Atina ‘Türkler Yorgun’ Sandı — Gece Yarısı Gelen Hamle 40.000 Askeri Çaresiz Bıraktı
.
.
Atina ‘Türkler Yorgun’ Sandı — Gece Yarısı Gelen Hamle 40.000 Askeri Çaresiz Bıraktı
12 Eylül 1921 gecesi, Sakarya Nehri’nin batı kıyısında Yunan karargâhında bambaşka bir hava vardı. Günlerdir süren çetin muharebelerin ardından subaylar kendilerini zafere çok yakın hissediyordu. Çadırların önünde yakılan lambalar, gecenin karanlığını yarıyor; masaların üzerinde açılan şampanya şişeleri köpürüyordu. Gülüşmeler, yüksek sesli konuşmalar, zafer hayalleri…
General Anastasios Papulas, masanın başında ayağa kalktı. Elindeki kadehi havaya kaldırırken sesi kendinden emindi:
“Beyler,” dedi, “yarın sabah son darbeyi vuruyoruz. Akşam olduğunda İstanbul yolundayız.”
Subaylar alkışladı. Kadehler tokuşturuldu. Haritalar açıldı, rakamlar konuştu. Albay Stratigos, kırmızı kalemle çizilmiş hatlara bakarak rapor verdi:
“Efendim, istihbarat net. Türkler bitmiş durumda. Yirmi iki gündür aralıksız savaşıyorlar. Cephaneleri az, yiyecekleri tükenmiş. Askerler geri çekiliyor, moralleri çökmüş.”
Papulas gülümsedi. “Kaçıyorlar yani?”
“Evet efendim. Biz kırk bin kişiyiz. Onlar yirmi beş bin bile değil. Biz tazeyiz, onlar yorgun.”
Yunan karargâhında bu sözler hiç sorgulanmadı. Çünkü herkes aynı şeye inanmak istiyordu.

Aynı saatlerde, Sakarya’nın doğusunda, Türk karargâhında bambaşka bir sahne vardı. Mum ışığıyla aydınlanan çadırın içinde derin bir sessizlik hâkimdi. Haritanın üzerinde eğilmiş bir adam vardı: Mustafa Kemal Paşa.
Gözleri kızarmıştı. Günlerdir doğru dürüst uyumamıştı. Üniforması toz içindeydi. Ama bakışlarında sönmeyen bir kararlılık vardı. Yanında İsmet Paşa ve Fevzi Paşa duruyordu. Onlar da yorgundu ama dimdik ayaktaydılar.
İsmet Paşa sessizliği bozdu:
“Paşam, ne düşünüyorsunuz?”
Mustafa Kemal başını kaldırmadan konuştu:
“Yunanlılar ne sanıyor, biliyor musun İsmet?”
“Bizi yorgun sanıyorlar Paşam.”
“Peki, sen öyle mi sanıyorsun?”
İsmet Paşa dürüsttü. “Askerlerimiz gerçekten çok yorgun. Yiyecek az, cephane az. Ama…”
Mustafa Kemal sözünü kesti:
“Ama yenilmedik. Geri çekilmedik. Demek ki bitmedik.”
Fevzi Paşa söze girdi:
“Paşam, yarın tüm güçleriyle saldıracaklar.”
Mustafa Kemal haritanın üzerinde parmağını gezdirdi.
“Biliyorum. O yüzden yarını beklemeyeceğiz.”
İsmet Paşa şaşkındı. “Nasıl yani Paşam?”
Mustafa Kemal ayağa kalktı. Gözleri parladı.
“Ya biz savunmada kalmazsak?”
Çadırda derin bir sessizlik oldu.
“Saldıracağız,” dedi Mustafa Kemal net bir sesle. “Ama gündüz değil. Gece.”
Saatler ilerledi. Emirler sözlü olarak iletildi. Hiçbir yazılı belge yoktu. Işık yoktu. Sessizlik mutlak olmalıydı.
Gece yarısına doğru, üç Türk tümeni sessizce mevzilerinden ayrıldı. On beş bin asker, karanlığın içinde hayalet gibi ilerliyordu. Kimse konuşmuyor, kimse sigara yakmıyordu. Ay ışığı, kayalık vadileri loş bir şekilde aydınlatıyordu.
