Özcan Deniz cezaevinden açıklama yaptı: “Beni hayatta tutan tek şey, oğlumun sesi.”

.

.

Özcan Deniz Cezaevinden Sessizliğini Bozdu: “Beni Ayakta Tutan Tek Şey Oğlumun Sesi”

Türk televizyonlarının ve müzik dünyasının sevilen ismi Özcan Deniz, son günlerde kamuoyunu sarsan bir açıklamayla gündeme oturdu. Bir süredir cezaevinde tutuklu bulunan usta sanatçı, kaleme aldığı duygusal bir mektupla sessizliğini bozdu. Deniz’in sözleri, özellikle evlat sahibi anne ve babaların yüreğine dokundu:
“Burada beni hayatta tutan tek şey, oğlumun sesi.”

Zor Bir Süreç, Derin Bir Özlem

Özcan Deniz, bir süredir hakkında yürütülen ve detayları henüz kamuoyuna tam yansımamış bir dava nedeniyle tutuklu bulunuyor. Cezaevinde geçirdiği haftalar boyunca sessiz kalan Deniz, nihayet duygularını yazıya dökerek avukatları aracılığıyla kamuoyuna ulaştırdı. Mektubunda ne kendini savundu ne de birilerini suçladı. O, sadece bir baba olarak konuştu.

“Her Telefon Sesi, Umudumun Sesi”

Deniz’in mektubunda en çok dikkat çeken cümlelerden biri şöyleydi:
“Her defasında oğlumun sesini duyduğumda, bir sebep daha buluyorum hayata tutunmak için.”
Yakın kaynaklara göre mahkeme kararı gereği Özcan Deniz, fiziki ziyaret ya da görüntülü görüşme hakkından yararlanamıyor. Tek iletişim kanalı: haftada birkaç dakika süren, gözetim altında yapılan telefon görüşmeleri. Bu durum, her telefon konuşmasını adeta bir “yaşam ilacı”na dönüştürüyor.

Duygusal Satırlar, Gözyaşları

Mektubunun devamında Deniz, oğluyla yaptığı telefon görüşmelerinden bahsediyor:
“Ona iyi olup olmadığını soruyorum, yemek yedi mi, güzel uyudu mu… O da bana okuldan, gününden bahsediyor. O kelimeler bana ilaç gibi geliyor.”

Yakın çevresi, Deniz’in her telefon görüşmesinden önce dakikaları saydığını, görüşme bittikten sonra ise uzun süre sessizliğe büründüğünü anlatıyor. Özellikle oğlunun,
“Baba, seni çok özledim!”
sözleri, sanatçıyı derinden etkiliyor.

Özcan Deniz made a statement from prison: the only thing that keeps me alive  is my son's voice - YouTube

Sosyal Medyada Büyük Destek: #OğlumunSesi

Bu dokunaklı mektubun basına yansımasının ardından, Özcan Deniz’in hayranları ve destekçileri sosyal medyada bir kampanya başlattı.
#OğlumunSesi etiketi altında binlerce mesaj paylaşıldı. Takipçiler, Deniz’in yaşadığı bu zor dönemde yanında olduklarını belirtti. Yorumlarda, “Bir babanın sesiyle yaşaması, insanlığın en saf hali,” gibi ifadeler yer aldı.

Psikologlar Ne Diyor?

Konu medyada geniş yankı bulurken, psikologlar da duruma dair değerlendirmelerde bulundu. Klinik Psikolog Dr. Elif Karaman, bir TV programında şu sözleriyle dikkat çekti:
“Bir çocuğun sesi, tutuklu bir ebeveyn için moralin ötesinde bir iyileşme aracıdır. Özellikle cezaevi gibi zorlayıcı bir ortamda, sevdiği birinin sesi hayata tutunmayı sağlar.”

Dr. Karaman’a göre, Özcan Deniz’in oğluyla kurduğu bu sınırlı iletişim bile, zihinsel dayanıklılığını koruması açısından büyük önem taşıyor.

Hukuki Talepler: Aylık Görüntülü Görüşme Talebi

Avukatları ise hukuki zeminde harekete geçti. Cezaevi yönetimine yapılan başvuruyla, Deniz’e ayda en az bir kez görüntülü görüşme izni verilmesi istendi. Avukatlarının açıklamasına göre, bu talep bir lüks değil, “baba-oğulun ruh sağlığını korumak” amacı taşıyor.

Avukatlar ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Türk Cezaevi Yönetmeliği’nde yer alan “aile bağlarını koruma” ilkelerine dikkat çekiyor. “Bu bir keyif değil, temel bir insani ihtiyaç,” diyorlar.

Latin Amerika ve Avrupa Medyasında Gündem Oldu

Bu duygu yüklü hikâye, sadece Türkiye’de değil, dünya genelinde de ilgi gördü. Özellikle İspanya, Arjantin, Meksika ve Kolombiya gibi ülkelerde yayın yapan magazin dergileri, Deniz’in mektubuna yer verdi. Oyuncunun bir telefonun başında gözyaşlarına boğulmuş hali, birçok platformda haberleştirildi.

Latin Amerika’da yayınlanan bir dergide şu cümle yer aldı:
“Bir babanın çocuğuna duyduğu sevgi, hücrenin duvarlarını aşar.”

“Affetmek Değil, Anlamak İstiyorum”

Özcan Deniz’in mektubunda yer alan bir diğer dikkat çekici ifade de şu şekilde:
“Merhamet beklemiyorum, af da istemiyorum. Tek dileğim, oğlumun sesini her gün duyabilmek. O ses benim özgürlüğüm.”
Bu sözler, sosyal medyada binlerce kişi tarafından paylaşıldı ve afişlere, görsellere dönüştü.

Cezaevinde Bir Gün: En Büyük Beklenti Telefon Zili

Cezaevindeki günlük hayat oldukça monoton geçerken, Deniz için günün tek hareketli anı telefon görüşmesi zamanı oluyor. Saatler öncesinden hazırlandığı, elleri titreyerek tuşladığı telefon numarası, onu kısa süreliğine de olsa evine götürüyor.

“Telefon çaldığında kalbim daha hızlı atıyor. Çünkü o sesle her şey biraz daha kolaylaşıyor,” diyerek, görüşmelerin onun için ne kadar kıymetli olduğunu dile getiriyor.

PLAY VIDEO:

Son Söz: “Özgürlüğüm Oğlumun Kahkahasında”

Mektubun son kısmı ise, bir senaryo yazarı kaleminden çıkmış gibi hissettirecek kadar duygusal:
“Bana ‘Baba, seni çok özledim!’ dediğinde gözlerimi kapatıyorum. Birlikte kahvaltı ettiğimizi, parka gittiğimizi hayal ediyorum. Beni özgür kılan onun kahkahası.”


Bu Hikâye Bizi Derinden Etkiledi. Sizi de Etkilediyse, Sessiz Kalmayın.
Duygularınızı paylaşın. Sevginin, sabrın ve babalığın gücüne inanan herkes için Özcan Deniz’in hikâyesi bir ilham kaynağı olabilir.