.

.

Görünmez Kadının Savaşı

Gülsüm Karadeniz, Ankara’nın en yüksek binası Çankaya Kuleleri’nin 42. katında, eski püskü üniformasıyla temizlik arabasını itiyordu. Şehrin ışıkları pencerelerden halı gibi dökülürken, o kendini görünmez kılmaya çalışıyordu. Banka yönetim katında çalışanlar, pahalı takım elbiseleriyle, Fransız yatırımcılarla toplantıdaydı. Bir hata sonucu, Gülsüm toplantı salonuna beş dakika erken girmişti. Yöneticilerden Turgut Özalan alaycı bir sesle, “Temizlikçiyi kim toplantı odasına aldı?” diye sordu. Kahkahalar yankılandı, Gülsüm başını eğdi, süpürgenin sapını eklem yerleri beyazlaşana kadar sıktı.

Selim Aksoy, bankanın CEO’su, gözlerini belgelerden kaldırmadan, “Bitirmesine izin verin, sonra sunuma devam edin,” dedi. Gülsüm sessizce hareket etti, son köşeyi süpürdü. Yıpranmış üniforması, parlak ahşap panellerle tezat oluşturuyordu. Eğildiğinde cebinden Fransızca başlıklı bir kitap kaydı. En yakında oturan Fransız bankacı şaşkınlıkla başlığı gördü: “Türev Piyasaları ve Döviz Arbitrajı”. Gülsüm kitabı hızla göğsüne bastırdı, başını saygıyla eğerek salondan süzüldü.

FRANSIZCA BİLİYOR MUSUN? O ZAMAN ÇEVİR" CEO TEMİZLİKÇİYE MEYDAN OKUDU AMA SONUNDA  YALVARAN O OLDU - YouTube

O gece, Mamak’taki küçük evine döndüğünde, annesi Hanife Hanım için bulgur çorbası hazırladı. Hanife, derin uykudaydı, yüzünde yılların acı izleri vardı. Gülsüm, annesi için ayrıntılı notlar bırakıp evden çıktı. Metroda Fransızca kitabını açtı. Bu dili, annesi Topal ailesinde bakıcılık yaparken öğrenmişti. Boğaziçi Üniversitesi’nden tam burs kazanmış, annesi hastalanınca hayallerinden vazgeçmişti. Şimdi geceleri temizlik yapıyor, gündüzleri finans teorilerini ezberliyordu.

Bankada, görünmez bir hayalet gibi çalışıyordu. Molalarında, bodrumdaki küçük dinlenme odasında, yöneticilerin çöpe attığı finansal tabloları inceliyordu. Bilgi onun için bir hazineydi. Her gece, önemli toplantılardan sonra odaları temizlerken, teknik terimler, yatırım stratejileri, makroekonomik analizler topluyordu. Bir keresinde, uluslararası finans hakkında gizli bir rapor bulmuş, sabaha kadar incelemişti.

Evde, duvarları yapışkan notlar ve şemalarla kaplı küçük odasında, annesi uyurken türev teorilerini, arbitrajı ve birleşmeleri çalışıyordu. Bir gece, annesi onu kitapların üzerinde uyuya kalmış bulduğunda, “Neden bu kadar çabalıyorsun?” diye sordu. Gülsüm, “Bir gün üniformanın ötesini görmelerini istiyorum,” dedi.

Bir akşam, 43. kattaki yönetici tuvaletini temizlerken iki direktörün konuşmasını duydu: “Türk-Fransız projesinde döviz kuru maddesindeki boşluğu kimse fark etmezse primler rekor kıracak.” Gülsüm, kalbi hızla atarken işine devam etti. Sonra, 42. katta Turgut Özalan ve ekibinin yolsuzluk planına kulak misafiri oldu. Fransız anlaşmasındaki bir açıktan milyonlarca avroyu cebe indireceklerdi. Gülsüm, annesinin ameliyatı için paraya ihtiyacı olduğunu biliyordu. Konuşursa işini kaybederdi, sessiz kalırsa suça ortak olurdu.

