“PASTANIN YEME!” MİLYONER FAKİR KIZIN KÖR KIZINI KURTARDIĞINI GÖRDÜ!
.
.
“Pastanın Yeme!” Milyoner Fakir Kızın Kör Kızını Kurtardığını Gördü!
İstanbul Boğazı’nın masmavi sularına bakan muhteşem bir villada, Kemal Adnan sabahın ilk ışıklarıyla uyandı. Şehrin en zengin iş insanlarından biri olarak lüks içinde yaşıyordu ancak kalbinde doldurulamaz bir boşluk vardı. Üç yıl önce eşi Seda’yı kaybetmişti ve şimdi hayatının tek anlamı, doğuştan görme engelli dört yaşındaki kızı Yasemin’di.
Kemal, geniş pencereden Boğaz manzarasına bakarken, bugün düzenleyeceği kör çocuklar için yardım etkinliğinin hazırlıklarını gözden geçiriyordu. Bu etkinlik onun için sadece bir hayır işi değil, aynı zamanda çok kişisel bir mücadeleydi.
Kapıdan “Baba!” diye bir ses yükseldi. Kemal döndü ve tekerlekli sandalyesinde duran küçük kızına baktı. Uzun koyu saçları ve annesinin yüz hatlarıyla, Yasemin her seferinde Kemal’in kalbini eritiyordu.
“Günaydın prensesim,” dedi Kemal, ona doğru ilerleyerek. “Bugün nasılsın?”
“İyiyim baba. Bugün büyük parti günü değil mi?” diye cevap verdi Yasemin gülümseyerek.
Kemal, Yasemin’in sandalyesini iterek geniş teraslarına çıkardı. “Evet canım, bugün çok özel bir gün. Birçok insana yardım edeceğiz. Senin gibi küçük çocuklara.”
Yasem’in yüzünde bir gülümseme belirdi. “Ben de yardım edebilir miyim?”
“Tabii ki,” dedi Kemal kızının saçlarını okşayarak. “Sen bugünün en önemli konuğusun. Herkes seni görmek için sabırsızlanıyor.”
Villada hizmetliler koşturuyor, bahçedeki masalar düzenleniyor, şefler mutfakta en lezzetli yemekleri hazırlıyordu. Kemal her ayrıntıyı kontrol ediyor, her şeyin kusursuz olmasını istiyordu.
Öte yandan, İstanbul’un diğer ucunda, Tarlabaşı’nın dar sokaklarında küçük bir apartman dairesinde beş yaşındaki Elif Yılmaz uyanıyordu. Nemli, küçük bir odada hasta büyükannesi Fatma ile yaşıyordu. Annesi Ayşe bir yıl önce onları terk etmiş, bir daha geri dönmemişti. Babası hakkında ise hiçbir bilgisi yoktu.
“Babaanne, çok acıktım,” dedi Elif, yaşlı kadının yanına sokularak.
Fatma Hanım öksürdü ve güçlükle doğruldu. “Biliyorum yavrum, ama bugün sosyal hizmet görevlileri gelecek. Belki bize yiyecek getirirler.”
Elif kaşlarını çattı. Sosyal hizmet görevlilerinden nefret ediyordu. Geçen sefer geldiklerinde onu büyükannesinden ayırıp bir yurda yerleştirmek istemişlerdi. Ama Elif bunu istemiyordu. “Ben onları istemiyorum,” dedi inatla. “Beni senden ayırmak istiyorlar.”
“Hayır canım, sadece yardım etmek istiyorlar,” dedi Fatma. Ancak sesindeki endişe Elif’in gözünden kaçmadı.
Elif pencereden dışarı baktı. Hava güzeldi. Biraz yiyecek bulmak için sokağa çıkmaya karar verdi. Annesi hayattayken bir pastanede çalışmış, ona yiyecekler hakkında çok şey öğretmişti. Özellikle de tehlikeli olanlar hakkında. Elif’in burnu çok hassastı ve bu yeteneği sayesinde bozuk yiyecekleri hemen anlayabiliyordu.
“Babaanne, biraz hava almaya çıkacağım,” dedi Elif.
“Tamam canım ama uzaklaşma ve sosyal hizmet görevlileri gelmeden önce dön,” dedi Fatma Hanım.
Elif söz verdi ve dışarı çıktı.
Sokaklar kalabalıktı. İnsanlar işlerine gidiyor, satıcılar bağırıyor, arabalar kornalarını çalıyordu. Elif, annesinin öğrettiği gibi kokuları takip ederek ilerledi; taze ekmek, kahve, deniz kokusu… Ancak bir koku dikkatini çekti: tatlı, lezzetli ama içinde tanıdık ama tehlikeli bir koku vardı. Acı badem kokusu… Zehir kokusu.
