Üvey Baba HASTANEDE küçük KIZI Ziyaret Etti — HEMŞİRE bir GARİPLİK fark ETTİ ve hemen 113’ü ARADI
.
.
Yeniden Doğuş: Ela’nın Hikayesi
Bölüm 1: Kayıp ve Yalnızlık
O akşam Çamlık Çocuk Hastanesi’nin koridorları ürpertici bir sessizliğe bürünmüştü. Kenan Erdem, güvenlik kontrolleri sırasında tanıdığı hemşirelere başıyla selam veriyordu. Tavanın floresan lambaları cızırtıyla yanıyor, uzun gölgeler çocuk servisinin koridorlarına düşüyordu. O gece aslında orada olmaması gerekiyordu; son anda gelen bir asayiş çağrısı üzerine hastaneye gelmişti. Ama olay, sadece bekleme salonunda uyuya kalıp uyanınca panikleyen bir ziyaretçiden ibaret çıkmıştı.
Kenan, rutin devriyesini yaparken gözüne bir şey ilişti. Yıpranmış deri ceketli bir adam, omzunun üzerinden geriye bakarak 312’nin kapısından içeri süzüldü. Normalde bir hastayı ziyarette tuhaf bir şey yoktu, fakat saat neredeyse 22.00 olmuştu ve ziyaret saatleri çoktan bitmişti. Adamın tedirgin bakışı Kenan’ın adımlarını yavaşlattı. Eli refleksle kemerine gitti. Kapının yanındaki tabelada Ela Demirer yazıyordu. Kenan, o küçük kızı daha önce görmüştü; ince yapılı, solgun tenli, yaşı 9 olmasına rağmen gözleri fazlasıyla olgun bir çocuktu. Son aylarda defalarca bayılma ve karın ağrısı şikayetleriyle hastaneye yatırıldığını hemşire bankosunda duymuştu.
Kenan, kapısı aralık duran odaya yaklaştı. Ziyaretçiye saatlerin bittiğini hatırlatmayı düşünüyordu ki o anda gördü. Adam, ceketinin iç cebinden bir şey çıkarıyordu. Bu açıdan bile onun bir şırınga olduğunu seçebiliyordu. “Affedersiniz beyefendi,” dedi Kenan kapıyı açarak. Adam irkilip şırıngayı hızla cebine geri soktu. Yatakta doğrulmuş halde yatan Ela, gözlerini korku ve merak arasında gidip gelen bir bakışla hem ziyaretçiye hem de kapıda duran polise çevirdi.
“Ziyaret saatleri 20:00’de bitti,” diye devam etti Kenan. Sesini ölçülü ama sert tutarak, “Ben Mert Yaman,” dedi adam. Yüzündeki ifade sertleşmişti. “Ela’nın üvey babasıyım. Hemşireler beni tanır. Geç vardiyalarda çalışıyorum. Ancak böyle gelebiliyorum.” Kenan yavaşça başını salladı. Sahneyi süzdü. Küçük kız tek kelime etmemişti ama bakışlarında, belki korkusunda, polis içgüdülerini alarma geçiren bir şey vardı.
“Yine de hastane protokolüne uymanız gerekiyor,” dedi. Mert, kısa bir tereddütten sonra sertçe başını salladı. Ela’ya dönerek, “Yarın yine geleceğim. Unutma sana söylediğimi,” dedi. Mert kapıdan çıkarken Kenan, Ela’nın yüzünde bir anlığına beliren rahatlama ifadesini yakaladı. Ardından kız hemen kendini toparladı. Kenan, üvey babayı asansöre kadar götürdü. Yol boyunca kızın sağlık durumu hakkında gündelik sorular sordu. Mert kısa ve sabırsız yanıtlar verdi.
“Onun için doktorlar var,” diye sertçe çıkıştı sonunda. “Bak, memur bey, işinizi yaptığınızı anlıyorum ama üvey kızım bana muhtaç. Annesi iş seyahatinde. Onunla ilgilenecek biri lazım.” Mert gittikten sonra Kenan, kendini yine Ela’nın odasına dönerken buldu. Küçük kız hala uyanıktı. Gecenin karanlığına bakan pencereye dalmıştı.
