MİLYONER MUTFAĞA GİRDİĞİNDE ŞOKA GİRDİ… TEMİZLİKÇİ KADINININ BÜYÜKANNE VE KIZI İLE YAPTIĞI ŞEY ONU
.
.
Zengin Adamın Sırrı: Temizlikçi Kadının Ailesi
Kemal Demir, İstanbul’un kalbinde boğaz manzaralı görkemli bir konakta yaşayan Türkiye’nin en genç milyarderlerinden biriydi. 35 yaşındaki bu başarılı iş adamı, inşaat imparatorluğuyla ülke ekonomisine yön verirken, kendi hayatında derin bir boşlukla mücadele ediyordu. Eşi Aylin’i 3 yıl önce trafik kazasında kaybettikten sonra 6 yaşındaki kızı Elif ve 90 yaşındaki ninesi Fatma Hanım ile birlikte yaşamaya başlamıştı. Ancak iş dünyasının acımasız temposu ona aile olmayı unutturmuştu.
O soğuk Kasım sabahı, Kemal her zamanki gibi erken saatlerde ofisine gitmek için hazırlanırken konaktaki sessizlik kulak tırmalayıcıydı. Elif’in kahkahalarını, ninesinin şefkatli sesini duymak yerine sadece hizmetlilerinin ayak seslerini duyabiliyordu. “Yeni temizlikçi geldi. Zehra Hanım,” dedi Batır Osman Bey. “Çok nazik bir hanım, ailenizle ilgileneceğini söyledi.” Kemal, başını bile kaldırmadan, “İyi, her zamanki gibi işini yapsın yeter. Ben akşam geç döneceğim,” diye mırıldandı. İş dünyası onun için her şeydi. Ailesini kaybettikten sonra kendini işe gömmüş, acısını bastırmaya çalışmıştı.
Zehra Özkan, 28 yaşında genç bir kadındı. Sade giyimi ve içten gülümsemesiyle konağa adım attığında sanki güneş ışığı girmiş gibiydi. Küçük yaşta anne babasını kaybetmiş, yetimhanede büyümüştü. Hayatta en çok istediği şey sevgi dolu bir aileye sahip olmaktı. İlk gün Zehra, konağın soğuk atmosferini hemen fark etti. Elif’in gözlerindeki hüzün, ninesi Fatma Hanım’ın yalnızlığı. Bu evde maddi açıdan her şey vardı ama sevgi yoktu.
“Merhaba küçük hanım,” dedi Zehra Elif’e yaklaşırken. “Ben Zehra. Buraya annenle ninene bakmak için geldim.” Elif utangaç bir şekilde başını salladı. Annesini kaybettikten sonra pek konuşmuyordu. Babası sürekli işte olduğu için çoğunlukla ninesiyle vakit geçiriyordu. Fatma Hanım Alzheimer hastalığının erken evrelerindeydi. Bazen nerede olduğunu unutuyor, bazen eskiyi hatırlayıp bugünü unutuyordu. Ama Zehra’nın sıcaklığını hemen hissetmişti. “Kızım, sen çok güzel bir hanımsın. Aylin’e benziyorsun,” dedi Fatma Hanım Zehra’nın elini tutarken.
O akşam Kemal’e geldiğinde her şey eskisi gibiydi. Sessizlik, soğukluk, yalnızlık ama bir şey farklıydı. Havada hafif bir vanilya kokusu vardı. Sanki evi sıcak bir his sarmıştı. “Bugün nasıldı?” diye sordu Elif’e çocuğun yanına otururken. Elif ilk kez uzun zamandır gülümsedi. “Zehra teyze çok güzel. Bana masallar anlattı ve nineme şarkı söyledi.” Kemal şaşkınlıkla kızına baktı. Ne zamandır Elif’i bu kadar mutlu görmemişti. Ama işleriyle o kadar meşguldü ki bu değişikliğin üzerinde durmadı.
