

Kız ağlamaya başladı ama cevap vermedi. Gözlerinde korku büyüktü.

Doktor tekrar diz çöktü, ellerini tuttu.

“Hiçbir şey yanlış yapmadın Leni. Ama sana yardım edebilmem için gerçeği bilmem gerek.”

Kız hıçkırarak konuştu.

“Annemin hiç parası kalmadı… Babam da para göndermiyor…”

Sonra bir süre sustu, omuzları sarsıldı.

“Annem bana bir şey verdi. Sıcak suda yumuşatıp, makarna çorbası dedi. Ben de inandım çünkü çok açtım.”

Odadaki sessizlik kulakları sağır etti.

Bayan Inge gözyaşlarını tutamadı. Dr. Folmer de ağladı.

Leni devam etti:

“Sonra başka şeyler de verdi. Adına sihirli yemek dedi, güçlü olacağımı söyledi. Ama çok acıttı. Kimseye söylemememi, yoksa beni alıp götüreceklerini söyledi…”

Doktor Leni’yi kucakladı. Kızın narin bedeni titriyordu.

“Annem kötü biri değil doktor. Sadece çaresizdi. Beni ondan ayırmayın, ne olur…”

Doktorun kalbi kırıldı. Titreyen elleriyle telefonu aldı. Ne yapması gerektiğini biliyordu.

4. Yardım Çağrısı

Dr. Folmer 112’yi aradı.

“Derhal bir ambulans ve çocuk koruma ekibi istiyorum. Kritik durumda bir çocuk, ağır ihmal ve aşırı yetersiz beslenme.”

Yardım gelene kadar Leni’yi kollarında tuttu. Kız sessizce ağladı.

Bayan Gertrud sıcak bir battaniye ve ılık su getirdi. Leni yavaşça içti, her yudum sanki bir hazineydi.

“Her şey düzelecek mi doktor?” diye sordu zayıf bir sesle.

“Evet Leni. Seninle ilgileneceğiz. Söz veriyorum.”

Ama kendi sesi bile titriyordu. Böyle bir şey Göttingen gibi zengin bir şehirde nasıl olabilirdi?

Bayan Inge ekstra battaniyeler getirdi. Gözleri ağlamaktan kızarmıştı.

“Tüm yıllarımda böyle bir şey görmedim,” diye fısıldadı.

Doktor sessizce başını salladı. Kendi çocuklarını düşündü; tok, güvende, sevgiyle büyüyen. Leni ise karton yemişti, annesi çaresizdi.

Leni battaniyeye sarıldı.

“Annem bana zarar vermek istemedi. Sadece başka seçeneği yoktu…”

Doktor başını okşadı.

“Bazen küçükler kadar büyükler de yardıma ihtiyaç duyar. Bu normal.”

Uzaktan ambulans sireni duyuldu. Leni doktorun koluna sıkıca tutundu.

“Annemle gitmek istiyorum. Lütfen beni onsuz götürmeyin…”

Doktor gözlerini kapadı. Göğsündeki acı dayanılmazdı. Doğru olanı yapıyordu ama içi parçalanıyordu.

Paramedikler içeri girdi. Profesyonel ama gözlerinde bile üzüntü vardı. Durumu özetledi.

Yaşlı paramedik, Bay Krause, Leni’ye diz çöktü:

“Seni hastaneye götüreceğiz. Orada sana yardım edecekler. Çok cesursun.”

Leni doktora baktı.

“Benimle gelir misiniz?”

“Tabii, arkadan geleceğim. Seni yalnız bırakmayacağım.”

Leni’yi dikkatlice sedyeye aldılar. Bir polis memuru da geldi. Detayları aldı, hemen Karin Schrader’i bulmak üzere ayrıldı. Leni kapıdan çıkarken dönüp baktı:

“Teşekkürler doktor. Sırrı bulduğunuz için…”

Doktor gözyaşlarını tutamadı. Sadece Leni’nin götürülüşünü izleyebildi.

5. Bir Anne ve Bir Sır

İki saat sonra polis, Karin Schrader’i küçük, soğuk evinde buldu. Kadın mutfak zemininde oturuyordu. Direnmedi, sadece sordu:

“Leni iyi mi?”

Karakola götürüldü, kelepçesiz, yanında sosyal hizmet görevlisi Bayan Meyer vardı.

