ONU İYİLEŞTİREBİLİRSEN, SANA İŞİMİ VERECEĞİM… DEDİ DOKTOR, AMA ÇOCUK ONU ŞAŞIRTTI
.
İstanbul’un şifa hastanesinde geçen bu dokunaklı hikaye, insan kalbinin gücünü ve iyileştirmenin sadece tıbbi müdahalelerle sınırlı olmadığını anlatıyor.
Mehmet Özdemir, Marmara bölgesinin en büyük inşaat şirketlerinden birinin sahibi, üç haftadır yoğun bakımda bilinçsiz bir halde yatıyordu. Tıbbi ekip tarafından uygulanan tüm tedavilere rağmen iyileşme göstermemesi, doktorları ve ailesini endişelendiriyordu. Doktor Ahmet Yılmaz, 52 yaşında, bölgenin en iyi kardiyologlarından biri olarak, hastanın durumuna bilimsel bir çözüm bulmakta zorlanıyordu.
Bu sırada, 14 yaşındaki Emre Kaya, hastanede temizlik görevlisi olarak çalışıyor ve aynı zamanda okula gidiyordu. Emre, Mehmet Bey’i ziyaret etmekte ısrarcıydı. Doktor Ahmet, Emre’nin bu ısrarından rahatsızdı ve ona alaycı bir şekilde, “Onu iyileştirebilirsen sana işimi veririm,” dedi. Emre ise tereddüt etmeden, “Kabul ediyorum,” diyerek karşılık verdi. Bu sözler doktorun yüzünde şaşkınlıkla karışık bir gülümsemeye neden oldu.
Emre, hastaneyi ve çalışanlarını iyi tanıyordu. İki yıldır temizlik işlerinde çalışıyor, büyükannesine destek oluyordu. Mehmet Bey’in durumuna farklı bir açıdan bakıyordu. Ona göre, hastanın bedeni değil ruhu hasta olmuştu. Kalbin artık yaşamak istemediğini hissediyordu.
Başhemşire Ayşe Demir, Emre’nin fikrine sıcak baktı ve doktor Ahmet’e, “Bırakın çocuk denesin. En kötü ne olabilir ki? Hasta zaten hiçbir şeye cevap vermiyor,” dedi. Doktor Ahmet ise bu fikri saçma buluyordu.
Emre, yoğun bakım odasına girdiğinde Mehmet Bey’in elini tuttu ve ona sessizce konuşmaya başladı. Ona hayatından, büyükannesinden, yaşadığı zorluklardan ve hayallerinden bahsetti. “Üzgün olduğunuzu biliyorum. Bazen her şey çok ağır gelir ve çıkış yolu göremezsiniz. Ama büyükannem der ki, ‘Bu anlar geçer, dayanmak gerekir.’” Emre’nin bu sözleri, Mehmet Bey’in kalp atışlarında hafif bir hareketlenmeye yol açtı.
Doktor Ahmet, bu gelişmeyi görmezden gelmekte zorlandı. Emre’nin hastaya ulaştığı ve onu iyileştirmeye başladığı açıktı. Ancak bu, onun tıbbi bilgisiyle açıklayamadığı bir durumdu. Emre, “İnsanlarla bu şekilde bağ kurabilme, sadece bedeni değil ruhu da iyileştirebilme kapasitem var,” diyordu.
Emre, hastanede Zeynep Özdemir adında bir öğretmeni aramaya başladı. Mehmet Bey’in kızı olan Zeynep, babasıyla arasındaki sorunlar nedeniyle ondan uzaklaşmıştı. Emre, Zeynep’i bulmak için birçok okul dolaştı ve sonunda onu okul çıkışında yakaladı. Zeynep, babasıyla görüşmek istemiyordu; ona hayatı boyunca yalan söylendiğini düşünüyordu.
Emre, Zeynep’e kendi hayatından örnekler vererek, “Ben de yetimim. Anne babamı küçükken kaybettim. Ama ben hayatımda sevildiğimi ve değer gördüğümü biliyorum,” dedi. Zeynep, babasının kendisini sevdiğini ve ona her zaman değer verdiğini anlamaya başladı. Emre, “Kan bağı önemli değil, önemli olan sevgi ve bağdır,” diyordu.
Zeynep, babası Mehmet Bey’i hastanede ziyaret etti. İlk kez göz göze geldiklerinde, aralarındaki buzlar eridi. Mehmet, kızından özür diledi, Zeynep ise yaşadığı duygusal karmaşayı paylaştı. Babası ona, “Önemli olan senin orada olmandı. Benim kızımsın ve seni dünyadaki her şeyden çok seviyorum,” dedi.
Mehmet Bey, Emre’ye, “Bu çocuk beni iyileştirdi,” diyerek teşekkür etti. Emre ise, “Beni duyduğunu hissettim. Sadece ona iyi bakarak iyileşmesini sağladım,” diye yanıt verdi.
Doktor Ahmet, bu mucizevi iyileşmeyi kabul etmek zorunda kaldı. Emre’nin yaklaşımı, tıbbın sadece bilim olmadığını, aynı zamanda insanlara sevgiyle yaklaşmak olduğunu ona gösterdi. Emre’ye, eğitimini sürdürmesi ve tıp fakültesine gitmesi için destek sözü verdi.
Yıllar içinde Emre, tıp fakültesini başarıyla tamamladı ve insani tıp yaklaşımıyla tanınan bir doktor oldu. Umut Kliniği’ni kurdu; burada sadece hastalıkları değil, insanların hayatlarını iyileştirmeye odaklandı. İnsanların içindeki acıyı ve yalnızlığı anlama, onlara sevgiyle yaklaşma felsefesini yaydı.
Emre’nin hikayesi, tıbbın sadece hastalıkları değil, insanları iyileştirmek olduğunu kanıtladı. Sevgi, şefkat ve insan ilişkilerinin gücü, en zor hastalıkların bile üstesinden gelebiliyordu. Emre, bir çocuğun iyileştirdiği adamın, bir doktorun hayatını değiştirmesiyle başlayan bu yolculukta, birçok insana umut oldu.
Bu hikaye, gerçek şifanın kalpten geldiğini, insanlara değer vermenin ve onları dinlemenin bazen en güçlü ilaç olduğunu anlatıyor. Emre Kaya’nın cesareti ve sevgisi, tıbbın sınırlarını aşarak, insanlık için yeni bir kapı araladı.
.
.
Videoyu izleyin:
News
मेरे जीवन की शुरुआत बहुत साधारण थी। पढ़ाई ख़त्म करने के बाद मैं एक निर्माण कंपनी में काम करने लगा। शुरू-शुरू में मेरा काम सिर्फ़ मजदूरों और कर्मचारियों की टीम का प्रबंधन करना था। धीरे-धीरे मुझे काम की आदत हो गई, और जब लोगों से अच्छे रिश्ते बन गए तो मैंने हिम्मत जुटाई और अलग होकर अपनी एक छोटी सी कंपनी खड़ी कर दी। मेरी कंपनी देहरादून में थी, लेकिन काम पूरे उत्तराखंड और हिमाचल प्रदेश में मिलता था। इसलिए मैं हमेशा यात्रा करता रहता था। जब भी घर लौटता, मेरी पत्नी सुनीता अपने चेहरे पर वही संतोष और अपनापन लिए मेरा इंतज़ार करती। उसने तीन बच्चों—दो बेटे और एक बेटी—को जन्म दिया। मैंने उससे कहा कि अब खेती-बाड़ी छोड़कर सिर्फ़ बच्चों और घर पर ध्यान दे। आर्थिक बोझ मैं उठा लूँगा। सुनीता ने मेरी बात मान ली।
मेरे जीवन की शुरुआत बहुत साधारण थी। पढ़ाई ख़त्म करने के बाद मैं एक निर्माण कंपनी में काम करने लगा।…
सिर्फ एक रात के लिए घर में सहारा माँगा था, उसने जिंदगी ही बदल दी 🥺😭
सिर्फ एक रात के लिए घर में सहारा माँगा था, उसने जिंदगी ही बदल दी 🥺😭 शाम का वक़्त था।…
देहरादून की ठंडी सर्दियों की एक सुबह। पहाड़ों पर बर्फ की हल्की चादर बिछी थी और सूरज की किरणें धीरे-धीरे बादलों के बीच से झाँक रही थीं। शहर के मध्यमवर्गीय रिहायशी इलाक़े में बसे शर्मा परिवार को लोग अक्सर सफलता और संतुलित जीवन का उदाहरण कहते थे। पति अर्जुन शर्मा एक सिविल इंजीनियर थे और एक नामी ठेकेदार कंपनी में काम करते थे। काम का दबाव भले ही ज़्यादा था, पर स्थिर आय और इमानदारी के लिए लोग उनका सम्मान करते थे। पत्नी नेहा, जो कुछ ही गलियों दूर स्थित एक छोटे से ब्यूटी सैलून में काम करती थी, पड़ोस की औरतों के बीच लोकप्रिय थी। उनके दो छोटे बच्चे—राघव और प्रिया—हर सुबह नीली यूनिफ़ॉर्म पहने, हाथों में पानी की बोतल और बैग लेकर हँसते-खेलते स्कूल जाते। मोहल्ले वाले अकसर कहते: “शर्मा परिवार का घर मंदिर जैसा शांत है, जहाँ से हमेशा हँसी-खुशी की आवाज़ें आती हैं।”
देहरादून की ठंडी सर्दियों की एक सुबह। पहाड़ों पर बर्फ की हल्की चादर बिछी थी और सूरज की किरणें धीरे-धीरे…
बारिश में लड़की ने सिर्फ मदद की थी… करोड़पति लड़के ने उस रात जो किया, इंसानियत रो पड़ी
बारिश में लड़की ने सिर्फ मदद की थी… करोड़पति लड़के ने उस रात जो किया, इंसानियत रो पड़ी बरसात की…
Dm साहिबा ने 14 साल के लड़के से सादी कर ली 32 साल की विधवा Dm साहिबा ने 14 साल के लड़के से सादी किउ की
Dm साहिबा ने 14 साल के लड़के से सादी कर ली 32 साल की विधवा Dm साहिबा ने 14 साल…
अमीर बाप की बेटी एक गरीब लड़के के साथ खिलौना समझकर खेलती रही.. फिर जो हुआ?
अमीर बाप की बेटी एक गरीब लड़के के साथ खिलौना समझकर खेलती रही.. फिर जो हुआ? राजस्थान के उदयपुर ज़िले…
End of content
No more pages to load