Bir gece, bankanın camlarını silerken toplantı salonundan gelen konuşmaları duydu. Fransız yönetici, “Döviz tahkimine ilişkin 16.3 maddesi çeviride karışık görünüyor,” dedi. Turgut Özalan, “Mevcut versiyonu onaylamamızı öneriyorum,” diye cevapladı. Gülsüm, Fransızca kitabında benzer maddeleri incelemişti. Bu haliyle Türk bankası büyük zarar görecekti. Bir cesaretle, platformu camdan görünür kıldı. Selim Aksoy pencereyi açtı, “Fransızca biliyor musun?” diye sordu. Gülsüm, titreyen ama kararlı bir sesle, “Oui, monsieur,” dedi. Alaycı kahkahalar arasında, “O zaman bunu çevir,” diyerek belgeyi uzattılar.

Gülsüm, 16.3 maddeyi inceledi, “Burada bir çelişki var. Fransızca metinde ‘impôt différé’ terimi kullanılmış, Türkçe versiyonda muafiyet olarak çevrilmiş. Eğer madde bu haliyle kalırsa banka en az 20 milyon euro kaybedebilir,” dedi. Salonda sessizlik oldu. Fransız yönetici hesap makinesiyle rakamları doğruladı. “Sen bunu nereden biliyorsun?” diye sordular. Gülsüm, “Kitaplar okuyorum ve belgeleri görüyorum,” dedi. Turgut Özalan öfkeyle, “Bir temizlikçi nasıl finansal detayları anlayabilir? Bu saçmalık!” diye bağırdı. Ancak rakamlar doğruydu.

FRANSIZCA BİLİYOR MUSUN? O ZAMAN ÇEVİR" CEO TEMİZLİKÇİYE MEYDAN OKUDU AMA  SONUNDA YALVARAN O OLDU - YouTube

Selim Aksoy, Gülsüm’e dikkatle baktı. “Sen bu bankayı milyarlık bir kayıptan kurtardın,” dedi. Gülsüm, “Sadece işimi yapıyorum,” diye cevapladı. Salondan çıkarken ilk kez gerçekten görülüyordu. Ancak bu görünürlük ona pahalıya mal oldu. Ertesi gün, Bodrum kat arşivlerine sürgün edildi. Gece vardiyasında, penceresiz odalarda çalışmaya başladı. Üst katlardaki bahşişlerden mahrum kaldı, ameliyat parası daha da uzaklaştı.

Bir gece, Tuluz Grubu’ndan yeni indirilmiş dosyaları incelerken, Turgut Özalan’ın İsviçre’deki gizli hesabına para aktarımlarını gösteren belgeleri buldu. Hızla fotoğrafladı, sonra kutuyu kapattı. Hastanede annesi yoğun bakıma alınmıştı. Bir yanda adalet arayışı, bir yanda annesinin hayatı vardı.

Gülsüm, bankaya anonim bir e-posta gönderdi. Hindistan Fintech şirketi Rupitch’in satın alınmasındaki yapısal hatayı detaylandırdı. Tahmini zarar 75 milyon lirayı aşıyordu. Üst katlarda kaos başladı, satın alma askıya alındı. Selim Aksoy, taşeron personelin mola yaptığı alana gelip, “Bu kurumun dürüstlüğünü koruyan herkese teşekkür etmek istiyorum,” dedi. Gülsüm, omurgasında bir ürperti hissetti. Oyun yeni başlıyordu.

Hastanede, annesinin ameliyatı için Ankara Sağlık Vakfı’ndan yardım geldi. Kim ayarlamıştı? Bir mesaj: “Dürüstlüğün karşılıksız kalmaz. Annenin sağlığı için endişelenme artık.” Selim Aksoy. O, Gülsüm’ü koruyordu. Ancak Turgut Özalan’ın şüpheleri artıyordu.