Karin hikayesini anlatmaya başladı. Sekiz ay önce tekstil fabrikasındaki işini kaybetmişti. Eski kocası ortadan kaybolmuş, nafaka ödememişti. Devlet yardımı başvuruları eksik belgeler nedeniyle reddedilmişti. Utancından hiç kimseden yardım istememişti; ne komşu, ne aile. Kendini izole etmişti.

Para bitince, yiyecek kalmayınca paniğe kapılmıştı. Leni’yi kaybetmekten korktuğu için ona “sihirli yemek” uydurmuştu. Kendi neredeyse hiç yememişti.

“Yardım istemeye çok korktum. Kızımı kaybetmekten öyle korktum ki, neredeyse onu öldürüyordum…”

Karin ağlayarak çöktü.

6. Hayata Dönüş

Hastanede Leni acil ameliyata alındı. Dr. Folmer koridorda bekledi. Genç cerrah Dr. Schneider yanına geldi:

“Elimizden geleni yapacağız. Yaşadıklarına göre çok güçlü bir çocuk.”

Ameliyat üç saat sürdü. Leni’nin mide ve bağırsaklarından karton parçaları, plastik, kumaş kalıntıları çıkarıldı. Zor bir operasyondu ama Leni atlattı.

Uyandığında ilk sorduğu şey:

“Annem nerede?”

Dr. Folmer başucunda oturuyordu, küçük elini tuttu.

“Annen de yardım alıyor Leni. Sen de…”

Kız başını salladı.

“Beni yine sevecek mi?”

Doktor boğazını temizledi.

“Seni dünyadaki her şeyden çok seviyor. Bu yüzden çok korkmuştu.”

O sırada Bayan Meyer odaya girdi. Haberleri vardı. Karin psikiyatrik desteğe alınmış, terapi ve iş bulma yardımı sağlanmış, devlet destekli bir ev ayarlanmıştı.

“Leni?” diye sordu doktor.

Bir teyze bulunmuştu: Sabine Hoffmann. Leni geçici olarak onun yanında kalacaktı, annesi iyileşene kadar.

7. Umut

Altı ay sonra Leni, Dr. Folmer’in kliniğine rutin kontrol için geldi. Bambaşka görünüyordu. Yanakları renkliydi, gözleri parlıyordu, üzerinde rengarenk yeni bir elbise vardı. Teyzesi Sabine yanında, sıcacık bir kadın, güleryüzlü.

Leni koşup doktora sarıldı:

“Teşekkürler doktor. Sırrı içimden çıkardığınız için…”

Doktor gözleri dolu dolu gülümsedi.

“Nasıl hissediyorsun Leni?”

“Çok iyi! Şimdi teyzemle yaşıyorum, annemi haftada iki kez görüyorum. O şimdi bir fırında çalışıyor ve tekrar gülüyor.”

Doktor içtenlikle başını salladı. Süreci takip etmişti. Karin terapi almış, devlet desteğiyle yeni bir hayat kurmaya başlamıştı. Anne-kız kontrollü görüşmelerde buluşuyor, ağlıyor, sarılıyordu.

Doktor, kliniğinde yeni bir program başlattı: Sessiz çığlığı duymak, gizli acıyı fark etmek. Her acı bağırmaz; bazen dikkatli bakmak gerekir.

Leni çıkarken el salladı.

“Hoşça kal doktor!”

Doktor karşılık verdi. Aylar sonra ilk kez gerçek umut hissetti.

8. Son

Bazen en büyük cesaret, güçlü olmak değil, yardım istemektir. Leni ve annesi, acının içinden geçerek yeni bir hayata ulaştı. Dr. Folmer, sessizce acı çeken çocuklara dikkat etmeyi, yardım etmeyi kendine görev bildi.

Sevgili okur, eğer bu hikaye sana dokunduysa, paylaş. Çünkü bir yerlerde bir çocuk, bir anne, bir aile sessizce yardım bekliyor. Ve belki, sadece belki, birisi bu satırları okur ve bir çocuğun bir daha böyle bir sır taşımamasını sağlar.

Dikkatli olun, insan olun. Çünkü bazen bir sırrı açığa çıkarmak, bir hayatı kurtarmaktır.

SON

.