“Milyoner oğluna anne aramak için fakir rolü yaptı… fakir temizlikçi herkesi şoke etti”

.
.

Gerçek Sevgi: Zengin Adamın Mütevazı Yolculuğu

İstanbul’un en zengin emlak geliştiricisi Kemal Özkan, Boğaz’a bakan 3.000 metrekarelik cam ve mermerden yapılmış villasının içinde, hayatının en büyük boşluğunu hissediyordu. 35 yaşında, şehirdeki en yeni semtleri inşa etmiş, milyonlarca liralık servetin sahibi olmuştu. Ancak üç yıl önce eşini bir trafik kazasında kaybettiğinden beri, altı yaşındaki oğlu Arda ile yalnız kalmıştı. Arda lüks içinde büyüyordu, ama annesinin eksikliğiyle içine kapanık, sessiz bir çocuk olmuştu. Kemal her şeyi denemişti; özel bakıcılar, psikologlar, pahalı oyuncaklar… Fakat oğlunun gözlerindeki ışık bir türlü geri gelmiyordu.

Bir gün Arda’nın psikoloğu Doktor Aylin Kaya, Kemal’e acı gerçeği söyledi: “Oğlunuzun daha fazla oyuncağa ihtiyacı yok. Ona maddi değil, duygusal bağ kuracak bir anne figürü lazım.” Kemal sosyal çevresindeki kadınlarla tanıştı; doktorlar, avukatlar, girişimciler… Ama hepsi Arda’ya bir aksesuar gibi davranıyor, servetine ilgi gösteriyordu. Kemal oğlunun mutluluğu için her şeyi yapmaya hazırdı; parasıyla gerçek sevgiyi bulamayacağını anladı.

O gece, masasındaki Arda’nın gülümsemeyen fotoğraflarına bakarken aklına çılgın bir fikir geldi: Eğer kadınlar ona parası için yaklaşıyorsa, neden zengin kimliğini gizleyip mütevazı bir adam olarak yaşamasın? Belki o zaman, Arda’yı gerçekten sevecek bir anne bulabilirdi.

Planını uygulamaya koydu. Zeytinburnu’nda orta halli bir apartmanda iki odalı, ikinci el mobilyalı bir daire kiraladı. Lüks takım elbiseleri yerine ucuz kot ve tişörtler giydi. Pahalı saatini çıkarıp plastik bir saat taktı. Lüks arabasını satıp eski bir Renault Clio aldı. Kendine yeni bir kimlik yarattı: Kemal Demir, gece bekçisi. Arda’ya taşınmayı “bir macera” olarak anlattı. Artık yemekleri kendi pişiriyor, alışverişi kendi yapıyor, oğluna masal okuyor, ödevlerine yardım ediyordu. Arda, ilk kez babasını sıradan şeyler yaparken görmenin şaşkınlığı ve mutluluğu içindeydi.

Kemal apartmanda gece vardiyasında çalışırken, sakinleri gözlemlemeye başladı. En çok dikkatini çeken ise 28 yaşındaki temizlik görevlisi Ayşe Yılmaz’dı. Ayşe, iki çocuğu olan bekar bir anneydi. Geceleri apartman hollerini, merdivenleri temizliyor, molalarında bankta oturup evden getirdiği sandviçi ve çayını içiyordu. Yaşlılara yardım ediyor, ağlayan çocukları sakinleştiriyor, komşuların kapısına çiçek bırakıyordu. Kemal, Ayşe’nin samimi ve yardımsever tavrından etkilendi. Onda aradığı sevgiyi bulabileceğini hissetti ama emin olamıyordu.

Bir Aralık gecesi, Ayşe’nin sekiz yaşındaki oğlu Mert annesinin iş yerine gelmişti. Evde yalnız kalmaktan korkuyordu. Ayşe ona peynirli sandviç ve muz verdi, gözyaşlarını sildi. Kemal onları izlerken, Ayşe’nin çocuğuna gösterdiği saf sevgiden etkilenip duygulandı. O gece Ayşe ile tanıştı, çayını paylaştı. Ayşe hayatını anlatmaya başladı: Sabahları ofiste, öğleden sonra kreşte, geceleri apartmanda temizlik yapıyordu. Kocası onu terk etmişti, çocuklarına hem anne hem baba olmaya çalışıyordu. “En zor olan, çocuklarımla yeterince vakit geçirememek,” dedi Ayşe bir gece.

Kemal, Ayşe’nin sevgisinin ve fedakarlığının değerini gördü. Kendi sahip olduğu her şeye rağmen, Arda’ya gerçek bir aile sıcaklığı veremediğini fark etti. Ayşe ise sevgisiyle çocuklarına mutluluk ve güven veriyordu, ama istikrarlı bir hayat için maddi imkanlardan yoksundu. İkisi de eksikti, ama birbirlerini tamamlayabileceklerini hissettiler.

