Milyonerin Bebeği Nefessiz Kaldı — Mütevazı Bir Hizmetçi Hayatını Kurtardı

.’
.

Milyonerin Bebeği Nefessiz Kaldı — Mütevazı Bir Hizmetçi Hayatını Kurtardı

İstanbul Etiler’deki lüks bir villanın arka bahçesinde, dört yaşındaki Zeynep Kılıçoğlu oyuncaklarıyla oynuyordu. Güneş, camlarda altın yansımalar yaratıyor, küçük kızın Ela gözleri masallara inanan bir dünyanın parıltısıyla doluydu. Babası Kemal Kılıçoğlu, ülkenin en büyük inşaat imparatorlarından biriydi. Soğuk bakışlı, gümüş saçlı, işinde olduğu kadar hayatında da kontrolü elden bırakmayan bir adamdı. Zeynep’in annesi, henüz iki yaşındayken bir trafik kazasında hayatını kaybetmişti. O günden beri, evin hizmetçisi Ayşe, Zeynep’e annelik sevgisiyle yaklaşmıştı. Ancak son zamanlarda villada yeni bir kadın vardı: Elif Özkan. Platin sarı saçları ve kusursuz güzelliğiyle dikkat çeken Elif, Kemal’le para için evlenmişti. Herkes bunu biliyor, Kemal de farkındaydı. Ama yalnızlıktan yorulmuştu. Elif için Zeynep, o kusursuz planlanmış hayata bir engeldi; Kemal’in geçmişinin canlı bir hatırasıydı.

Bir sabah Kemal, Bursa’ya toplantıya gitmek üzere evden ayrıldı. Zeynep’i kucaklayıp akşam yunusları izlemeye götüreceğini söyledi. Küçük kızın o gün duyacağı son sıcak sözlerdi. Saat on olduğunda Elif, gününü planlıyordu: nişan taşı alışverişi, ardından İstinye Park’ta öğle yemeği. Zeynep bu plana asla dahil olmamıştı. Ayşe’ye seslendi, “Sen kızla ilgilen,” dedi. Ayşe şaşkınlıkla, “Bugün yüzme dersi yok muydu?” diye hatırlattı. Elif, Kemal’in Zeynep için hazırladığı yoğun programı hatırladı: Pazartesi ve perşembe yüzme, salı ve cuma piyano, çarşamba eğlence parkı.

Elif, Zeynep’i yüzmeye götürmeyi kabul etti. Zeynep heyecanla deniz kızlı mayosunu giydi, pembe havlusunu ve en sevdiği peluş ayıcığı Tombik’i aldı. “Hazırım annecik,” dedi. Elif ona bir yük gibi baktı, cevap bile vermedi. Villa’nın kapalı garajında Elif’in beyaz BMW’sine bindiler. Zeynep arka koltuğa oturdu, kemerini bağladı ve Tombik’i kucakladı. “Yunuslarla yüzecek miyiz?” diye sordu. Elif soğuk bir sesle, “Yüzmede yunus yok Zeynep, sadece havuz var,” dedi.

BMW Büyükdere Caddesi’ne yöneldiğinde Elif’in telefonu çaldı. En yakın arkadaşı Selin, Elif’e hayalini kurduğu İtalyan iç mimar Marco Benedetti’nin İstanbul’da olduğunu, villası için özel bir teklif yapabileceğini söyledi. Elif’in nabzı hızlandı. Zeynep’in yüzme dersi bir buçuk saat sürecekti. Kızını bırakıp iş görüşmesine yetişebilirdi. “Bugün büyük kız olacaksın,” dedi Elif, “Seni yüzmeye bırakacağım, sonra gelip alacağım.” Zeynep huzursuzlandı ama itiraz edemedi.

Beşiktaş’taki Dolphin Spor Kompleksi’ne geldiler. Elif arabasını otoparka bıraktı, Zeynep kemerini çözüp çantasını aldı, Tombik’i almak istedi ama Elif izin vermedi. Zeynep üzülerek Tombik’i arabada bıraktı. Elif, yüzme dersinin ücretini ödeyip Zeynep’i genç eğitmen Deniz’e teslim etti. “13.30’da gelip alırım,” dedi ve aceleyle ayrıldı.