Gece geç saatte evdeki sessizlik içinde çalışma odasına geçerken mutfaktan gelen hafif bir ses duydu. Merakla yaklaştığında Zehra’yı ertesi gün için hazırlık yaparken gördü. Elif’in sevdiği bisküvileri yapıyor, ninesi için özel çay karıştırıyordu. “Neden bu kadar geç saatte çalışıyorsun?” diye sordu. Kemal kapıda durarak Zehra irkildi. “Özür dilerim Kemal Bey. Sadece yarın için hazırlık yapıyordum. Elif Hanım bisküvi seviyor. Ninesi de bu karışımla daha rahat uyuyor.”
“Kimse senden bunu istememişti.” Zehra başını eğdi. “Biliyorum ama onlar çok değerli insanlar. Biraz mutluluğu hak ediyorlar.” O gece Kemal, uzun zamandır ilk kez Zehra’nın sözlerini düşünerek uyudu. Bu kadın kimdi? Neden ailesi için bu kadar çaba harcıyordu?
Ertesi sabah Kemal alışılmışın dışında erken uyandı. Mutfaktan gelen sesler onu hayrete düşürdü. Kahkahalar, şakalar, neşe dolu konuşmalar. Bu evde ne zamandır böyle sesler duyulmamıştı. Merdivenden inerken Zehra’nın Elif’e masa örtüsü sermeyi öğrettiğini gördü. Küçük kız konsantre bir şekilde peçeteleri düzenlerken ninesi de masada oturmuş onları izliyordu. “Aferin canım, çok güzel yapıyorsun. Annen de böyle güzel masa hazırlardı,” dedi Fatma Hanım Elif’in saçlarını okşayarak.
Elif başını kaldırıp babasını görünce koştu. “Baba, Zehra teyze bana anneminki gibi masa hazırlamayı öğretiyor.” Kemal, kızının gözlerindeki ışıltıyı görünce şaşırdı. Ne zamandır Elif bu kadar heyecanlıydı? Günaydın Kemal Bey. Kahvaltı hazır,” dedi Zehra sıcak bir gülümsemeyle. Kemal masaya oturduğunda karşısında bir tablo vardı. Zehra’nın hazırladığı geleneksel Türk kahvaltısı. Elif’in küçük elleriyle düzenlediği masa, ninesi Fatma Hanım’ın mutlu yüzü. “Bu börekler harika,” dedi Kemal. Gerçekten de lezzetten etkilenmiş bir şekilde ninesi Fatma Hanım’ın tarifi. “Bana öğretti,” diye açıkladı.
Zehra, “En güzel yemekler sevgiyle yapılanlarmış,” dedi. Fatma Hanım gururla başını salladı. “Bu kız altın değerinde Kemal. Beni dinliyor, sabrediyor. Eskiden anlattığım hikayeleri tekrar istiyor.” Kemal ilk kez fark etti ki ninesinin gözlerinde bir parıltı vardı. Alzheimer hastası olmasına rağmen bugün çok daha canlı görünüyordu.
İşe gitmek için kalktığında Elif kolundan tuttu. “Baba, erken gelir misin? Zehra teyze bize pişmaniye yapmayı öğretecek.” “Çalışacağım kızım biliyorsun. Ama sadece bu akşam lütfen.” Kemal, kızının yalvaran gözlerine bakarken kalbinde garip bir sızı hissetti. Ne zamandır kızıyla vakit geçirmemişti. Ofiste geçirdiği gün her zamankinden farklıydı. Zihninde sürekli sabahki görüntüler beliriyordu. Zehra’nın Elif’e gösterdiği sabır, ninesiyle kurduğu bağ, evdeki sıcaklık.
Akşam eve geldiğinde kapıdan içeri adım atar atmaz hoş bir koku onu karşıladı. Mutfaktan gelen sesler, kahkahalar sanki evi tanımıyordu. Mutfağa doğru yürürken gördüğü manzara onu şok etti. Zehra, Elif ve ninesi birlikte pişmaniye yapıyorlardı. Un her yere saçılmış. Üçü de gülüyor, eğleniyorlardı. “Baba, gel sen de yap,” dedi Elif ellerini çırparak. “Ben bilmem ki.” “Hadi Kemal, gel buraya. Bir zamanlar sen de yapardın bunları,” dedi ninesi ona el işareti yaparak.
