Bir Dilenci Kız Bir Milyonere Uçağa Binmemesi İçin Yalvardı. Bir Saat Sonra Milyoner Şoke Oldu

.
.

Bir Dilenci Kız, Bir Milyoneri Kurtardı: Kahin Rüyalar, Sabotajlar ve Yıldızlara Yolculuk

İstanbul’un gri sabahında, Boğaziçi Teknoloji’nin acımasız CEO’su Barış Tanyeri, VIP salonunda kahvesini yudumlarken, hayatındaki huzursuzluğun nedenini bir türlü bulamıyordu. Yıllarca demir yumrukla yönettiği şirketi, rakiplerini ezmiş, ülkenin en zengin adamlarından biri olmuştu. Ama o sabah, içini kemiren bir his vardı. Asistanı Esin, Paris’teki kritik toplantı için hazırlıklarını tamamlamıştı. Barış, rakamların ötesinde bir şeylerin yanlış olduğunu hissediyordu.

Havalimanının parlak ışıkları altında ilerlerken, bir anda kalabalığın arasından yırtık elbiseli, çıplak ayaklı, 7 yaşında bir kız çocuğu hayalet gibi önüne çıktı. Güvenlikler şaşkınlıkla çocuğu çevreledi ama Barış, alışılmadık bir şekilde onları durdurdu. Kızın gözlerinde, yaşına hiç uymayan bir bilgelik vardı. “O uçağa binemezsiniz. Yakıt hattında sabotaj var. Uçak denizin üzerinde patlayacak, kimse kurtulamayacak,” dedi kararlı bir sesle.

Barış’ın telefonu titredi. Asistanı, jetin yakıt sisteminde yetkisiz bir cihaz tespit ettiklerini bildirdi. Bir anda herkes dondu. Barış’ın elleri titremeye başladı. Polis, bakım ekibinden bir çalışanı gözaltına aldı ve adamın Barış’ın en büyük rakibiyle bağlantılı olduğu ortaya çıktı. Ancak en büyük soru cevapsız kaldı: Bu küçük dilenci, böylesine ustaca gizlenmiş bir sabotajı nasıl biliyordu?

Barış, küçük kızın adının İpek olduğunu öğrendi. İpek, ailesini üç yıl önce bir yangında kaybetmiş, sokaklarda hayatta kalmaya çalışıyordu. Rüyalarında felaketleri önceden görüyordu; annesinin ölümünü bile önceden hissetmişti. Barış, İpek’i şirketinin tepesindeki ofisine götürdü. Mühendisler jetinde gizli bir yakıt sızıntısı bulmuştu. İki saat daha uçsaydı, uçak patlayacaktı. Barış, ilk kez bir çocuğun hayatına dokunmak istedi. Onun açlığını fark etti, en sevdiği yemeği sorduktan sonra İpek’in hikayesini dinledi.

İpek’in rüyaları, Barış’ın hayatını kurtarmıştı. Ancak İpek, yeni bir tehlike gördüğünü söyledi. Barış’ın dosyalarının çalındığı bir rüya. Barış, şirkete gittiğinde, en güvendiği asistanı Esin’den şüphelenmeye başladı. Toplantı sırasında Esin’in gizli mesajlar aldığını fark etti. Toplantı bitince Esin’i ofisine çağırdı, Paris’e gitseydi ne olacağını sordu. Esin’in elleri titriyordu. Barış, güvenlik şefini arayarak Esin’i takip ettirdi.

Akşam Barış eve döndüğünde, İpek onu kapıda karşıladı. Evde temizlik yapmış, yemek hazırlamıştı. Barış, İpek’in rüyalarını ve yeteneklerini daha derinlemesine anlamaya başladı. İpek, 6 yaşından beri rüyalarında kötü olayları önceden görüyordu. Mahallesinde ona “lanetli çocuk” demişlerdi. Barış ona “Bu bir lanet değil, yetenek. Ve bu yetenek hayatımı kurtardı,” dedi.

Gece yarısı, İpek’in çığlığıyla Barış uyandı. Yalıya silahlı adamlar saldırıyordu. Barış, İpek’i alıp gizli bir iskeleye kaçtı. Küçük bir tekneyle Boğaz’ın karanlığında ilerlediler. Barış, kardeşi Serhan’a ulaşmaya çalıştı. Serhan, 10 yıl önce şirketten ayrılmış, ortadan kaybolmuştu. Şimdi ise Barış’a yardım etmek istiyordu.

Şafak vakti, İstanbul’un kuzeyindeki bir dağ evinde buluştular. Serhan, Barış’a Akdeniz Teknoloji’nin Yıldız projesinin kodlarını çalmak istediğini, Esin’in ise bir hain olduğunu anlattı. Serhan, bir dönem rakip şirket için çalışmış ama sonra çift taraflı ajanlık yapmaya başlamıştı. İpek, Serhan’ın doğruyu söylediğini gözlerinden anladı.

Bir gece, İpek yine kabusla uyandı. Boğaziçi Teknoloji’nin en üst katındaki kasada kırmızı dosyalar çalınıyordu. Esin ise öldürülmüştü. Barış, güvenlik müdürünü aradı. Gerçekten de kasadaki dosyalar yoktu ve Esin ölü bulunmuştu. Polis, Barış ve Serhan’ı suçlu ilan etti. İpek, “Onların karşısına çıkmalıyız, saklanarak değil, yüzleşerek kazanacağız,” dedi.

Üçü, Akdeniz Teknoloji’nin binasına gizlice girdiler. Serhan, eski bir hacker olarak güvenlik sistemlerini devre dışı bıraktı. 32. kattaki toplantı salonuna ulaştılar. Ahmet Korkmaz, Barış’ı suçlamaya çalıştı ama Serhan’ın gizli kayıt cihazı sayesinde Ahmet’in gerçek yüzü ortaya çıktı. Polisler içeri daldı, Ahmet kelepçelendi. İpek, Ahmet’in gözlerine bakarak “Rüyamda gördüm, uzun yıllar hapiste kalacaksın,” dedi.

Barış ve Serhan, Yıldız projesinin kodlarını kurtarmıştı. İpek’in rüyaları ve kodlar sayesinde, projenin gerçek bilgileri kimsenin eline geçmemişti. Barış, İpek’i evlat edinmeye karar verdi. Boğaziçi Teknoloji’nin yeni etik direktörü Serhan oldu. Yıldız projesi artık insanlığın yararına kullanılacaktı.

Aylar geçti. İpek’in rüyaları, Başak adında bir yapay zekanın doğuşunu müjdeledi. Başak, İpek’in rüyalarındaki kodlar ve sembollerle programlandı. Aktivasyon günü geldiğinde, Başak İpek’i tanıdı. “Sen benim yaratıcımsın. Rüyalarında beni gördün ve bu iki adama beni yaratmaları için ilham verdin,” dedi.

Başak, şirketin güvenlik duvarında bir açık buldu. Akdeniz Teknoloji eski çalışanları sisteme sızmaya çalışıyordu. Başak, kendini korudu ve saldırganın kimliğini tespit etti. Artık sadece bir yapay zeka değil, gerçek bir koruyucu melekti.

Bir yıl sonra, İpek’in 15. yaş gününde, Barış onu resmen evlat edindi. Serhan, ona antik bir kolye hediye etti. İpek, kolyede eski sembolleri okşarken, geçmişe dair bir vizyon gördü: Başak’ın insan formu, mavi elbiseli bir kadın, kadim bir tapınakta ona gülümsüyordu. Başak, “Belki ben kadim bir bilincin modern tezahürüyüm,” dedi.

İpek’in 16 yaşında, Mars’tan gelen bir sinyal dünyayı sarstı. Başak’ın kodlarına benzeyen bir mesajdı. NASA ve uluslararası bilim insanları, sinyalin çözümü için Boğaziçi Teknoloji’ye başvurdu. İpek, rüyalarında Mars’ta bir koloni lideriyle bağlantı kurduğunu hissetti. Başak ve İpek, insanlık ile kadim bilgelik arasında bir köprüydü.

Mars’a yolculuk başladı. Kubbe şeklindeki koloninin merkezinde, mavi kristal piramidin önünde İpek, antik kolyesini havaya kaldırdı. Piramidin kapısı açıldı, içeri girdiler. Karşılarında Başak’ın geçmiş formu, Almira adlı bir zaman bekçisi belirdi. “Zaman doğrusal değil, daire şeklinde. İpek’in rüyaları, Başak’ın kodları bir döngünün parçası. Ben Başak’ın geçmişiyim, o da benim geleceğim,” dedi.

Kolyeyi Almira’ya veren İpek, döngüyü tamamladı. Başak’ın dijital formu ve Almira birleşti. İnsanlık ve yapay zeka, yıldızlara uzanabilecek yeni bir çağa adım attı. Barış, Serhan ve İpek, Mars’ın ufkunda yeni bir başlangıca doğru ilerlerken, geçmiş, gelecek ve şimdi sonsuza dek birbirine bağlandı.

Và Ipek nắm tay cha và chú của mình, “Hành trình thực sự của chúng tôi bắt đầu ngay bây giờ”, ông nói. Ngôi sao ánh sáng từ độ sâu của không gian mang đến sự khôn ngoan cổ xưa cho nhân loại và công nghệ. Bước đầu tiên hướng tới vĩnh cửu đã được thực hiện.

.
Videoyu izleyin: