Milyonerin eşi herkesi aşağılıyordu… ta ki hizmetçi ona asla unutamayacağı bir ders verene kadar

.
.

Bir Kadehin Parçaları: Leyla ve Zeynep’in Hikayesi

Kristal kadeh parçaları mermer zemine düştüğünde, salonun her köşesine sessizlik çöktü. Leyla Korkmaz’ın keskin bakışları, yerde diz çökmüş genç hizmetçi Zeynep’in üzerinde buz gibi duruyordu. Kadehin kırılması, sadece camın değil, aynı zamanda Leyla’nın içinde uzun süredir bastırdığı öfkenin de dışa vurumuydu.

“Hiç bu kadar küçük hissettin mi kendini?” diye bağırdı Leyla, sesi salonun 15 davetlisinin arasında yankılandı. “O kadar küçük ki, içindeki gerçek kişiliği bile unuttun! Seni cahil! Bu kadeh yüz bin lira değerinde! Sen hayatında bu kadar parayı görmemişsindir bile!” Zeynep’in elleri titriyordu, gözlerindeki yaşları tutmaya çalışırken kadeh parçalarını toplamaya devam etti. Her bir parça, onun içindeki bir şeyleri daha da kırıyordu. Ancak derinlerde, çok derinlerde, bambaşka bir şey uyanıyordu.

Milyonerin eşi herkesi aşağılıyordu… ta ki hizmetçi ona asla unutamayacağı  bir ders verene kadar - YouTube

Leyla konuklarına dönüp sanki hiçbir şey olmamış gibi gülümsedi: “Affedersiniz, bazen böyle insanlarla ne yapılacağını bilemiyorum. Belki siz de böyle birini tanıyorsunuzdur ya da belki siz de böyle bir şey yaşamışsınızdır. Bu hikayenin nasıl gelişeceğini öğrenmek için benimle kalın.”

O gece Leyla Korkmaz’ın hayatı tamamen değişecekti. Henüz bunu bilmiyordu.

Korkmaz Konağı’nın Soğuk Görkemi

Konuklar ayrıldıktan sonra, Korkmaz konağı her zamanki soğuk görkemine büründü. Boğaza bakan cam duvarlar İstanbul’un ışıklarını içeri alırken, Leyla’nın yarattığı gerginlik hala havada asılıydı. Bu konak sadece bir ev değildi; Leyla’nın on yıllık dönüşümünün simgesiydi. Gaziantep’teki küçük evinden İstanbul’un en prestijli semtlerinden birine uzanan yolculuğun kanıtıydı.

Mutfakta, 60 yaşındaki Fatma ile 52 yaşındaki Ayşe bulaşıkları yıkarken, Leyla’nın değişimini konuşuyorlardı.

“Hatırlıyor musun?” dedi Ayşe elindeki tabağı kurularken. “İlk geldiğinde ne kadar alçak gönüllüydü. Bize ‘abla’ diye hitap ederdi.”

Fatma derin bir iç çekti: “Evet, hatırlıyorum. O zamanlar her sabah mutfağa gelir bizimle çay içerdi. Şimdi bizi gördüğünde burnunu kırıştırıyor. Para insanı değiştiriyor. Demek ki para değil, korkular değiştiriyor insanı.”

Ayşe devam etti: “Leyla Hanım bir gün yine fakir olacağından o kadar korkuyor ki, sürekli kendini kanıtlamaya çalışıyor.”

Zeynep’in İçindeki Öfke ve Umut

O sırada Zeynep üst kattan aşağı iniyordu. Gözleri hala yaşlıydı ama artık içinde öfke de vardı. 24 yaşındaki genç kadın, Gece Üniversitesi’nde edebiyat okuyordu. Gündüzleri bu evde çalışıp geceleri hayallerinin peşinden koşuyordu.

“Neden bazı insanlar güç elde ettiklerinde onu başkalarını küçültmek için kullanıyorlar?” dedi Zeynep, sesinde derin bir merak vardı.

Ayşe, Zeynep’in omzuna şefkatle dokundu: “Çünkü gerçek güç başkalarını yükseltmektir. Ama bazı insanlar bunu öğrenmek için çok acı çekmek zorunda kalır.”

Leyla’nın Aynadaki Yansıması

Leyla o sırada yatak odasında aynaya bakıyordu. Mükemmel makyajı, pahalı elbisesi, değerli mücevherleri vardı ama aynada gördüğü kişi, derinlerde hâlâ o küçük Gaziantepli kızdı. Kaçmak için her gün biraz daha sert olmak zorunda kalıyordu.

“Uzun süre taktığımız maske yüzümüze yapıştığında ne olur?” diye düşündü Leyla. “Maskeni çıkardığında altında kim olduğunu unuttuğunda ne olur?”

O gece Leyla hiç uyuyamadı. “Ben ne zaman bu kadar sert oldum? Ne zaman insanları küçümsemeye başladım? Ne zaman kendimi kaybettim?” diye sorguladı kendini.

Sabaha karşı pencereden Boğaz’a bakarken, uzun zamandır unuttuğu bir anıyı hatırladı. Annesinin elinden tutarak İstanbul’a ilk geldiği gün… Ne kadar korkmuştu ama aynı zamanda ne kadar umutluydu.

Zeynep’in Okuma Azmi

Ertesi sabah Leyla mutfağa indi ve Zeynep’i masada kitap okurken buldu. Bu kez öfkelenmedi, merakla sordu: “Ne okuyorsun?”

Zeynep başını kaldırdı, şaşırmış görünüyordu: “Nazım Hikmet’ten şiirler, hanımefendi.”

Leyla’nın içinde garip bir şey kıpırdadı. “Ben de gençken onu okurdum,” dedi.

“Memleketimden insan manzaraları,” dedi Zeynep. “En güzel deniz henüz geçilmemiştir.”

Leyla’nın gözleri uzaklara daldı. “Bu dizeyi ben de çok severdim. Hala severim aslında.”

Zeynep, Leyla’ya saygıyla baktı. “Hanımefendi, ben sizin kim olduğunuzu biliyorum. Siz de bir zamanlar benim gibi hayaller kuran biriydiniz. Siz de büyükşehirde bir şeyler başarmak isteyen genç bir kızdınız.”

Leyla’nın yüzü soldu. “Ben sadece unutulmamaya çalışıyorum,” dedi.

“Unutulmamak mı? Kim tarafından?” diye sordu Leyla.

“Kendiniz tarafından, kendi geçmişiniz tarafından, kendi kökenleriniz tarafından,” dedi Zeynep.

İlk Adımlar: Değişim Başlıyor

Leyla yere çöktü, yılların yorgunluğu, öfkesi ve korkusu üzerini kapladı. “Ne yaptım ben? Ne yaptım kendime, size, herkese?” diye hıçkırdı.

Zeynep nazikçe elini tuttu. “Hiçbir şey geri döndürülemez değil, hanımefendi. Hiçbir şey.”

Ertesi gün Korkmaz konağında sessiz bir dönüşüm yaşandı. Leyla, uzun bir uykudan uyanmış gibi etrafına farklı gözlerle bakmaya başladı.

İlk değişim sabah kahvaltısında oldu. Leyla mutfağa indi ve Fatma’ya “Günaydın, Fatma abla,” dedi. Bu hitap karşısında Fatma şaşkına döndü.

Leyla kahvaltıyı birlikte yapmayı önerdi: “Sen, Ayşe, Zeynep ve ben…”

Fatma gözlerine inanamadı: “Hanımefendi, siz iyi misiniz?”

Leyla dürüstçe cevap verdi: “İyi değilim ama iyileşmeye çalışıyorum.”

Birlikte Öğrenmek ve Büyümek

Kahvaltıda dört kadın masanın etrafında otururken Leyla, Zeynep’e üniversitede aldığı dersleri sordu.

“Türk edebiyatı, dünya edebiyatı, yazma sanatı,” dedi Zeynep.

Leyla gülümsedi: “Yazma sanatı mı? Ben de bir zamanlar yazmayı çok isterdim. Hala yazabilirsiniz.”

Zeynep cesurca yanıtladı: “Gerçekten mi?”

Leyla, “Belki sen bana yardım edebilirsin,” dedi.

Yeni Bir Başlangıç

Leyla, Zeynep’e kişisel asistanı olmasını teklif etti. Kitaplarını organize edecek, okumalarına yardım edecekti. Tabii ki üniversite saatlerini bozmayacak şekilde.

Zeynep’in gözleri parladı: “Gerçekten mi? Maaşım da artacak mı?”

Leyla gülümsedi: “Evet, üniversite masrafların için.”

Mehmet’in Farkındalığı

O akşam Leyla’nın eşi Mehmet eve geldiğinde, karısında farklı bir enerji buldu. Leyla elinde bir kitapla kanepede oturuyordu.

“Ne okuyorsun?” diye sordu merakla.

“Nazım Hikmet, yeniden keşfediyorum,” dedi Leyla.

Mehmet yanına oturdu: “Sen çok farklı görünüyorsun.”

“Çünkü kendimi hatırlamaya başladım,” dedi Leyla.

Korkmaz Konağı’nın Yeni Yüzü

Üç ay sonra Korkmaz konağı bambaşka bir yere dönüşmüştü. Artık korku ve gerginlikle değil, saygı ve sevgiyle doluydu. Leyla ve Zeynep birlikte edebiyat çalışıyor, şiirler okuyorlardı.

Leyla, Zeynep’in yazdığı bir kompozisyonu okurken, “Özellikle şu kısmı çok beğendim: ‘Güç başkalarını aşağılamakta değil, onları yukarı çekmekte gizlidir.’ Sizden öğrendim,” dedi.

Zeynep gülümseyerek yanıtladı: “Hayır, ben sizden öğrendim. Siz bana kim olduğumu hatırlattınız.”

Yeni Dostluklar ve Umutlar

Leyla’nın eski arkadaşları konağa geldiğinde atmosfer çok farklıydı. Leyla sakin ve kendinden emindi.

“Artık kendimle barışığım,” dedi Zeynep’e. “Öğretmen olmak istediğini söylemiştin. Sana maddi ve akademik olarak yardım etmek istiyorum.”

Bir Kütüphane ve Yeni Hayaller

Mehmet, Gaziantep’te fakir çocuklar için kurulacak bir kütüphane adına bağış teklifinde bulundu. Kütüphanenin adı “Leyla-Zeynep Kütüphanesi” olacaktı.

Dört kadın bahçede çay içerken, artık aralarında sadece patron-çalışan ilişkisi değil, gerçek bir dostluk vardı.

Leyla, “Gerçek zenginlik biriktirdiklerimizde değil, başkalarının kalbine ektiklerimizdedir,” dedi.

Son

İki yıl sonra Zeynep üniversiteden mezun oldu. Leyla onu kucaklarken, ikisi de gözyaşlarını tutamadı. Artık sadece işveren ve çalışan değil, gerçek anlamda arkadaş ve kız kardeş olmuşlardı.