Kemal, hayatında hiç bu kadar yakın olmamıştı ailesine. Zehra’nın rehberliğinde pişmaniye yapmayı öğrenirken Elif’in mutluluğu, ninesi Fatma Hanım’ın anlattığı eski anılar bu akşam ona kaybettiğini sandığı bir şeyi geri veriyordu. Aile olmayı. “Zehra,” dedi yavaşça. “Sen bizim için bir melek gibisin,” dedi Fatma Hanım Zehra’nın elini sıkarken. Kemal, ninesi ve Zehra arasındaki bu samimiyeti görünce içi ısındı ama aynı zamanda kendini suçlu hissediyordu. Kendi ailesiyle bu bağı kuramıyordu. Bir yabancı kuruyordu.
Gece Elif’i yatırırken kızı ona sordu. “Baba, Zehra teyze bizimle hep kalacak mı?” “Neden soruyorsun?” “Çünkü o bizim anne olmadı ama annemiz gibi. Nineme bakıyor, bana bakıyor, sana da bakıyor.” Kemal o gece anladı ki Zehra sadece onun değil, tüm ailesinin hayatıydı. Ve onu kaybetmek her şeyi kaybetmek demekti.
Üç hafta geçmişti ve ev artık eskisinden de soğuktu. Elif okula gitmek istemiyordu. Sürekli ağlıyordu. Ninesi Fatma Hanım’ın durumu hızla kötüleşmişti. Artık kimseyi tanımıyordu ve sürekli “kızım Zehra nerede?” diye soruyordu. Kemal, o sabah işe giderken Elif’in odasından çıkmadığını öğrendi. Yanına gittiğinde kızını yatakta ateşler içinde buldu. “Elif, kızım ne oldu sana?” “Baba, ben hasta mıyım?” “Neden bu kadar üzgünüm?” Doktor gelip muayene etti. “Fiziksel bir problem yok ama çocuk çok stresli, mutsuz. Psikolojik durum fiziksel hastalığa dönüşmüş.”
“Ne yapmam gerekiyor?” “Çocuğun stres kaynağını bulup ortadan kaldırmalısınız. Neyi kaybetti? Neyi özlüyor?” Kemal cevabı biliyordu ama söyleyemiyordu. Elif, Zehra’yı özlüyordu. O akşam ninesi Fatma Hanım da bayıldı. Hastaneye kaldırıldığında doktor, “Yaşlı hanım çok stresli. Sürekli birini arıyor. Kızım diyor, bu gerginlik kalp krizi geçirmesine sebep oldu,” dedi.
Kemal hastane koridorunda oturmuş, kafasını ellerinin arasına almıştı. Her şey paramparça oluyordu. Zehra olmadan ailesi dağılıyordu. Gece yarısı ninesi Fatma Hanım bilinçli halinde ona seslendi. “Kemal! Oğlum, Nine buradayım.” “Zehra’yı getir.” “Nine, o artık burada değil.” “Getir. Ben onu istiyorum. Kızım nerede?” Kemal kapıda durmuş bu sahneyi izliyordu. Gözleri dolmuştu. Doktor, “Bakımevi demişti ama Zehra, nesine kızı gibi davranıyor, ona umut veriyordu.”
Kemal Bey diye fısıldadı Zehra, onu fark edince. “Fatma Hanım, müziği çok seviyor. Bu türküyü duyunca sakinleşiyor.” “Sen ona yalan söylüyorsun.” “Hayır, sevgi veriyorum. Bazen sevgi yalandır ama kalbi iyileştirir.” O gece Kemal, uzun zamandır ilk kez kalbi dolu dolu uyudu. Bu kadın kim ve neden onun hayatını bu kadar etkiliyordu?
