Milyoner, Ferrari’sine Dokunduğu İçin Fakir Kadına Bağırdı… Ama Kadın Kaputu Açıp Motoru Tamir Etti

.
.

Cevahir Otoparkında Hayatları Değişen İki İnsan

İstanbul’un kalbinde, Cevahir Alışveriş Merkezi’nin lüks otoparkında, kırmızı Ferrari 480 Sens GTB’si güneş ışınları altında parıldıyordu. Bu araba, 2 milyon liraya mal olmuş, sahibinin başarısının ve gücünün simgesiydi. Sahibi ise Kemal Özkan’dı; 45 yaşında, 200 milyon liralık teknoloji imparatorluğunun acımasız CEO’su. Beşiktaş’taki penthouse dairesinde yaşıyor, süper otomobil koleksiyonuyla diğer milyonerleri kıskandırıyordu.

O gün, Kemal her hafta olduğu gibi, Cevahir AVM’deki Platinum Restoran’da öğle yemeğini yiyordu. Masasından panoramik otopark manzarasını izlerken, Almanya’daki iş ortaklarıyla telefon görüşmesini sonlandırıyordu ki dikkatini bir şey çekti. Ferrari’sinin yanında duran bir kadın vardı. Şık ve zarif değil, aksine kirli, yırtık kıyafetler içinde, dağınık saçlı, evsiz biriydi. Üstelik arabaya dokunuyordu.

Kemal’in kanı kaynadı. Kendi mülküne dokunan bu kadına tahammül edemedi. Telefonunu masaya fırlattı, yarım kalan bifteğini bıraktı ve restorandan hızla çıktı. Kadın, Ferrari’nin motor kapağı açıkken motorun içine eğilmişti. Kemal öfkeyle ona bağırdı: “Ne yapıyorsun? Bu vandalizm! Polisi arayacağım, dava edeceğim seni!” Sesi yükseldi, çevredeki insanlar merakla durdu. Ama kadın kaçmadı, korkmadı, sadece ona doğruca baktı.

Milyoner, Ferrari'sine Dokunduğu İçin Fakir Kadına Bağırdı… Ama Kadın  Kaputu Açıp Motoru Tamir Etti - YouTube

Gözleri kış gökyüzü kadar maviydi; zeki ve sakindi. İçinde ne korku ne de utanç vardı. Kadın sakin bir sesle dört kelime söyledi: “Motorunuz arızalı efendim.”

Kemal taş kesildi. Bu kadın, Ferrari’sinin motoru hakkında ne bilebilirdi ki? Ama kapağın altına baktığında gördükleri kanını dondurdu. Motoru tahrip eden bir karmaşa yoktu; kadın, yıllardır bu işi yapıyormuşçasına cerrahi bir hassasiyetle parçaları manipüle ediyordu. Kirli elleri teller arasında ustalıkla hareket ediyor, motorun ateşleme sisteminde hasar gören bir teli işaret ediyordu.

Kemal, arabalarına yetkili servislerde bakan kalifiye mekanikçilerin olduğunu biliyordu. Böyle biri olamazdı. Ama kadın, motorun çalıştırılması halinde on binlerce liraya mal olacak ciddi bir arızayı önlemişti. Kalabalık büyüyordu, fısıltılar yükseliyordu. Kemal’in mükemmel iş adamı imajı gözlerinin önünde parçalanıyordu.

Kadın işini bitirip ellerini bezle sildi. Kemal, kirli kıyafetlerine rağmen ellerinin temiz olduğunu fark etti. Kadına çekilmesini söyledi; arabasına zarar verirse dava edeceğini bağırdı. Kadın iç çekti ve sessizce çekildi.

Kemal arabaya bindi, anahtarı çevirdi. Motor pürüzsüz çalışıyordu. Araba hiç olmadığı kadar iyi çalışıyordu. Kemal, kadına birkaç metre öteden baktı. İlk kez onu gerçekten görüyordu. Yaklaşık 35 yaşlarında, küçük yapılı ama bir zamanlar güçlü olduğu belli olan bir insandı. Kirli kıyafetlerin altında ne yaptığını bilen biri gizleniyordu.

Kemal garip bir minnettarlık ve utanç karışımı hissetti. Kadın onu pahalı bir tamirden kurtarmıştı. O ise ona çöp gibi davranmıştı. Egosu hata ettiğini kabul etmiyordu. Kadına yaklaşıp arabalar hakkında nereden bu kadar şey bildiğini fısıldadı.

Kadın, “Bir zamanlar makine mühendisiydim. Spor motorlar konusunda uzmanlaştım. Avrupa’nın en büyük otomobil üreticilerinden biri için çalışıyordum,” dedi. Kemal şaşırdı. Bir dakika önce çöp gibi gördüğü kadın, kalifiye bir uzmandı. Görünüş ve sosyal statüye dayalı tüm varsayımları sarsılmıştı.

Kalabalık yavaş yavaş dağılıyordu. Otoparkta sadece ikisi kalmıştı. Güneş batmaya başlamış, arabaların arasında uzun gölgeler oluşuyordu. Kemal adını sordu. Kadın kısaca “Ayşe Yılmaz” dedi. Ne olduğunu sorduğunda, Ayşe hayatının hızlı bir talihsizlikler zinciri olduğunu anlattı: Kocasının hastalığı ve ölümü, işini kaybetmesi, borçlar… Her şeyi bir anda kaybetmişti. Evini, birikimlerini, umutlarını.

Kemal sessizce dinledi. Yıllardır iş dünyasının zorlukları ve lüks hayatından başka hikayeler duymamıştı. Ayşe’nin hikayesi onu derinden etkiledi. Sanki bir balonun içinde yaşıyormuş, gerçek dünyadan kopmuştu. Ayşe onun sandığı gibi biri değildi. Zeki ve nitelikli, hayatın acımasızlığı karşısında yenilmiş bir insandı.

Kemal ona otomotiv endüstrisinde çalışmaya geri dönmek isteyip istemediğini sordu. Ayşe acı bir gülümsemeyle, “Adresim yok, telefonum yok, duş alacak yerim yok. Mühendis olarak kimse beni işe almaz,” dedi.

Kemal uzun süre düşündü. Ferrari’sinin kapağı altındaki gerçekti bu. Şirketi, Özkan Tekin, gelişmiş otomotiv sistemleri için yeni bir departman açıyordu. Pozisyon Ayşe’nin deneyimine uygundu. Ona iş teklif etti.

Ayşe inanamadı. Şaka mıydı, yoksa merhamet mi? Kemal bunun saf iş olduğunu söyledi. Ayşe becerilerini pratikte kanıtlamalıydı. Eğer arabada gösterdiği kadar iyiyse, şirkette yeri vardı.

Ama en büyük engel, Ayşe’nin mevcut durumuydu. Yaşayacak yeri yoktu, uygun kıyafetleri yoktu, yıkanacak yeri bile yoktu. Kemal düşündü ve şirketin İstanbul merkezinde, yabancı misafirler için kullandıkları resmi bir daire olduğunu söyledi. Ayşe orayı geçici olarak kullanabilirdi. Karşılığında işte %100 angajman bekliyordu.

Ayşe uzun süre düşündü. Gözlerinde umut ve şüphe vardı. Neden yardım ediyordu ona? Kemal’in kolay bir cevabı yoktu. Bugün olanlar ona kendisi hakkında daha önce görmek istemediği bir şeyi göstermişti: İnsanları dış görünüşlerine göre yargılamak.

Ayşe denemeyi kabul etti. Kemal ona kartvizitini verdi ve pazartesi sabahı ofise gelmesini söyledi. Dairenin adresini ve anahtarları da verdi.

Ayşe, elinde anahtarlarla giderken, Kemal garip bir his yaşadı. Yıllardır iş hesapları ya da kişisel kazanç için değil, doğru olduğu için bir şey yapıyordu.

Yeni Bir Başlangıç

Pazartesi sabahı, Özkan Tekin’in İstanbul Levent’teki 20. kattaki ofislerinde sansasyon yaşandı. Çalışanlar, patronlarının evsiz gibi görünen bir kadını tanıttığını görünce şaşkına döndü. Ayşe, temiz kıyafetler giymiş, yıkanmış, artık evsiz gibi görünmüyordu ama tipik bir kurumsal çalışan da değildi.

Kemal, Ayşe’yi ileri otomotiv sistemleri için yeni danışman olarak geliştirme departmanına götürdü. Departman yöneticisi Ahmet Kaya şüpheliydi. Ayşe’nin CV’si ve referansları yoktu, normal işe alım sürecinden geçmemişti.

Ayşe ilk gün az konuştu, gözlemledi, belgeleri inceledi. Kemal departmana birkaç kez uğradı; Ayşe yetkin görünüyordu ama takım ona mesafeli yaklaşıyordu.

Çarşamba günü, Avrupa’nın önemli bir otomobil üreticisi için hibrit tahrik sistemi projesi üzerinde toplantı yapıldı. Takım haftalardır elektrik motoru ile benzin motoru entegrasyonundaki problemi çözemiyordu.

Ayşe iki gün boyunca belgeleri inceledi, analizini sunmak istedi. Ahmet isteksizce kabul etti. Ayşe tahtaya yaklaştı, net ve parlak bir açıklama yaptı. Problemin takımın aradığı yerde değil, sistemin tamamen farklı bir elementinde olduğunu gösterdi. Çözümü zarif ve uygulanabilirdi.

Salon sessizdi. Ahmet ağzı açık oturuyordu. Diğer mühendisler hayranlıkla diyagramlara bakıyordu. Ayşe, takımın bir ay boyunca çözemediği problemi on dakikada çözmüştü.