Zeynep bir buçuk saat boyunca su altında baloncuklar yapmayı öğrendi, eğitmeninden cesaret madalyası aldı. Ancak ders bitip annesini beklemeye başladığında, Elif’in arabası otoparkta yoktu. Deniz, Elif’e ulaşmaya çalıştı ama başaramadı. Babası Kemal’i aradı, ancak o da ulaşamadı. Dakikalar geçtikçe Zeynep’in gözleri yaşlarla doldu. Deniz, prosedür gereği polise haber vermek üzereyken, nihayet Kemal aradı. Bursa’daki iş toplantısından hemen İstanbul’a dönmek üzere yola çıktı.

Kemal, Zeynep’i spor kompleksinden aldı. Kızını kucağına aldığında, Zeynep’in saçları klor kokuyordu, gözleri ağlamaktan kıpkırmızıydı. “Baba, Tombik annecikin arabasında kaldı. Ona ihtiyacım var,” dedi. Kemal, “Tombik’i bulacağız, söz veriyorum,” dedi. Eve vardıklarında Ayşe teyze onları kapıda karşıladı. Zeynep, babasının elini bırakmak istemedi. Kemal, “Hiçbir yere gitmiyorum kuzum, hep yanındayım,” dedi.

O akşam, villada Elif ve Kemal arasında büyük bir kavga çıktı. Elif, “O benim kızım değil,” dedi. Kemal, “Haklısın, o senin kızın değil ve sen de benim karım değilsin,” diye karşılık verdi. Kimse, üst kattaki Zeynep’in bu kavganın her kelimesini duyduğunu fark etmedi.

O sırada Elif’in BMW’si kapalı otoparkta saatlerce güneşte kalmıştı. Arka koltukta Tombik ve yanında unutulmuş bir lityum pil vardı. Sıcaklık arttıkça pil genleşmeye, patlamaya yaklaştı. Elif arabaya bindiğinde yanık plastik kokusunu fark etti, Tombik’i almak isterken pilin patlamak üzere olduğunu gördü. Arabadan atladı, Kemal’e haber verdi. Tam o anda garajda küçük bir patlama oldu. Kemal garaja koştuğunda Tombik’in bir gözü erimiş, kürkü yanmıştı ama hâlâ tanınabiliyordu. “Zeynep bu arabada olsaydı…” dedi Kemal, cümleyi tamamlayamadı.

O gece Kemal, yanmış Tombik’i kızına verdi. Zeynep ayıcığına sarıldı, “Neden tuhaf kokuyor ve gözü farklı?” diye sordu. Kemal, “Tombik de senin gibi çok zor bir gün geçirdi ama eve dönebildi,” dedi. O gece Zeynep, Tombik’le birlikte kendi yatağında, güvende uyudu.

Aylar geçti. Zeynep ilkokula başladığında, öğretmeni “En önemli arkadaşınız hakkında hikaye anlatın,” dedi. Zeynep ayağa kalktı, Tombik’i gösterdi. “O benim en iyi arkadaşım. Bir gün arabada unutuldu, yangın çıktı, yaralandı ama hayatta kaldı. Ayşe teyze onu tamir etti. Bana işler zorlaştığında, seni seven biri varsa her şeye dayanabileceğini öğretiyor,” dedi. Sınıfta herkes onu dinledi. Mert, “Ayıcığın çirkin,” dediğinde Zeynep, “Yara izleri birini çirkinleştirmez, güçlü olduğunu gösterir,” diye cevap verdi.

O akşam Kemal, Zeynep’e Elif’in neden sahip çıkamadığını anlattı. “Bazen insanlar başkalarına nasıl sahip çıkacaklarını bilmiyorlar, çünkü kimse onlara göstermemiş,” dedi. Zeynep, “Onu affedebilir miyim?” diye sordu. Kemal, “Affetmek senin için, onun için değil,” dedi.

Ayşe, Kemal’e o gün mutfak penceresinden çektiği bir video kaydı gösterdi. Elif’in Zeynep’i aceleyle çıkardığı, Tombik’i almak isteyen kızını dinlemediği anı kaydetmişti. “Mahkemeye gerekirse…” dedi Ayşe. Kemal, “Sil o kaydı. Zeynep iyileşmeyi öğrendi, onun huzurunu bozmak istemiyorum,” dedi.

Zeynep artık sekiz yaşında. Tombik hâlâ her gece onun yanında. Yaşadığı zorluklar, ona gerçek sevginin sahip çıkmak olduğunu, affetmenin ise iyileşmek için gerekli olduğunu öğretti. Ve o, cesur ayıcığıyla birlikte hayata umutla bakmaya devam etti.

.
Videoyu izleyin: