BANA YEMEK VER, OĞLUNU İYİLEŞTİREYİM! – MİLYONER ALAY ETTİ… AMA İMKANSIZ OLAN OLDU!
.
.
Kerem Adalı ve Defne’nin Mucizesi
İstanbul’un en lüks restoranlarından birinde, iş dünyasının efsanesi Kerem Adalı, 9 yaşındaki oğlu Eren ile öğle yemeği yiyordu. Masalarının üzerinde sadece en zenginlerin sipariş edebildiği yemekler duruyordu. Kristal avizeler, mermer sütunlar ve altın varaklarla süslü salon, Kerem’in iş hayatındaki gücünü simgeliyordu. Ancak oğlunun tekerlekli sandalyede oturduğunu görmek, bu ihtişamın içinde Kerem’in en büyük acısıydı.
Eren, 5 yıl önce geçirdiği korkunç bir kazadan sonra yürüyemez olmuştu. Dünyaca ünlü doktorlar, sayısız ameliyat ve terapi denemişti ama hiçbir sonuç alınamamıştı. Kerem, servetini oğlunun iyileşmesi için harcamıştı ama tıp çaresizdi.
O gün restoranda, Kerem telefonuyla iş konuşması yaparken Eren suskun bir şekilde yemeğine bakıyordu. Tam o sırada, içeriye ayakkabısız, eski püskü giysiler içinde küçük bir kız çocuğu girdi. Yaklaşık 8-9 yaşlarında, kirli saçları dağınık, gözlerinde ise inanılmaz bir kararlılık vardı. Restorandaki herkes şaşkınlıkla ona bakıyordu.
Küçük kız, kimseyi umursamadan doğrudan Kerem ve Eren’in masasına yöneldi. Kerem öfkeyle, “Burada ne arıyorsun? Defol dışarı!” diye bağırdı. Kız ise korkusuzca, “Bana yemek ver, oğlunu iyileştireyim,” dedi.
Kerem kahkahalarla güldü, “Bu küçük dilenci mi oğlumu iyileştirecekmiş? Dünyanın en iyi doktorları bile başaramadı!” dedi. Restorandaki diğer müşteriler de gülmeye başladı. Ancak Eren, babasının aksine kıza ilgiyle baktı. “Belki sus babacığım,” dedi.
Garsonlar kızı dışarı çıkarmaya çalışırken, kız son bir hamleyle Eren’in bacaklarına dokundu. Küçük elleriyle hafifçe bastırdı ve sessizce fısıldadı. O anda Eren’in yüzü değişti, gözleri büyüdü. “Bacaklarım sıcak… Bir şeyler hissediyorum,” dedi şaşkınlıkla.
Kerem’in kahkahaları kesildi. Şaşkınlık ve inanmazlıkla, “Ne dedin sen?” diye sordu. Eren, “Bacaklarımda sıcaklık var. 5 yıl sonra ilk kez bir şey hissediyorum,” diye fısıldadı.
Restorandaki herkes donup kalmıştı. Eren, büyük bir çabayla bacağını hafifçe oynattı ve parmakları gerçekten kıpırdadı. Kerem’in yüzü bembeyaz oldu. Kız, garsonların şaşkın bakışları arasında hızla restorandan çıktı. Kerem onu durdurmak istedi ama kapılar kapanmıştı. Kız, İstanbul’un kalabalık sokaklarında kaybolmuştu.
Kerem paniğe kapıldı, oğlunun mucizesini gerçekleştiren bu kızı bulmalıydı. Güvenlik kameralarını inceledi, dedektifleri ve asistanını harekete geçirdi. Şehir ayağa kalktı, herkes Defne adındaki bu gizemli kızı arıyordu.
Bir hafta içinde Eren’in durumu hızla iyileşmeye başladı. Kasları güçleniyor, destekle ayakta durabiliyor, kısa adımlar atıyordu. Kerem ise işlerini askıya almış, tüm enerjisini Defne’yi bulmaya vermişti.
Sonunda, Fatih’te bir yardım merkezinde Defne ve annesi Zeynep bulundu. Zeynep, yıllar önce Kerem’in şirketinde mimar olarak çalışmış, hamile olduğu için haksız yere işten çıkarılmıştı. İşten çıkarılınca evsiz kalmış, Defne’yi zor koşullarda büyütmüştü.
Kerem, Zeynep’den özür diledi ve Defne’nin oğluna yardım etmesine izin istedi. Zeynep kabul etti ama kendi şartları vardı: Defne’nin hayatı ve güvenliği her şeyden önemliydi.
Defne, özel yetenekleri olan bir çocuktu. İnsanların içindeki kırıkları hissediyor ve onları iyileştirebiliyordu. Kerem’e, oğlunu iyileştirmekle kalmayıp, onun da içindeki kırıkları onarması gerektiğini söyledi.
Kerem, Defne ve Zeynep villasında onları ağırladı. Zamanla, Kerem iş dünyasında da değişiklikler yaptı. Haksız yere işten çıkarılanlara yeni iş imkanları sundu, sosyal sorumluluk projeleri başlattı. Zeynep, Adalı İnşaat’ın mimarlık departmanının başına geçti ve Balat’taki yoksul mahalledeki evlerin restorasyon projesini yönetti.
Eren tamamen iyileşti, okula döndü, futbol takımına seçildi. Defne ise yeteneğini kontrol etmeyi öğrenirken, normal bir çocukluk yaşamaya çalışıyordu.
Kerem, hayatının en önemli kararlarını verdiği Adalı Vakfı’nı kurdu. Vakıf, engelli çocukların rehabilitasyonu, düşük gelirli ailelere destek ve yalnız annelere yardım sağlıyordu.
Bir gün Kerem, Defne ile bahçede yürürken ona sordu: “Senin gördüğün o kırık parçalar, benim içimde artık onarıldı mı?”
Defne gülümsedi, “Evet Kerem Bey. Işığın artık daha parlak ve güçlü.”
Kerem derin bir nefes aldı. İçinde hissettiği huzur, hayatının en büyük mucizesiydi.
News
“11 DİL KONUŞUYORUM” DEDİ FAKİR KIZ… MİLYONER GÜLDÜ, AMA SONRA DONDU KALDI!
“11 DİL KONUŞUYORUM” DEDİ FAKİR KIZ… MİLYONER GÜLDÜ, AMA SONRA DONDU KALDI! . . Kemal Yıldırım ve Zeynep’in Mucizesi İstanbul’un…
MİLYONERİN ÜÇÜZLERİ HİÇ YÜRÜMEMİŞTİ. AMA YENİ TEMİZLİKÇİ GELDİĞİNDE İMKÂNSIZ GÖRÜNEN BİR ŞEY OLDU
MİLYONERİN ÜÇÜZLERİ HİÇ YÜRÜMEMİŞTİ. AMA YENİ TEMİZLİKÇİ GELDİĞİNDE İMKÂNSIZ GÖRÜNEN BİR ŞEY OLDU . . Akıncı Konağı’nın Mucizesi Ankara’nın seçkin…
“BU GİTARI ÇALARSAN SENİNLE EVLENİRİM!” MİLYONER KADIN DİLENCİYİ KÜÇÜMSEDİ. AMA O HERKESİ ETKİLEDİ
“BU GİTARI ÇALARSAN SENİNLE EVLENİRİM!” MİLYONER KADIN DİLENCİYİ KÜÇÜMSEDİ. AMA O HERKESİ ETKİLEDİ . . Fırtınalı Gece ve Kayıp Gitarın…
“ANNE, ONLAR DA BENİMLE SENİN KARNINDAYDI” DEDİ CEO’NUN KIZI, SOKAKTAKİ KIZLARI İŞARET EDEREK
“ANNE, ONLAR DA BENİMLE SENİN KARNINDAYDI” DEDİ CEO’NUN KIZI, SOKAKTAKİ KIZLARI İŞARET EDEREK . . Kayıp Kardeşlerin Hikayesi Bursa’nın meşhur…
“BABA, ÇÖPTE UYUYAN O İKİ ÇOCUK BANA BENZİYOR” DEDİ MİLYONERİN OĞLU! VE BÜYÜK BİR SIR ORTAYA ÇIKTI
“BABA, ÇÖPTE UYUYAN O İKİ ÇOCUK BANA BENZİYOR” DEDİ MİLYONERİN OĞLU! VE BÜYÜK BİR SIR ORTAYA ÇIKTI . . Kayıp…
MİLYONER EŞİNİN MEZARINI ZİYARET ETTİ, AMA İKİ DİLENCİ İKİZ KIZ “İŞTE BİZİM ANNEMİZ” DEDİĞİNDE…
MİLYONER EŞİNİN MEZARINI ZİYARET ETTİ, AMA İKİ DİLENCİ İKİZ KIZ “İŞTE BİZİM ANNEMİZ” DEDİĞİNDE… . . “Kayıp Zamanın Peşinde” İstanbul’un…
End of content
No more pages to load