Kemal, konferans salonunun cam duvarları arasından izliyordu. Gurur duyuyordu; sadece içgüdüsünün yanılmadığı için değil, birine hayatına geri dönme şansı verdiği için.

İlerleyen Günler

Toplantı sonrası Ahmet, Kemal’e Ayşe’nin gerçek bir yetenek olduğunu itiraf etti. Nereden bulduğunu sordu. Kemal, bunun şanslı bir tesadüf olduğunu söyledi.

Ayşe, çalışma saatinden sonra ofiste kaldı, çözümünün detayları üzerinde çalıştı. Kemal akşam geç saatlerde onu mutfakta çay demleyerek buldu. Yeni işinde nasıl hissettiğini sordu. Ayşe, bunun hayata geri dönüş gibi olduğunu söyledi.

Kemal, yıllardır ilk kez bir çalışanıyla iş planları dışında insani şeyler hakkında konuşuyordu. Ayşe, İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği’ndeki eğitimini, Almanya’daki işini, devrimci motor yaratma hayalini anlattı.

Kemal, hayatın kaç yeteneği boşa harcadığını düşündü. Ayşe, sokakta geçerken fark edilmemiş birçok evsiz kadından biriydi.

Ayşe, gelecekte hayatını adım adım yeniden inşa etmek istediğini söyledi. Önce istikrarlı bir iş, sonra kendi dairesi, belki projelerini gerçekleştirmek.

Kemal, bu yeniden inşanın parçası olmak istediğini hissetti. Merhametten değil, becerilerine ve karakterine saygıdan.

Değişim ve Başarı

Ayşe’nin işe alınmasından iki ay sonra, Özkan Tekin’de gerçek bir devrim yaşandı. Ayşe sadece hibrit sistemiyle problemi çözmekle kalmadı; Avrupa müşterisini sözleşmeyi ek projelerle uzatmaya ikna etti.

Kemal, Ayşe’nin her gün daha iyiye gidişini izliyordu. Uygun kıyafetler aldı, özgüvenini geri kazandı, projelerini konuşmaya başladı. Artık otoparkta kırık kadın değil, otomotiv geleceği vizyonuna sahip bir mühendisti.

Ayşe, genç mühendislerin tavsiye aldığı, bilgisini paylaştığı bir lider oldu. Kemal, takımın motivasyonunu ve yaratıcılığını uzun zamandır böyle görmemişti.

Ancak asıl değişiklik Kemal’in içindeydi. İnsanlara dış görünüşleriyle bakmayı bıraktı. Şirketinde burs programları, yardım fonları kurdu. Evsizlere ve zor durumdakilere destek verdi.

Ayşe, evsizler barınağını ziyaret ediyor, iş bulma yardımı sunuyor, teknik eğitim programları oluşturuyordu.

Gelecek ve Umut

Ayşe, şirketin doktora eğitimini finanse etti. Yılbaşı partisinde, ikinci şans vermenin öneminden bahsetti. Hikayesi şirkette efsane oldu.

Kemal ve Ayşe dostluklarını güçlendirdi. Ayşe, kendi dairesini aldı, ailesiyle iletişimini yeniledi, mühendis Okan’la ilişki kurdu.

Kemal, şirketin sosyal programlarıyla örnek oldu. İnsanlara maddi durumlarıyla değil, inançla yaklaştı.

Ayşe, Cenevre Otomobil Fuarı’nda yeni elektrik motorunu sundu. Sunum zaferdi, siparişler geldi.

Ayşe, yeni bir vakıf kurdu: “Yeni Başlangıç Vakfı.” Evsiz mühendis ve teknisyenlere destek veriyor, yeniden iş bulmalarını sağlıyordu.

Anıt ve Ders

Otoparkta karşılaşmalarının 3. yıldönümünde, Cevahir AVM otoparkında küçük bir hatıra plaketi açıldı. Üzerinde yazıyordu: “Bazen en değerli dersler en beklenmedik yerlerden gelir. Görünüşün ötesini görmeyi unutmayın.”

Kemal, o günü hatırlayarak, “O gün bağırmazdım. Hemen nasıl yardım edebilirim diye sorardım,” dedi.

Ayşe, “Bazen en önemli şeyleri öğrenmek için zor deneyimlerden geçmek gerekir,” dedi.

Son

Bugün, “Gelecek Sürüş” şirketi 80 milyon lira değerinde ve elektrik motorları Avrupa’nın en büyük otomobil şirketleri tarafından kullanılıyor. Ayşe, neslinin en inovatif mühendislerinden biri olarak tanınıyor.

Kemal, kariyerindeki en büyük başarısının Ayşe’yi tanımak ve gerçek insan değerini öğrenmek olduğunu söylüyor.

İki hayat, bir otoparkta başlayan karşılaşmayla değişti. Bu hikaye, insanlara ve fırsatlara açık kalmanın önemini, en beklenmedik anda bile hayatların dönüşebileceğini anlatıyor.