ARAP MİLYARDERİNİN GELİNİ, HAMİLE HİZMETÇİYİ DÜĞÜNDE ŞARKI SÖYLEMEK ZORUNDA BIRAKTI…YAPTIGI ŞEY…

.
.

Arap Milyarderinin Gelini, Hamile Hizmetçiyi Düğünde Şarkı Söylemek Zorunda Bıraktı…

İstanbul’un en prestijli semtlerinden birinde, görkemli bir malikane bu akşam şehrin en büyük düğününe ev sahipliği yapıyordu. Bahçelerde binlerce beyaz gül, kristal avizeler altında parıldayan şampanya kadehleri ve Avrupa’nın dört bir yanından gelen seçkin konuklar, her şeyin mükemmel olmasını sağlıyordu. Tarık Bey, 35 yaşında, babadan kalma milyarlık servetin sahibi olan Arap kökenli iş adamı, hayatının en önemli günlerinden birini yaşıyordu. Ancak gözlerinde garip bir boşluk vardı; sanki tüm bu görkemin içinde kaybolmuş gibiydi.

Düğün töreni başladığında, Tarık’ın annesi Leyla Hanım, İstanbul’un en köklü ailelerinden birinin kızı olarak gelinini bekliyordu. Leyla, prenses gelinliği, milyonlarca liralık mücevherleri ve mükemmel makyajıyla gerçekten de bir kraliçe gibiydi. Ancak, düğün salonunun arka tarafında, Melike adında 26 yaşında bir kadın, hamileliğiyle birlikte temizlik işleri yaparak geçimini sağlamaya çalışıyordu. Melike, bu büyük düğünde çalışarak bebeği için biriktirdiği parayı artırmayı umuyordu.

Nikah töreni tamamlandıktan sonra konuklar kokteyl bahçesine geçti. Leyla, arkadaşları tarafından çevrilmiş, komplimentleri kabul ediyor ve sürekli gülümsüyordu. Ancak Melike, konukların kullandığı tabakları toplarken, Leyla’nın dikkatini çekti. “Sen de kim oluyorsun burada öylece durmak?” diye bağırdı Leyla. Melike, başını eğerek özür diledi ama Leyla’nın gözlerinde kötü bir ışık belirdi.

Leyla, Melike’ye dönerek, “Hiç şarkı söyler misin?” diye sordu. Melike şaşırmıştı. “Şarkı mı, hanımefendi? Ben sadece temizlik yapıyorum.” Leyla, “Hadi bakalım, misafirlerimiz için bir şarkı söyle,” dedi. Melike, işini kaybetmeyi göze alamazdı. “Hanımefendi, lütfen. Ben sadece çalışıyorum,” dedi ama Leyla’nın sesi yükselmeye başladı. “Bu benim düğünüm ve ben istiyorum. Yoksa işten atılmayı mı tercih ediyorsun?”

Salon sessizleşmişti. Tarık, durumu fark ettiğinde Melike’nin gözlerindeki korkuyu gördü. Leyla, “Hadi bakalım Melike. Tüm salon seni dinliyor,” dedi. Melike, ne yapacağını bilemiyordu. Derin bir nefes aldı ve “Hangi şarkıyı söylememi istersiniz?” diye sordu. Leyla gülümsedi, “Hangisini biliyorsan, hadi bizi şaşırt bakalım.”

Melike’nin kalbi hızlı hızlı atıyordu. Yüzlerce çift göz onu izliyordu. Leyla ve arkadaşları sırıtarak bekliyordu. Melike, gözlerini kapadı ve eski bir Türk türküsü söylemeye başladı. Sesinin kristal berraklığında, derin ve melodik bir tonda yükseldiğini duydu. Konuklar şaşkınlıkla birbirlerine baktılar. Melike, tüm acısını, umutlarını ve korkularını bu şarkıya dökmüş gibiydi.