“Her şey yolunda mı?” diye sordu Kenan kapıdan nazikçe. Ela yavaşça döndü. O yaşını aşan gözlerle onu dikkatle süzdü ve başını salladı. Kenan güven verici bir gülümseme takındı. “Ben komiser yardımcısı Kenan Erdem. Eğer bir şeye ihtiyacın olursa buralarda olacağım.” Tam arkasını dönecekken kızın incecik sesi arkasından geldi. “O her gece geliyor,” diye fısıldadı. Kenan geri döndüğünde Ela’nın gözleri çoktan kapatmış, uyuyor gibi yapıyordu. Ancak o endişeli bakışların görüntüsü Kenan’ın aklından bir türlü çıkmıyordu.
Bölüm 2: Garip Bir Durum
Ertesi sabah kendini yeniden Çamlık Çocuk Hastanesi’nde buldu. Görünürde önceki geceki olayla ilgili raporu takip etmeye gelmişti. Ama aslında niyeti, o da 312’deki küçük kızı kontrol etmekti. Hemşire bankosuna yaklaştığında iki hemşirenin fısıldaşarak hararetli bir şekilde konuştuğunu gördü. “Günaydın hanımlar,” dedi Kenan dostça bir gülümsemeyle. “Dün geceki olayla ilgili bilgi almaya geldim. Madem buradayım, bir hastayı da soracaktım. Ela Demirer hakkında bir şey biliyor musunuz?”
20 yılı aşkın süredir burada çalışan yaşlıca hemşire Füsun, hemşire Işıl’a bakarak hafifçe kaşlarını çattı. “Zavallı yavrum, aylarca sürekli gelip gidiyor bu gizemli rahatsızlıklarla. Doktorlar çaresiz.” Kenan, sanki laf arasında söylemiş gibi devam etti. “Üvey babası dün gece saatlerden sonra ziyarete gelmişti.”
Füsun hemşire ve genç hemşire Işıl hemşire birbirine bakıştı. “Mert Yaman,” dedi Füsun, ölçülü bir sesle. “Kızın bakımı konusunda çok titizdir. Sürekli sorular sorar, dosyaları inceler. Ama aramızda kalsın, o gittikten sonra Ela hep daha gergin olur. Kalp atışları yükselir.” Tabii bu başka sebeplerden de olabilir. Işıl hemşire başını sallayarak karşı çıktı. “Haksızlık ediyorsun Füsun. Mert Bey, ailedeki en özverili çalışanlarımızdan biri. İlaçlarını, belirtilerini, yemek saatlerini not ediyor. Çoğu veli o kadar özenli davranmaz.”
Çelişkili görüşler Kenan’ın ilgisini çekmişti. “Peki annesi hiç geliyor mu?” diye sordu nazikçe. “Satış işinde sürekli seyahat ediyor,” diye yanıtladı Füsun hemşire. “Telefonla arıyor ama bu yatışında hiç uğramadı.” Tam o sırada asansör kapıları açıldı. Yaşlı bir çift çıktı. Kadının elinde küçük bir papatya buketi vardı. Adamın kucağında eski bir peluş ayı vardı. Doğrudan Ela’nın odasına yöneldiler. “Bunlar dedesiyle ninesi,” diye açıkladı sessizce Işıl hemşire. “Ela’nın babasının anne ve babası Rıfat ve Nuriye Demirer. Her sabah saat gibi gelirler.”
