IKIZLERIN ÇAĞRISI – TÜRKÇE ÇEVİRİ

Bölüm 1: Her Şeyin Değiştiği Arama

Güneş, Surulere’deki küçük bir odalı dairenin teneke çatısına acımasızca vuruyordu. İçeride hava ağır ve boğucuydu. Ocakta kaynayan tek şey, Amaka’nın iki yaşındaki ikizleri için hazırladığı sulu mısır lapasıydı.

Chisum ve Chioma, yırtık bir hasırın üzerinde sessizce oynuyordu. Gülüşleri masumdu ama ihtiyaçları büyüktü. Amaka ise yorgundu, kolları titreyerek karıştırıyordu lapayı. Günlerdir göğsü sıkışıyor, nefesi daralıyordu ama direniyordu.

“Vazgeçemem… onlar için,” diye fısıldadı.

Birden göğsünde keskin bir ağrı hissetti. Bağırmak bile zor geldi. Ayakları yerden kesildi, dizlerinin bağı çözüldü. “Anne!” diye bağırdı Chisum. Amaka yere yığıldı, hareketsiz kaldı.

Chioma ağlamaya başladı. “Anneee! Kalk!” Chisum annesinin eteğini çekiştiriyordu. Küçük kız bir anda telefonu gördü. Eski bir Nokia. Rastgele tuşlara bastı. Telefon bir numara çevirdi.

Victoria Island’daki ofisinde Cola Adimi, Lagos’un gökdelenlerine bakıyordu. 36 yaşında, teknoloji devi bir şirketin milyarder CEO’suydu ama içi boğuktu. Herkes ona sahip olduğu her şey için hayran olsa da Cola’nın içinde derin bir boşluk vardı.

Telefonu çaldı. “Bilinmeyen Numara.” Kapatmak üzereydi ki bir ses duydu. Ağlayan bir çocuk sesi: “Mama… mama… uyan…”

Dondu kaldı. “Kim bu? Neredesin? Beni duyuyor musun?”

Yalnızca ağlama ve çocukça çığlıklar: “Annem düştü… kalkmıyor… yardım et…”

“Segan!” diye bağırdı Cola. “BT ekibini getir, çağrıyı takip etsinler.”

Dakikalar içinde konum bulundu: Alhaji Musa Caddesi, Surulere. Cola arabasına atladı, “Ambulans çağırın! Polis de gelsin. Ben gidiyorum.”

Bölüm 2: Zamanla Yarış

Cola, trafik içinde mücadele ederken, arka koltukta kalbi çarpıyordu. Sadece ağlayan o küçük sesleri hatırlıyordu. “Anne… kalkmıyor…”

Surulere’ye vardıklarında ambulans binanın önündeydi. Cola çamurlara aldırmadan dışarı atladı.

“Hangisi? Nerede çocuklar?” diye bağırdı. Bir komşu gösterdi: “Şurada, kapı açık.”

İçeri girdiğinde manzara yürek burkucuydu. Amaka baygındı, iki küçük çocuk sarılmış, ağlıyordu. Chioma hâlâ telefonu tutuyordu.

“Buraya!” diye bağırdı Cola. Paramedikler içeri daldı. Nabız zayıftı ama yaşıyordu. Chioma annesinden ayrılmak istemedi. Cola eğilip ikisini kucağına aldı. “Aferin size… annenizi kurtardınız.”

Bölüm 3: Hastanede Umut

Ambulans Lagos Üniversitesi Hastanesi’ne hızla ilerledi. Cola’nın arabası peşindeydi. Kucağındaki çocuklar ağlıyordu. “Tamam,” diye fısıldadı. “Anneniz iyileşecek. Söz veriyorum.”

Hastaneye vardıklarında Amaka acil servise alındı. Cola kapıdan giremedi.

“Bütün masraflarını karşılıyorum,” dedi hemşireye. “Sadece onu kurtarın.”

Saatler geçti. Sonunda bir doktor çıktı:

“Stabil durumda. Kalp krizi geçirmiş ama zamanında müdahale edildi. 15 dakika daha geç kalsaydınız…”

Cola, çocuklara baktı: “Siz başardınız. Gerçekten kurtardınız onu.”

Bölüm 4: Tanışma

Amaka gözlerini açtığında ilk sözleri:

“Bebeklerim nerede?”

Cola yaklaştı: “İyiler. Yardım istediler. Ve yardım geldi.”

“Sen… kimsin?”

“Çocukların yanlışlıkla aradığı adamım.”

Amaka ağladı. “Tanımadığın halde neden geldin?”

Cola: “Bazen sorgulamazsın. Sadece yaparsın.”

Bölüm 5: Günler Geçerken

Her gün Cola geri döndü. Bir gün yiyecek getirdi, başka bir gün kıyafet. Çocuklarla yerde oturup oyun oynadı, Chioma kravatını ördü, Chisum kucağına tırmandı.

“Giysilerin mahvolacak,” dedi Amaka.

“Gülüşler daha değerli,” dedi Cola.

Hemşireler fısıldıyordu. “O milyarder! Her gün geliyor.”

Amaka, kalbini korumaya çalıştı. “Böyle adamlar kalmaz…”

Bir gün faturayı ödemek istediğinde Amaka itiraz etti:

“Hayır. Yardım istemem. Karşılığını ödeyemem.”

Cola sadece güldü: “Bazen yardım sadaka değildir. Amacındır.”

Bölüm 6: Birlikte Yeni Bir Sayfa

Çocuklar Cola’ya bağlandı. “Yarın amca Cola gelecek mi?”

“Gelecek,” dedi Amaka, iç çekerek. Kader onları birbirine örüyordu. O da artık savaşmıyordu.