Şarkı sona erdiğinde salonun bir köşesinden alkış sesi yükseldi. Ardından bir başkası, bir diğeri, kısa sürede tüm salon ayakta alkışlıyordu. Tarık, Melike’ye yaklaşarak, “Bu gerçekten olağanüstüydü,” dedi. Melike, “Ben sadece çalışıyordum,” diye yanıtladı. Ama artık herkes onu alkışlıyordu. Leyla, planının tam tersi şekilde sonuçlandığını görünce öfkelendi.

Akşam ilerledikçe konuklar yavaş yavaş ayrılmaya başladı. Tarık, Melike’nin performansını düşünerek Leyla ile bir tartışmaya girdi. Leyla, “O sadece bir hizmetli. Neden bu kadar abartıyorsunuz?” dedi. Tarık, “O ses sadece yardımseverlik değil, başka bir şey,” diye yanıtladı. Leyla, “Ben zengin, güzel ve eğitimli bir kadınım. Bir hizmetliye neden kıskanayım?” diye alay etti. Ancak içten içe Melike’nin başarısından rahatsız olduğunu biliyordu.

Düğün sona erdiğinde, Melike’nin hayatı değişmişti. Tarık, Melike’yi desteklemek için elinden geleni yapmaya karar verdi. Ancak Leyla, Tarık’ın Melike ile olan ilişkisinden rahatsızdı ve ona baskı yapmaya başladı. Tarık, Melike’ye yardım etmekten vazgeçmeyecek kadar kararlıydı.

Bir gün Melike, Tarık’ın ofisine çağrıldı. Tarık, “Bu akşam çok özel bir performans sergilediniz. Teşekkür etmek istiyorum,” dedi. Melike şaşırmıştı. “Ben sadece hanımefendinin isteğini yerine getirdim.” Tarık, “Hayır, o ses sadece çalışmaktan çok daha fazlası,” diye yanıtladı. Melike, Tarık’ın ona karşı hissettiği duyguları anlamaya başladı.

Zamanla Melike, Tarık ile daha yakın bir ilişki kurmaya başladı. Her ikisi de birbirlerine karşı hissettikleri duyguları inkar edemez hale geldiler. Ancak Melike, hamile bir kadın olarak bu durumu karmaşık hale getirmek istemedi. Tarık, Melike’yi desteklemek için her şeyi göze alıyordu.

Bir gün Melike, Tarık’a “Benim için her şey çok karmaşık,” dedi. Tarık, “Ben de seni özlüyorum ama bu doğru değil,” diye yanıtladı. Melike, “Bebeğim için güvenli bir yaşam sağlamak önceliğim,” dedi. Tarık, “Ama senin yeteneklerin boşa gitmemeli,” diye karşılık verdi.

Sonunda, Melike, Tarık’tan uzaklaşmaya karar verdi. Ancak Tarık, Melike’yi unutamadı. İkisi de birbirlerine karşı hissettikleri duyguların farkındaydılar ama aynı zamanda sorumluluklarının da bilincindeydiler.

Bir gün Tarık, Melike’yi tekrar görmek istedi. “Benimle buluşur musun?” diye sordu. Melike, “Hayır, bu doğru değil,” dedi ama içindeki hisler onu zorladı. Tarık, “Seni ve Melodi’yi çok seviyorum. Ona baba olmak istiyorum,” dedi. Melike, “Ama ben hamile bir kadınım,” diye yanıtladı.

Sonunda, Melike’nin kalbindeki sevgi, korkularından daha güçlüydü. “Evet,” dedi. “Kal.” Tarık, “Teşekkür ederim. Sizi çok mutlu edeceğim,” dedi.

Bir yıl sonra, Melike ve Tarık, küçük bir düğün töreniyle evlendiler. Melike, kucağında Melodi ile birlikte sahneye çıkarak konuklara bir şarkı söyledi. Bu, onların aşk hikayesinin başlangıcıydı. Hayat bazen en beklenmedik anlarda en güzel sürprizleri sunabiliyordu.

.