Kenan, çiftin odaya girmesini izledi. Küçük kızın yüzünün bir an parladığını görebildi. Torunlarıyla daha çok vakit geçirmeye çalışıyorlar, dedi Füsun hemşire. “Ama üvey babayla aralarında gerginlik var. İkisi bir arada olunca hava hemen değişiyor.” Kenan hemşirelere teşekkür edip ağır adımlarla odanın önünden geçti. İçeride Nuriye Demirer torunun saçlarını okşuyor, Rıfat Demirer ise papatyaları küçük bir vazoya yerleştiriyordu. Daha sonra hastaneden çıkarken kafeteryada yaşlı çifti yalnız başına otururken gördü. Bir anlık kararla kahve aldı ve masalarına yaklaştı.
“Bay ve bayan Demirer,” dedi Kenan kendini tanıtarak. “Ben komiser yardımcısı Kenan Erdem. Dün gece üvey babası ziyarete geldiğinde buradaydım.” Rıfat Demirer’in yüzü hemen karardı. “Yine mi mesai saatleri dışında? O adamın kurallara zerre saygısı yok.” Rıfat diye uyardı Nuriye elini eşinin koluna koyarak. Sonra Kenan’a dönüp zoraki bir tebessüm etti. “Ela zor günler geçiriyor. Hepimiz sadece onun için endişeleniyoruz.”
“Peki bu sağlık sorunları hep var mıydı?” diye sordu Kenan nazikçe. “Hayır,” dedi Rıfat. “Ta ki Rıfat, lütfen,” diye araya girdi Nuriye. Gözlerinde rica ile. “Sonra tekrar Kenan’a döndü. Komiser Bey, ilginize minnettarız ama mesele biraz karmaşık.” dedi. Fakat mesele karmaşık dedi Nuriye Demirer. Kenan Erdem anlayışla başını salladı. “Ben sadece rutin kontrollerimi yapıyorum. Eğer bilmem gereken bir şey olursa her zaman bana söyleyebilirsiniz.”
Kafeteryadan ayrılırken Nuriye’nin gözlerinde biriken yaşları ve Rıfat’ın masanın üzerinde sıkılı yumruklarını fark etti. Ela Demirer’in durumunda yolunda gitmeyen bir şeyler vardı ve Kenan gerçeği öğrenmeye her geçen gün daha da kararlı hale geliyordu.
Bölüm 3: İpuçları
Ertesi akşam Kenan, Çamlık Çocuk Hastanesi’ne geri döndü. Ziyaretini özellikle Mert işteyken ayarlamıştı. Amacı, küçük yaşına rağmen gözlerinde fazla endişe taşıyan Ela ile yalnızca güven kurabilmekti. Onu yatakta oturmuş, elinde bir çocuk kitabını isteksizce karıştırırken buldu. Füsun hemşireye göre Rıfat ve Nuriye bir saat önce çıkmıştı.
“Merhaba Ela,” dedi Kenan nazikçe kapıyı tıklatarak. Kız başını kaldırdı. Tanıdık bir ifadeyle gülümsedi. “Komiser yardımcısı değil, sadece Kenan bugün.” diyerek odaya girdi. “Biraz yanına oturmam sakıncası var mı?” Ela başını salladı. Kitabını kenara koydu. Kenan, komodinin üzerinde boş kağıtlar ve renkli kalemler olduğunu fark etti. “Resim çizmeyi seviyor musun?” diye sordu. Ela kısık sesle, “Evet,” dedi.
“Benim için bir şey çizer misin?” Kız kısa bir tereddütten sonra kağıt ve kalemlere uzandı. Dikkatle renk seçti ve çizmeye başladı. Kenan onu izlerken sordu. “Bugün nasılsın?” “Sabah iyiydim. Şimdi kötü,” dedi kız. Kalemi sayfa üzerinde ağır ağır ilerlerken, “Bu sık olur mu? Önce iyi hissedip sonra kötüleşmek.” Ela başını eğerek onayladı. “Dede diyor ki, ‘Luna park treni gibi’,” dedi. “Büyükanne ve büyükbabam beni çok seviyor.” dedi Kenan. İlk kez yüzünde gerçek bir tebessüm belirdi. “Her gün bana papatya getiriyorlar. Çünkü en sevdiğim onlar. Büyükanne de bana cesur prenseslerin masallarını okuyor.”
“Peki annen ne zaman dönecek?” diye sordu Kenan. Ela’nın gülümsemesi soldu. “Gece arıyor. Bazen ağlıyor çünkü burada olamıyor.” “Ya Mert?” Üvey baban kalem bir an durdu. “Beni iyileştirmeye çalışıyor,” dedi sessizce. “Özel ilaçla,” diye ekledi Kenan. Ela başını salladı. Sonra çizimini bırakıp gözlerini ona dikti. Yüzünde ani bir ciddiyet vardı. “Beni kurtarmaya çalışıyor. Hani kurtaramadığı gibi.”
Kimi kurtaramadı Ela? diye sordu Kenan. Kız başını sallayıp tekrar resmine döndü. “Bunu konuşmamam lazım.” Kenan ısrar etmedi. Sessizce izledi. Bir süre sonra Ela resmi tamamlayıp uzattı. Kenan’ın nefesi kesildi. Kağıtta bir hastane yatağında yatan çocuk vardı. Yanında şırıngayı tutan uzun boylu bir figür. Pencerenin yanında tuhaf bir şişe ya da ilaç flakonu. Köşede ise olağanüstü ayrıntılarla çizilmiş parlak bir güneş. “Bana bu resmi anlatır mısın?” diye sordu dikkatle. Ela her öğeyi parmağıyla işaret etti. “Bu benim. Bu ilaç. Bu da onu çalıştıran özel ışık. Sonra tereddütle şırınga tutan figürü gösterdi. Bu da göz.”
Birden kapı hızla açıldı. İçeri endişeyle koşan Rıfat ve Nuriye girdi. “Canım torunum,” dedi nefes nefese Nuriye. “Kızının yanına diz çökerken. En kısa sürede geri döndük,” dedi Rıfat. Yüzü kasvetliydi. Gözlerini Kenan’a dikerek acil geçici velayet için başvuruda bulunduk. Bunun böyle devam etmesine izin veremeyiz. “Bir kez daha mı?” diye sordu Kenan. Rıfat cevap veremeden Ela birden karnını tutarak acıyla kıvrandı. Nuriye çağrı düğmesine bastı. Kenan ise kapıya koşup hemşireleri çağırdı.
Bölüm 4: Tehlike ve Gerçekler
Tıbbi personel odaya doluşurken Kenan koridorun sonunda durup olup biteni izleyen Mert’i fark etti. Yüzünde okunamayan bir ifade vardı. Göz göze geldiklerinde Mert hemen bakışını kaçırdı, telefonunu çıkarıp birini acil bir tonda aramaya başladı. İstanbul Aile Mahkemesi Çağlayan Adliyesi hastanenin gürültülü ortamının aksine parlayan ahşap panelleri ve resmi sessizliğiyle bambaşka bir manzaraydı. Kenan, Aile Mahkemesi duruşma salonunun dışında beklerken kravatını düzeltti.
Yakındaki bankta Rıfat kolunu koruyucu bir şekilde Nuriye’nin omzuna dolamıştı. Karşı tarafta ise Mert tek başına duruyor, yorgun ve solgun yüzüyle duvara boş gözlerle bakıyordu. O an Kenan onun gözlerinde daha önce hiç görmediği bir şey yakaladı. Gerçek bir acı. Kapılar açıldı. Bir görevli onları içeri çağırdı. Acil velayet duruşması başlıyordu. Kürsüde saçlarına düşmüş gümüş çizgileriyle keskin bakışlı hakim Elvan Uysal oturuyordu.
“Bu Ela Demirer’in geçici velayetine ilişkin ön duruşmadır,” diye açıkladı. Ciddi endişelerin dile getirildiğini anlıyorum. İlk olarak Rıfat ve Nuriye’nin avukatı söz aldı. “Torunlarının kötüleşen sağlığını, Mert’in gizemli davranışlarını ayrıntılarıyla anlattı. Kenan dikkatle dinledi. Avukatın özellikle Mert’in mesai dışı ziyaretlerini ve gizemli enjeksiyonlarını vurguladığını fark etti. Sıra kendisine geldiğinde sözlerini özenle seçti.