Kokuyu takip etti ve kendini Boğaz kenarındaki büyük villanın önünde buldu. Koku buradan geliyordu. Bahçede insanlar vardı; hepsi şık giyimliydi ve o tehlikeli koku giderek güçleniyordu.
Kemal, konuklarıyla sohbet ederken kızının yanına gitti. “İyi misin prensesim?” diye sordu.
Yasemin başını salladı. “Evet baba, ama acıktım. Pasta yiyebilir miyim?”
Kemal gülümsedi. “Tabii ki. Birazdan pasta servis edilecek.”
Tam o anda Elif, bahçe duvarından atladı ve kalabalığa doğru koştu. Güvenlik görevlileri onu durdurmaya çalıştı ama Elif çok hızlıydı. Pastanın servis edildiği masaya ulaştı, Yasemin’in tam önünde pastayı almak üzere olan garsonun elini tuttu ve var gücüyle bağırdı:
“Pastadan yemeyin!”
Herkes dona kaldı. Kemal şaşkınlıkla küçük, perişan haldeki kıza baktı.
Elif titreyerek devam etti: “Bu pasta tehlikeli. İçinde zehir var.”
Murat Kaya, orada bulunan İstanbul milletvekili, yerinden sıçradı. “Bu saçmalık! Bu çocuğu buradan çıkarın!”
Güvenlik görevlileri Elif’i tutmak için harekete geçti ama Kemal bir el işaretiyle onları durdurdu.
“Bekleyin,” dedi Kemal. “Ona bir şans verelim. Küçük kız, nereden biliyorsun pastanın tehlikeli olduğunu?”
Elif Kemal’e baktı. “Kokusundan biliyorum. Annem pastacıydı ve bana bu kokuyu öğretti. Acı badem kokusu tehlikeli.”
Kemal duraksadı. Bu küçük kız ya gerçeği söylüyordu ya da hayal görüyordu. Ama kızının güvenliği söz konusuydu. Risk alamazdı.
“Pastayı test ettireceğim,” dedi kararlılıkla. “Lütfen herkes sakin olsun.”
Murat öfkeyle müdahale etti: “Bu saçmalık! Bu küçük dilenci kızı buraya gelip etkinliği mahvediyor ve sen onu dinliyorsun!”
Kemal Murat’a soğuk bir bakış attı. “Kızımın güvenliği her şeyden önemli. Eğer bu küçük kız haklıysa hayatını kurtarmış olabilir.”
Ahmet Demir, mutfakta terlemeye başlamıştı. Murat Kaya ailesini kaçırmış ve onları tehdit etmişti. Ya Kemal’in etkinliğindeki pastaya zehir koyacaktı ya da ailesi zarar görecekti. Ahmet çaresizlik içinde pastaya az miktarda acı badem özü karıştırdı. Bu fark edilmeyecek kadar az ama etkili bir dozdu.
Kemal, güvendiği bir laboratuvara pastayı götürmesi için adamlarını gönderdi. Elif, büyükannesinin endişelerine rağmen sonucu beklemek için villada kaldı. Yasemin’le tanıştı ve aralarında hemen bir bağ oluştu.
“Sen kimsin?” diye sordu Yasemin merakla.
“Ben Elif. Sen de Yasemin değil misin?”
“Evet. Nasıl bildin?”
“Baban öyle söyledi. Gözlerin görmüyor mu?”
“Hayır, doğduğumdan beri göremiyorum ama senin sesini duyabiliyorum. Çok güzel bir sesin var.”
Elif gülümsedi. “Teşekkür ederim. Senin de çok güzel saçların var.”
İki küçük kız saatlerce sohbet etti. Yasemin lüks içinde ama annesiz büyüdüğünü anlattı; Elif ise fakirlik içinde ama sevgi dolu bir ailede büyüdüğünü.
Akşam olduğunda laboratuvardan telefon geldi. Kemal telefonu kapattıktan sonra yüzü bembeyaz olmuştu. Elif haklıydı. Pastada gerçekten zehir vardı. Küçük kız, kızının hayatını kurtarmıştı.
Kemal Elif’in yanına gitti ve ona sarıldı. “Teşekkür ederim küçük kahraman. Kızımın hayatını kurtardın.”
Elif şaşkınlıkla baktı. “Gerçekten zehir var mıydı?”
“Evet,” dedi Kemal. “Ve sen olmasaydın…” Sözünü tamamlayamadı; düşüncesi bile dayanılmazdı.
“Peki şimdi ne olacak?” diye sordu Elif.