İzleyici ile etkileşim. Bu nokta kadar kaldığınız için çok teşekkür ederim. İnanın bana en güzeli daha yeni başlıyor. Kemal’in hayatında yaşanacak değişiklikler sizi şaşırtacak. Bir ay geçmişti ve Kemal artık işten eve gelmeyi sabırsızlıkla bekliyordu. Evdeki sıcaklık, Zehra’nın getirdiği neşe, ailesinin mutluluğu, her şey değişmişti. O akşam eve geldiğinde ninesi Fatma Hanım’ın durumunun kötüleştiğini öğrendi. Alzheimer hastalığı ilerlemişti ve çok karışık durumdaydı. “Benim oğlum nerede, Kemal nerede?” diye ağlıyordu ninesi.
Doktor, “Maalesef bu hastalığın doğası böyle. Artık yakınlarını tanımayabilir. En iyisi bakımevine vermek,” demişti. Ama Kemal, mutfağa girdiğinde gördüğü manzara onu hayrete düşürdü. Zehra, ninesi Fatma Hanım’ın yanında dizlerinin üstüne çökmüş, ellerini tutmuş, usul usul türkü söylüyordu. “Uyuma, bu gece uyuma. Sende buldum ben sükuneti.” Fatma Hanım yavaş yavaş sakinleşiyor, Zehra’nın sesine odaklanıyordu. “Kim bu güzel sesli kız?” diye sordu ninesi. “Ben Zehra. Sizin kızınız,” dedi Zehra, yalanını sevgiyle örterek. “Kızım mı? Evet. Benim güzel kızım. Neredesin bu kadar zamandır?”
Kemal kapıda durmuş bu sahneyi izliyordu. Gözleri dolmuştu. Doktor, “Bakımevi demişti ama Zehra, nesine kızı gibi davranıyor, ona umut veriyordu.” Kemal Bey, ne arıyorsunuz burada? “Seni, Elif ve ninem seni çok özlüyor. Ben de onları.” Zehra’nın yüzü bembeyaz oldu. “Fatma Nine mi? Nasıl?” “Doktor diyor ki, senin yokluğun stres yaratıyor. Elif de hasta. İkiniz de sizi özlüyor.” Zehra tereddüt etmedi. “Hemen gidiyorum. Ama ailem umurumda değil. Fatma Nine ve Elif beni istiyor. Ben de onların yanında olmak istiyorum.”
Hastaneye vardıklarında ninesi Fatma Hanım bilinçsizdi. Ama Zehra, elini tutup usul usul türkü söylemeye başladığında ninesi Fatma Hanım gözlerini açtı. “Kızım sen misin? Evet, anne ben geldim. Seni çok özledim. Neredeydin? Yolculuktaydım ama artık yanındayım.” O gece ninesi Fatma Hanım’ın durumu stabil hale geldi. Doktor, “Mucize gibi. Zehra Hanım gelince tamamen sakinleşti,” dedi. Elif Zehra’yı görünce koşup sarıldı. “Zehra, anne sen geri döndün. Artık ayrılmayacaksın değil mi?” Zehra, Elif’in saçlarını okşayarak, “Hayır canım, bir daha ayrılmayacağım,” dedi.
Kemal o gece anladı ki Zehra sadece sevdiği kadın değil, ailesinin hayatta kalma sebebiydi. Zehra geri döndükten sonra ev tekrar hayat buldu. Ninesi Fatma Hanım hastaneden çıktı ve eskisinden daha canlıydı. Elif tekrar güleryüzlü oldu. Okula gitmek istedi. Ama Kemal’in ailesi bu durumu kabul etmiyordu. Annesi Mediha Hanım ve kız kardeşi Ayşe tekrar konağa geldiler. “Kemal, sen çok değiştin. Şirket ihmal ediliyor. Sen de sürekli evdesin. Ne oluyor?” diye sordu annesi. “Hiçbir şey anne. Sadece aileme zaman ayırıyorum.” “Ailene mi?” Ayşe şüpheli bir bakış attı. “Yoksa buradaki temizlik görevlisiyle mi ilgili bu değişiklik?”
Kemal sertleşti. “O konuda sana söyleyecek bir şeyim yok.” “O zaman var demektir,” diye araya girdi annesi. “Kemal, sen milyardersin. Sosyal statün var. Bir temizlikçiyile yakınlık kurman kabul edilemez.” O sırada Zehra odaya girdi. Elinde çay tepsisi vardı. Mediha Hanım sert bir sesle, “Sen git buradan. Bizimle konuşacağımız şeyler var,” dedi. Zehra utandı ve çıkmaya yöneldi. Ama Kemal, “Kal Zehra, sen de bu ailenin bir parçasısın,” dedi. “Hayır değil,” diye bağırdı annesi. “O hizmetçi, hizmetçi sen milyardersin. Para benim için önemli değil anne. Sevgi önemli.” “Sevgi mi? Bu kadınla evlenirsen ne olacak? Sosyal çevremizde rezil oluruz, işin batar.”
Kemal kararlıydı. “Kabul.” “Kemal!” dedi Zehra, şok olmuş halde. “Sen gerçek sevgiyi yaşıyorsun. İşte bu yüzden özelsin. Sen sevgiyi yaşarken başkalarına da cesaret veriyorsun.” O akşam Mediha Hanım konağa geldi. Zehra çok heyecanlıydı. “Hoş geldiniz Mediha Hanım.” Mediha Hanım Zehra’ya baktı. “Güzel, sade, temiz kalbi olan bir kadındı.” Zehra, “Kızım, ben sana çok yanlış davrandım. Affeder misin?” dedi. “Tabii ki siz Kemal’in annesi, benim de annem sayılırsınız.”
O akşam dört kuşak birlikte yemek yedi. Ninesi Fatma Hanım, Mediha Hanım, Kemal ve Zehra, Elif, Mediha Hanım, ninesi Fatma Hanım’la konuşurken, “Bu kız gerçekten de altın kalpli. Kemal şanslı,” dedi. “Ben de öyle diyorum. Bu kız bize can verdi.” Gece Mediha Hanım Kemal’le konuştu. “Oğlum, ben çok haksızlık ettim. Zehra çok değerli bir kadın. Anne, sen değiştin mi?” “Evet. Çünkü gördüm ki para ve statü sevgiyi yenemez. Zehra’da gördüğüm fedakarlık, saflık bu parayla alınmaz.”
Ertesi gün Mediha Hanım iş ortaklarını arayıp Kemal’in işe geri dönmesi için baskı yaptı. “Aile nüfusunu kullanarak oğluna sahip çıktı. Kemal’in evliliği, kişisel kararı, iş ayrı, özel hayat ayrı,” dedi. Onlara Kemal’e teklif geldi. “Şirkete geri dönebilir ama Kemal reddetti. Artık kendi işimi kurdum. Zehra ile birlikte küçük ama dürüst bir firma yapacağız.” Zehra çok gururluydu. “Birlikte mi? Evet. Sen çok akıllısın, çok çalışkansın. Beraber başaracağız.”
Bir yıl sonra Kemal ve Zehra’nın inşaat firması başarılı olmuştu. Dürüst çalışmaları, kaliteli işleriyle tanınmışlardı. Elif okul birincisi olmuş, ninesi Fatma Hanım sağlığına kavuşmuştu. O akşam balkonlarında otururken Kemal, “Size bir şey itiraf etmek istiyorum,” dedi Zehra. “Nedir?” “Ben buraya çalışmaya geldiğimde sadece para kazanmak istiyordum. Ama sonra sizleri sevdim. Elif kızım gibi, ninesi Fatma Hanım’ı annem gibi, sizi de, beni de, sizi de kalbimin yarısı gibi sevdim. Ama size layık olup olmadığımdan hep şüphe duydum.”