Gülsüm, profesör Kemal Soylu ile buluştu. Elindeki fotoğrafları gösterdi, “Eksik bir parça var: Turgut ve Kıbrıs’taki yatırım şirketi arasındaki doğrudan bağlantı.” Profesör, “Yardım edeceğim ama dikkatli olmalısınız,” dedi. Gülsüm, sistematik olarak delil toplamaya başladı. Bir gece, Turgut’un günlüğünde Hakan Korkmaz’la kar paylaşımı anlaşmasının detaylarını buldu. Son parça da tamamlanmıştı.

Selim Aksoy, Gülsüm’e 3 aylık ücretli izin, annesi için profesyonel bakım ve bankada resmi bir pozisyon teklif etti. Gülsüm, “Lütuf değil, onur istiyorum,” dedi. Pazarlık yaptı, dış danışman olarak resmi bir sözleşme ve geriye dönük sağlık yardımları talep etti. Selim saygıyla kabul etti.

Artık Gülsüm, temizlik işine devam ederken Selim’in korumasında, Turgut’un her hareketini belgelerle izliyordu. Profesör Kemal Soylu, hukuki rehberlik sağlıyordu. Bir gece, bankanın yıllık kutlamasında lacivert sade bir elbiseyle, gruplar arasında gölge gibi dolaştı. Zübeyde Kara, “Önce yerler siliniyor, şimdi CEO’nun yatağında,” diye alay etti. Turgut, “Senin çapındaki insanlar benim dünyamda hiçbir şey değiştiremez,” dedi. Gülsüm, “Bazı insanlar yerlerinin yasaların üstünde olduğunu düşünüyor,” diye cevapladı.

O gece, havalandırma kanalından Turgut’un Kıbrıs’taki ortaklarıyla yaptığı video konferansı ses kaydına aldı. Turgut, “Hisse değeri düştüğünde senin şirketin devreye girecek, karı 60 bölüşeceğiz,” diyordu. Gülsüm, kanalı terk ederken güvenlik görevlileri tarafından kovalandı. Selim onu yangın merdiveninden kaçırdı. “Turgut köşeye sıkıştı, dikkatli olmalıyız,” dedi.

Ertesi sabah, Ankara Mali Denetleme Kurulu bankada döviz manipülasyonları hakkında resmi soruşturma başlattı. Turgut Özalan görevden alındı, varlıklarına el konuldu. Gülsüm, korunan bir ihbarcı olarak tanıklık etti. Banka, Selim Aksoy’un liderliğinde etik reform programı başlattı.

Üç ay sonra, Gülsüm’e Stratejik Finans Eğitimi Programı’ndan tam burs teklifi geldi. İki yıl geçti. 42. katta bir kapıda yeni bir levha asılıydı: “Gülsüm Karadeniz, Kıdemli Döviz Stratejisti.” Masasında bir erik çiçeği, sabrın simgesi. Selim onu ofisine çağırdı, finansal istihbarat birimi direktörlüğüne terfi ettiğini açıkladı. Bir sözleşme sundu: “Kimsenin bakmadığı yere bakma cesaretimizi ve kimsenin dinlemediğini dinleme cesaretimizi asla kaybetmeyelim.”

Gülsüm, pencereden Ankara’ya bakarken, “Ben hiçbir zaman sadece bir temizlikçi değildim,” dedi. Selim, “Bazı mücadeleler hiç bitmez, sadece sahneleri değişir,” dedi. Artık CEO ve çalışan değil, görünmezlerin görünür olduğu bir geleceği inşa eden ortaklardı.

Son:
Gülsüm’ün hikayesi, görünmezlerin gücünü, azmin ve bilginin engelleri aşabileceğini, adaletin ve onurun her zaman bir yol bulduğunu gösteriyor. Türkiye’de ve dünyada, kimsenin görmediği yerlerde sessizce savaşanlar, bir gün ışığa çıkıp, kendi değerini kanıtlayabilir.