“Sayın Hakim, Mert’in defalarca Ela’ya onaylanmamış ilaç uyguladığını gözlemledim. Hastane personeli tıbbi kayıtlarda tutarsızlıklar olduğunu belirtti.” Mert’in yüzü bir an için rahatladı. Sonra şüpheyle gölgelendi. “O zaman beni anlamaya başlıyorsunuz,” dedi Mert. “Tek amacım ona yardım etmekti.”
“Evet. Ama artık bana her şeyi açıklaman gerekiyor. Hiçbir sır kalmasın,” dedi Kenan. Aracına oturduklarında Mert nihayet gerçeği anlattı. “Ela son derece nadir bir otoimmün hastalığa sahip. Yerel doktorlar tamamen gözden kaçırdı. Boston’a ikinci görüş için vardığımızda kritik durumdaydı.”
“Neden kimseye söylemedin?” Rıfat ve Nuriye’ye. Mert’in yüzü gölgelendi. “Anlamıyorsunuz. Ben bunu daha önce yaşadım. Derin bir nefes aldı. 10 yıl önce ilk evliliğimden olan oğlumda da gizemli semptomlar çıkmıştı. Doktorların onaylamadığı alternatif tedaviler denemiştim,” dedi Mert sesi titreyerek.
“Annesi mahkemeyi çocuğumuz üzerinde deney yaptığımı ikna etti. Şeffaf olduğum için oğlumu kaybettim.” Kenan kaşlarını çattı. Rıfat’ın bahsettiği olay bu muydu? Mert başını hüzünle salladı. “Mahkeme aleyhime karar verdi. Oysa tedavi işe yarıyordu. Ama oğlumu kaybettim. Ela’da benzer belirtiler başlayınca kendime söz verdim. Bir daha aynı şey olmayacaktı. Bu yüzden tedaviyi gizli tuttun,” dedi Kenan.
“Evet. Selin ile birlikte Prof. Doktor Melih Rıdvan’ın protokolünü aynen takip etmeye karar verdik. İyi niyetli ama bilgisiz insanların müdahalesinden uzak durmalıydık. İlaç özel saklama koşulları gerektiriyordu. Tam 20 dakika UV ışığına maruz bırakılmalı, belirli ısıda korunmalı, dozaj haftalık kan testlerine göre ayarlanmalıydı.”
Kenan, Ela’nın çizimindeki güneşi düşündü. “Aynen öyle,” dedi Mert. “O özel ışık yani UV aktivatörü ilacı etkili hale getiriyor. Bilimi bilmeyen birine çok garip görüneceği için mesai sonrası uyguluyordum. Kimse soru sormasın diye.” Hastaneye dönen Kenan parçaları birleştiren yeni bir ipucu buldu. Uzun süredir izinde olan deneyimli hemşire Tülin hemşire ile konuştu.
“Ela’yı önceki yatışlarından hatırlıyorum,” dedi. “Mert her seferinde uzmanlardan aldığı detaylı talimatlarla gelirdi. İlaç uygulama yetkisi vardı.” “Peki neden şu anki kayıtlarda yok?” diye sordu Kenan. Tülin hemşire şaşkınlıkla, “Olması lazım. İzne çıkmadan önce dosyasını bizzat güncellemiştim,” dedi.
Nesrin Korkut ile yapılan toplantı ise kritik hatayı ortaya çıkardı. Son sistem güncellemesinde bazı hasta kayıtları doğru aktarılmamıştı. Ela’nın tedavi planı ve Mert’in Prof. Doktor Melih Rıdvan’dan aldığı resmi yetkide kayıplar arasındaydı. Bu sırada Ela’nın odasında gergin bir buluşma yaşanıyordu. Selin, kızının elini tutuyordu. Yanında ise tedirgin duran Rıfat ve Nuriye vardı.
“Neden bize söylemediniz?” dedi Nuriye sesi titreyerek. “Biz onun büyükleriyiz. Gözyaşlarını silen Selin, Mert’in oğlunda olanlardan sonra çok korktuk,” dedi. “Boston’daki doktorlar tedavinin kesilmesinin felaket olabileceğini söylemişti. Onu koruduğumuzu sandık.” Rıfat tereddütle elini uzattı. “Geçmişi değiştiremem ama yanlış yaptığımı bilmeni istiyorum. Tamamen yanıldım ve gerçekten çok üzgünüm.”
Mert eline uzun süre baktı. Sonra ileri atılıp onu kucakladı. Yaşlı adam önce şaşkınlıkla kasıldı. Sonra sarılıp gözyaşlarını serbest bıraktı. Kapının eşiğinden bu sahneyi gören Kenan, Nuriye’nin gözlerinde de yaşlar parladığını fark etti. Kadın yanlarına yaklaşıp bir elini kocasının omzuna, diğerini Mert’in koluna koydu. “İkinize de bir özür borcumuz var,” dedi yumuşakça.
“Korkularımız yargılarımızı gölgeledi.” İçerideki yataktan olanları izleyen Ela, bu beklenmedik barışmayı görürken yüzü umutla aydınlandı. O öğleden sonra Kenan, Nesrin Korkut, Prof. Doktor Melih Rıdvan ve Hakim Elvan ile birlikte toplantıdaydı. Hakim, acil velayet başvurusunu resmen kapatmadan önce dosyanın tamamını gözden geçirmek istiyordu.
“Beni en çok endişelendiren,” dedi Hakim Elvan, önündeki belgeleri incelerken, “herkesin iyi niyetle hareket etmesine rağmen tüm bunların bu kadar kolay yaşanabilmesi.” “Bir çocuk neredeyse yanlış anlamalar ve iletişimsizlik yüzünden hayatını kaybediyordu,” dedi Nesrin Korkut ağır bir sesle. “Nadir hastalıkları olan hastalar için yeni protokoller uygulamaya başlıyoruz. Sistemde özel uyarı işaretleri, dış uzmanlarla daha iyi iletişim kanalları ve ailelere yönelik bilgilendirme oturumları.”
Kenan, kendi rolünü düşündü. “Ben Ela’yı koruduğumu sanıyordum ama aslında onu kurtaranın Mert olabileceğini hiç düşünmemiştim.” Prof. Doktor Melih Rıdvan başını salladı. “Bir yetişkin, bir çocuk etrafında gizlice hareket edince şüphelenmek doğal. Ama Mert’in Ela’yı kaybetme korkusu ironik bir şekilde şüpheleri daha da artırdı.”
Bölüm 5: Yeni Bir Başlangıç
Süreç ilerledikçe, Kenan, Mert ile Ela’nın arasındaki bağı daha iyi anlamaya başladı. Mert, Ela’nın hastalığına karşı duyduğu korkuyu ve çaresizliği çok iyi biliyordu. Ela, Mert’in yanında kendini güvende hissediyordu. Kenan, Mert’in gerçekten ona yardım etmek istediğini hissediyordu.
Bir gün, Kenan, hastaneye geldiğinde Ela’nın odasında Mert’in yanında oturduğunu gördü. “Merhaba Ela, nasılsın?” diye sordu Kenan. Ela, gülümseyerek, “İyiyim, Kenan,” dedi. Mert, “Ela, bugün sana yeni bir oyun getirdim,” dedi. “Birlikte oynayacağız.” Ela’nın gözleri parladı. Kenan, Mert’in ona olan sevgisini ve ilgisini fark etti.
Zaman geçtikçe, Ela’nın durumu düzelmeye başladı. Mert’in uyguladığı tedavi, Ela’nın sağlığı üzerinde olumlu etkiler yarattı. Kenan, bu süreçte Mert’in ne kadar özverili olduğunu daha iyi anladı. Mert, Ela’nın en zor anlarında yanında olmuş, onu desteklemişti.
Bölüm 6: Tehlike ve Gerçekler
Ancak, tehlike her zaman yakınlardaydı. Bir gece, Kenan hastaneye geldiğinde, Ela’nın odasında bir hareketlilik fark etti. Mert’in üzgün ve gergin görünmesi, Kenan’ın dikkatini çekti. “Mert, her şey yolunda mı?” diye sordu. Mert, “Evet, her şey yolunda,” dedi ama gözleri yalan söylüyordu.
O gece, Kenan, Ela’nın odasında geç saatlere kadar bekledi. Mert’in davranışları onu endişelendiriyordu. Ela, uykuya daldığında, Kenan, Mert ile konuşmak için odadan çıktı. “Mert, seni izliyorum. Bir şeyler var, değil mi?” dedi Kenan. Mert, “Hayır, Kenan. Her şey yolunda,” diye yanıtladı ama Kenan onun yalan söylediğini biliyordu.
“Eğer bir şey varsa, bana söylemelisin. Ela’nın sağlığı her şeyden önemli,” dedi Kenan. Mert, gözlerini kaçırarak, “Biliyorum ama her şey kontrol altında,” dedi. Kenan, Mert’in bu kadar ısrarcı olmasının bir nedeni olduğunu hissediyordu.
Bölüm 7: İpuçları
Ertesi sabah Kenan, hastanede dolaşırken Mert’in odasında bir şey buldu. Mert’in bıraktığı bir nottu. Notta, “Ela’ya özel bir tedavi uygulamak zorundayım. Her şey kontrol altında,” yazıyordu. Kenan, bu notu okuduktan sonra Mert’in ne kadar tehlikeli bir yolda olduğunu daha iyi anladı.
Kenan, hemen Füsun hemşireyle konuşmaya karar verdi. “Füsun, Mert’in Ela’ya uyguladığı tedavi hakkında bilgi alabilir miyim?” diye sordu. Füsun, “Bilmiyorum, Kenan. Ama Mert’in her zaman dikkatli olduğunu biliyorum,” dedi. Kenan, Mert’in niyetinin ne olduğunu öğrenmek için daha fazla çaba göstermeye karar verdi.
Bölüm 8: Dönüm Noktası
Bir gün, Kenan, hastaneye geldiğinde Mert’in Ela’nın yanında olmadığını fark etti. “Ela, Mert nerede?” diye sordu. Ela, “Bilmiyorum. Ama o her zaman buradaydı,” dedi. Kenan, Mert’in bir şeyler gizlediğini hissetti. Hemen Mert’i bulmak için hastaneyi dolaşmaya başladı.
Kenan, Mert’i hastanenin arka tarafında buldu. “Mert, neden Ela’nın yanında değilsin?” diye sordu. Mert, “Biraz dışarı çıkmam gerekiyordu,” dedi ama Kenan onun yalan söylediğini biliyordu. “Bir şeyler var, değil mi?” dedi Kenan. Mert, “Hayır, Kenan. Her şey yolunda,” diye yanıtladı ama Kenan ona inanmadı.
Bölüm 9: Gerçeklerin Ortaya Çıkması
Bir gün, Kenan, hastanede dolaşırken Mert’in Ela’nın odasında bir şeyler yaptığını gördü. Hızla odaya girdi. “Mert, ne yapıyorsun?” diye bağırdı. Mert, “Ben sadece Ela’ya yardım ediyorum,” dedi ama Kenan onun yalan söylediğini biliyordu. “Yeter artık, Mert. Gerçekleri söylemelisin,” dedi Kenan.
Mert, “Tamam, tamam. Ama sadece Ela için,” dedi. Kenan, Mert’in gerçekten Ela’yı korumak için çabaladığını anladı. “Tamam, ama bunu yaparken dikkatli olmalısın,” dedi Kenan. Mert, “Biliyorum, Kenan. Ama bunu onun için yapıyorum,” dedi.
Bölüm 10: Yeni Bir Başlangıç
Zaman geçtikçe, Ela’nın durumu düzelmeye başladı. Mert’in uyguladığı tedavi, Ela’nın sağlığı üzerinde olumlu etkiler yarattı. Kenan, Mert’in ne kadar özverili olduğunu daha iyi anladı. Mert, Ela’nın en zor anlarında yanında olmuş, onu desteklemişti.
Bir gün, Kenan hastaneye geldiğinde Ela’nın odasında Mert’in yanında oturduğunu gördü. “Merhaba Ela, nasılsın?” diye sordu Kenan. Ela, gülümseyerek, “İyiyim, Kenan,” dedi. Mert, “Ela, bugün sana yeni bir oyun getirdim,” dedi. “Birlikte oynayacağız.” Ela’nın gözleri parladı. Kenan, Mert’in ona olan sevgisini ve ilgisini fark etti.
Sonuç: Aile ve Sevgi
Sonunda, Kenan, Mert ile Ela’nın arasındaki bağı daha iyi anladı. Mert, Ela’nın hastalığına karşı duyduğu korkuyu ve çaresizliği çok iyi biliyordu. Ela, Mert’in yanında kendini güvende hissediyordu. Kenan, bu süreçte Mert’in gerçekten ona yardım etmek istediğini hissediyordu.
Ela’nın hastalığı nedeniyle yaşadığı zorluklar, Kenan’ın gözünde Mert’in ne kadar değerli birisi olduğunu gösterdi. Mert, Ela’nın hayatında önemli bir yere sahipti ve Kenan, Mert’in yanında olmaktan mutluydu.
Artık her şey yolundaydı. Ela, sağlıklı bir şekilde hayatına devam edebilecekti. Kenan, Mert’in ona olan sevgisini ve ilgisini takdir ederken, Ela’nın mutluluğu için her zaman yanında olacağını biliyordu.
News
MİLYONER eve erken döndü, ÜVEY ANNENİN KIZINI TEKMELEDİĞİNİ gördü — yaptığı şey herkesi ŞOK ETTİ.
MİLYONER eve erken döndü, ÜVEY ANNENİN KIZINI TEKMELEDİĞİNİ gördü — yaptığı şey herkesi ŞOK ETTİ. . . Kayıp ve Yeniden…
Küçük kız ÇIĞLIK ATTI ve YALVARDI: “Artık DAYANAMIYORUM!” Ta ki MİLYONER eve gelip BAĞIRANA kadar…
Küçük kız ÇIĞLIK ATTI ve YALVARDI: “Artık DAYANAMIYORUM!” Ta ki MİLYONER eve gelip BAĞIRANA kadar… . . Neva’nın Hikayesi Bölüm…
वेटर ने बिना पैसे लिए बुजुर्ग को खाना खिलाया, होटल से धक्के खाए, मगर अगले दिन जो हुआ, वो रोंगटे
वेटर ने बिना पैसे लिए बुजुर्ग को खाना खिलाया, होटल से धक्के खाए, मगर अगले दिन जो हुआ, वो रोंगटे…
जब दरोगा ने डीएम मैडम को मारा जोरदार थपड़ फिर जो हुआ।
जब दरोगा ने डीएम मैडम को मारा जोरदार थपड़ फिर जो हुआ। . . कविता का संघर्ष भाग 1: एक…
जिसे इंटरव्यू से जलील कर निकाला गया… 7 दिन बाद उसने पूरी कंपनी खरीद ली
जिसे इंटरव्यू से जलील कर निकाला गया… 7 दिन बाद उसने पूरी कंपनी खरीद ली . . अनन्या की उड़ान…
गरीब बच्ची ने सिर्फ दो रुपए मांगे थे… करोड़पति पति-पत्नी ने जो किया, इंसानियत रो पड़ी
गरीब बच्ची ने सिर्फ दो रुपए मांगे थे… करोड़पति पति-पत्नी ने जो किया, इंसानियत रो पड़ी . . कोमल की…
End of content
No more pages to load