“Şimdi seni ve büyükanneni buraya getireceğiz. Sizi koruyacağım ve pastadaki zehrin nasıl oraya geldiğini öğreneceğim.”
Elif’in gözleri parladı. “Gerçekten mi? Büyükannem ve ben burada mı yaşayacağız?”
“Evet,” dedi Kemal. “Artık güvendesiniz.”
O gece Kemal adamlarını Elif’in büyükannesini getirmeleri için gönderdi. Fatma Hanım, torununu bulamadığı için endişeliydi. Sosyal hizmet görevlileri gelmiş ve Elif’i bulamayınca onu yurda yerleştirme sürecini başlatmışlardı. Fatma, yaşlı ve hasta haliyle ne yapacağını bilemiyordu.
Kemal’in adamları geldiğinde önce korktu ama onlar durumu açıklayınca rahatladı ve onlarla gitmeyi kabul etti. Villaya vardıklarında Elif koşarak büyükannesine sarıldı.
“Babaanne, bak! Bizi artık buraya yaşamaya davet ettiler.”
Fatma Hanım şaşkınlıkla etrafına bakındı. Bu kadar lüks bir yerde yaşayacaklarına inanamıyordu.
Kemal Fatma Hanım’a yaklaştı. “Hoş geldiniz. Torununuz bugün kızımın hayatını kurtardı. Size minnettarım. Lütfen artık burada bizimle yaşayın.”
Fatma Hanım gözyaşlarını tutamadı. “Teşekkür ederim beyefendi. Allah sizden razı olsun.”
O gece Kemal yatağında düşüncelere daldı. Bugün hayatının en korkunç ve aynı zamanda en güzel günlerinden biri olmuştu. Kızı tehlikeden kurtulmuştu ve şimdi evinde iki yeni misafiri vardı. Belki de bu hayatlarının yeni bir başlangıcı olabilirdi.
Yasemin’in odasında iki küçük kız yan yana uyuyordu. Biri zengin bir adamın kızı, diğeri fakir bir aileden gelen bir yetim. Ama şimdi aralarında özel bir bağ oluşmuştu ve bu bağ gelecekte çok daha güçlenecekti.
.
News
MİLYONERİN ÜÇÜZLERİ HİÇ YÜRÜMEMİŞTİ. AMA YENİ TEMİZLİKÇİ GELDİĞİNDE İMKÂNSIZ GÖRÜNEN BİR ŞEY OLDU
MİLYONERİN ÜÇÜZLERİ HİÇ YÜRÜMEMİŞTİ. AMA YENİ TEMİZLİKÇİ GELDİĞİNDE İMKÂNSIZ GÖRÜNEN BİR ŞEY OLDU . . Milyonerin Üçüzleri Hiç Yürümemişti. Ama…
CEO TEMİZLİKÇİYİ AŞAĞILAMAYA ÇALIŞTI. AMA GERÇEK KİMLİĞİNİ ÖĞRENİNCE ŞOKE OLDU
CEO TEMİZLİKÇİYİ AŞAĞILAMAYA ÇALIŞTI. AMA GERÇEK KİMLİĞİNİ ÖĞRENİNCE ŞOKE OLDU . . CEO Temizlikçiyi Aşağılamaya Çalıştı, Ama Gerçek Kimliğini Öğrenince…
Milyoner, oğlunu çöpleri karıştırırken buldu… ve nedeni onu şok etti
Milyoner, oğlunu çöpleri karıştırırken buldu… ve nedeni onu şok etti. . . Milyoner, Oğlunu Çöpleri Karıştırırken Buldu… Ve Nedeni Onu…
जिसे पूरी सब्जी वाले समझ रहे थे। उसके एक कॉल से पूरी एयर लाइन बंद हो गई। फिर जो हुआ।
जिसे पूरी सब्जी वाले समझ रहे थे। उसके एक कॉल से पूरी एयर लाइन बंद हो गई। फिर जो हुआ।…
“Milyoner Fakir Rolüne Girip Çalışanlarını Dener — Biri Beklenmedik Bir Şey Yapar”
“Milyoner Fakir Rolüne Girip Çalışanlarını Dener — Biri Beklenmedik Bir Şey Yapar” . . Milyoner Fakir Rolüne Girip Çalışanlarını Dener…
MİLYONER PATRON DADISINİ KIZINI EMZİRİRKEN YAKALADI… VE İNANILMAZ BİR KARAR VERDİ!
MİLYONER PATRON DADISINİ KIZINI EMZİRİRKEN YAKALADI… VE İNANILMAZ BİR KARAR VERDİ! . . Milyoner Patron Dadısını Kızını Emzirirken Yakaladı… Ve…
End of content
No more pages to load