Kemal, onun elini tuttu. “Sen bana değil, ben sana layık olmaya çalışacağım bundan sonra.” Zehra gözleri dolu dolu. “Ben size mutluluk getireceğim. Elif’e en iyi anne olmaya çalışacağım. Ninesi Fatma Hanım’a kız gibi bakacağım.” “Ben de sana en iyi koca olmaya çalışacağım.” O gece üçü birlikte yıldızları seyrettiler. Kemal, Zehra’nın elini tutarak, “Sen benim hayatımdaki en büyük mucizesin,” dedi. “Sen de benim. Çünkü sen bana aile oldun, yuva oldun, sevgi oldun.” Elif de aralarına girdi. “Ben de sizin mucizemizim değil mi?” “Tabii ki canım. Sen bizim en güzel mucizesin.”
Ve böylece bir milyarderin ve sade bir kadının aşkı tüm önyargıları yenerek gerçek mutluluğa ulaşmıştı. Çünkü gerçek sevgi her şeyi yener, her kalbi fetheder. Ve işte böyle, bazen hayatın en güzel sürprizleri en beklenmedik yerlerden gelir. Gerçek sevgi sınıf farkını, para farkını, statü farkını tanımaz. Kemal ve Zehra’nın hikayesi bize gösteriyor ki, “Kalpler sevgiyle buluştuğunda hiçbir engel aşılamaz.” Peki sizce gerçek aşk her şeyi yenebilir mi? Bu hikayenin hangi anı sizi en çok duygulandırdı? Yorumlarınızda düşüncelerinizi paylaşın. Eğer bu hikaye kalbinizi etkilediyse kanalımıza abone olmayı unutmayın ve bir sonraki videoda sizleri başka bir duygu dolu hikaye bekliyor. Görüşmek üzere.
.
News
Bekar Anne Oğlunu Randevuya Getirdiği İçin Özür Diledi… Adam Gülümsedi Ve Dedi Ki…
Bekar Anne Oğlunu Randevuya Getirdiği İçin Özür Diledi… Adam Gülümsedi Ve Dedi Ki… . . İstanbul’un Kartal ilçesindeki iki odalı…
CEO BİR DİLENCİYE ₺1000 VERDİ. ERTESİ GÜN ONU, ÖLMÜŞ EŞİNİN MEZARINDA DUA EDERKEN GÖRDÜ
CEO BİR DİLENCİYE ₺1000 VERDİ. ERTESİ GÜN ONU, ÖLMÜŞ EŞİNİN MEZARINDA DUA EDERKEN GÖRDÜ . . Bir Milyonerin Hikayesi: Dilenci…
HERKESİN GÖZÜ ÖNÜNDE: HİZMETÇİ, MİLYONERİN OĞLUNU KURTARDI… VE SONRASINDAKİ SÖZLERİ ŞOK ETTİ!
HERKESİN GÖZÜ ÖNÜNDE: HİZMETÇİ, MİLYONERİN OĞLUNU KURTARDI… VE SONRASINDAKİ SÖZLERİ ŞOK ETTİ! . . Herkesin Gözünde: Hizmetçi, Milyonerin Oğlunu Kurtardı……
Bir hizmetçi yağmurda terk edilmiş üçüzleri bulur… ve milyoner yere yığılır…
Bir hizmetçi yağmurda terk edilmiş üçüzleri bulur… ve milyoner yere yığılır… . . İstanbul’u şiddetli bir fırtına kasıp kavururken, Selma…
Bir Misafir, Temizlik Arabasındaki Bebeği Gördü… Tepkisi Herkesi Şaşırttı
Bir Misafir, Temizlik Arabasındaki Bebeği Gördü… Tepkisi Herkesi Şaşırttı . . Bir Misafir, Temizlik Arabasındaki Bebeği Gördü… Tepkisi Herkesi Şaşırttı…
MİLYONER DOĞUM GÜNÜNÜ TEK BAŞINA KUTLUYORDU – TEK ANNE “KALABİLİR MİYİZ?” DİYE SORANA KADAR
MİLYONER DOĞUM GÜNÜNÜ TEK BAŞINA KUTLUYORDU – TEK ANNE “KALABİLİR MİYİZ?” DİYE SORANA KADAR . . Milyonerin Doğum Günü: Beklenmedik…
End of content
No more pages to load