Askerler yorgundu. Bazıları yürürken uyukluyordu. Ayakları kan içindeydi. Ama durmadılar. Çünkü bu yürüyüş sadece bir askeri manevra değildi. Bu, vatan yürüyüşüydü.
13 Eylül sabahı güneş doğarken Yunan karargâhında hâlâ zafer havası vardı. Papulas dürbünle Türk siperlerine baktı.
“Bugün bitecek,” dedi.
Saat 07.00’de Yunan topçusu ateşi açtı. Yer gök sarsıldı. Türk siperleri bombalanıyordu. Ardından Yunan piyadeleri dalga dalga ilerledi.
Ama bir şey hesap edilmemişti.
Saat 10.00’da, Mangal Dağı’ndan bir anda top sesleri yükseldi. Türk topçusu Yunan sol kanadını vuruyordu. Ardından binlerce Türk askeri tepelerden aşağı hücuma geçti.
“Allah! Allah!” sesleri dağları doldurdu.
Yunan askerleri donup kaldı. Orada Türk olmaması gerekiyordu. İstihbarat öyle demişti.
Sol kanat çöktü. Panik başladı. Kaçış yayıldı. Yan ateş Yunan merkezini vurdu. Hattın bütün dengesi bozuldu.
Papulas karargâhında haritaya baktı. Ellerinin titrediğini fark etti.
“Geri çekilin,” dedi kısık bir sesle. “Herkes geri çekilsin.”
Ama artık çok geçti.
O gün Sakarya’da sadece bir muharebe kazanılmadı. Bir inanç kazandı. Türk ordusu, yorgunluğun yenilgi olmadığını bütün dünyaya gösterdi.
Yunan ordusu geri çekildi. Atina’da hükümet krizi başladı. Avrupa gazeteleri “Türk Mucizesi” başlıkları attı.
Mustafa Kemal Paşa ise zaferle yetinmedi. Çünkü biliyordu: Bu daha başlangıçtı.
Sakarya’da kazanılan şey, sadece toprak değil; gelecekti.
Ve her şey, Türkler yorgun sanıldığında, gece yarısı yapılan o hamleyle başladı.
SON
.
News
दो परिवार, 44 साल की दूरी… और एक मुलाक़ात जिसने सब बदल दिया ?
दो परिवार, 44 साल की दूरी… और एक मुलाक़ात जिसने सब बदल दिया ? धर्मेंद्र और हेमा मालिनी: रिश्तों की…
Hema Malini Rejects Dharmendra’s Crores Worth Of Property – Asked Sunny for Only One Thing
Hema Malini Rejects Dharmendra’s Crores Worth Of Property – Asked Sunny for Only One Thing धर्मेंद्र और हेमा मालिनी: एक…
हेमा मालिनी ने खोला 50 साल पुराना राज। Prakash kaur expose hema secret | hema expose ! Dharmendra
हेमा मालिनी ने खोला 50 साल पुराना राज। Prakash kaur expose hema secret | hema expose ! Dharmendra धर्मेंद्र और…
Dharmendra: The Secret of December 8th—Birthday, Loneliness, and the Truths the Industry Has Been…
Dharmendra: The Secret of December 8th—Birthday, Loneliness, and the Truths the Industry Has Been… धर्मेंद्र का 90वां जन्मदिन: एक अद्भुत…
Sunny Deol- Isha Deol ने Dharmendra के Birthday पर किया इमोशनल पोस्ट | Dharmendra Birth Anniversary
Sunny Deol- Isha Deol ने Dharmendra के Birthday पर किया इमोशनल पोस्ट | Dharmendra Birth Anniversary धर्मेंद्र का 90वां जन्मदिन:…
Dharmendra 90th Birthday: Hema Malini ने ऐसे बयां किया हाल-ए-दिल! Sunny, Bobby Deol भी हुए इमोशनल
Dharmendra 90th Birthday: Hema Malini ने ऐसे बयां किया हाल-ए-दिल! Sunny, Bobby Deol भी हुए इमोशनल धर्मेंद्र का 90वां जन्मदिन:…
End of content
No more pages to load