Bir ay boyunca gece sohbetleri, ortak çay molaları devam etti. Kemal, Arda’ya bakması için Ayşe’den yardım istedi. Ayşe kabul etti. Arda ve Ayşe arasında kısa sürede özel bir bağ oluştu. Ayşe, Arda’ya pahalı bakıcılar gibi değil, gerçek bir anne gibi davrandı. Onu şımartmadı, sorumluluk verdi, duygularını anlamasına yardımcı oldu. Arda ilk kez başka çocuklarla oynamak, Ayşe’ye bağlanmak istedi.

Kemal, Ayşe’nin çocukları Mert ve Zeynep’i de akşam yemeğine davet etti. Küçük daireleri gülüşlerle doldu. Üç çocuk birlikte oynadı, Ayşe hepsini doğal bir otoriteyle yönetti. Arda, annesinin ölümünden sonra ilk kez bir kadın figüre bağlanmıştı. O gece, Arda babasına “Ayşe teyze bizimle kalamaz mı? Onunla olmak annem olduğu zamanki gibi hissettiriyor,” dedi. Kemal, aradığı kadını bulduğunu anladı; ama Ayşe ona fakir bir adam olarak aşık olmuştu. Gerçek ortaya çıkınca ne olacaktı?

Ayşe ve çocukları, Arda’nın hayatının parçası haline geldi. Kemal ve Ayşe arasındaki ilişki doğal olarak gelişti; önce dostluk, sonra gerçek aşka dönüştü. Bir akşam, Ayşe “Dört çocuğumuzdan bir aile kurmaya çalışalım mı?” diye sordu. Kemal onu tüm sevgisiyle öptü, ama aynı zamanda hayatının en büyük yalanını yaşadığını biliyordu.

Gerçek, Arda ağır hastalandığında ortaya çıktı. Kemal panikle oğlunu İstanbul’un en iyi hastanesine götürdü, kimliğini açığa vurdu. Personel onu hemen tanıdı, VIP hizmet verdi. Ayşe hastaneye geldiğinde, Kemal’in milyoner olduğunu, ona kimliği ve hayatı hakkında yalan söylediğini öğrendi. Ayşe, Kemal’le hastane lobisinde yüzleşti. “Sen gerçekte kimsin?” diye sordu. Kemal, gözyaşları içinde gerçeği anlattı: “Ben Kemal Özkan, emlak geliştiricisi. Bekçi kılığına girdim, çünkü Arda’yı benim sahip olduklarım için değil, kim olduğu için sevecek bir kadın bulmak istiyordum.”

Ayşe, yaşadığı her şeyin yalan olup olmadığını sorguladı. Kemal, ona kendisi ve Arda hakkında gerçekleri, eski fotoğrafları gösterdi. “Sana ve çocuklarına olan hislerim tek gerçek şey,” dedi. Ayşe, uzun bir sessizlikten sonra “Ben, soğuk gecelerde benimle çay paylaşan, çocuklarımla oynayan, Arda’yı güldüren Kemal Demir’e aşık oldum. Eğer o, milyoner Kemal Özkan’la aynı kişiyse, belki şansımız vardır,” dedi.

O sabah Kemal, Ayşe’yi villasına götürdü. Ayşe, devasa evde Arda’nın yalnızlığını gördü. “Paran çocukları mutlu etmiyor, onları mutlu eden sevgi ve ilgidir,” dedi. Kemal, Ayşe’nin haklı olduğunu anladı. Bir yıl sonra, İstanbul dışında büyük bahçeli bir evde, gösterişsiz bir törenle evlendiler. Dört çocuk birlikte kardeş oldu. Kemal, gerçek zenginliğin banka hesabındaki rakamlar değil, akşam yemeği masasındaki kahkahalar, ailece geçirilen hafta sonları ve onu gerçekten seven bir kadının aşkı olduğunu öğrendi.

Ayşe, mucizelerin var olduğunu, bazen gece apartman hollarında temizlik yapan bir adamın kılığında geldiğini gördü. Arda ise, sonunda onu koşulsuz seven bir anneye ve üç kardeşe sahip olmanın mutluluğunu yaşadı. Gerçek aşk, sahip olduklarından değil, sevdiğin kişinin mutluluğu için vazgeçmeye razı olduklarından doğar. En zengin insan, daha fazla olana değil, mutlu olmak için daha aza ihtiyaç duyan insandır.

.
Videoyu izleyin: